Twitter sanırım yeni neslin kendi ifade etme sanatında en başarılı olduğu platform. Bazen öyle içeriklere rastlıyorsunuz ki, birkaç dakika içinde sizi varlığından haberdar olmadığınız dopdolu bir insanın karşısına koyuveriyor. Bu insan henüz hayallerinin başındaki bir lise öğrencisi de olabiliyor.
Twitter’ın bana uzak ama son dönemin trendi olan flood’larından (akış diyelim) biri, geçtiğimiz günlerde gündem oldu. Ekşi’ye düştü, haber siteleri, bloglar art arda ve gazetelerde haber oldu.
İki dakika gözden geçirdiğim flood, genç bir insan ile ne kadar çok ortak his ve düşünce taşıdığımı gösterdi. Yıllardır içinde bulunduğum bilim ekosisteminde tanıştığım sayısız gencin bir parçasını gördüm Edanur’un paylaşımlarında.
Edanur’u teleskop aşkı sayesinde hızlıca tanıdık ve bizleri bunaltan gündem ile bomboş içerik basan çevrimiçi medya safsatasında başımızı kaldırıp merakla okumak isteyeceğimiz satırlar bulduk.
Şimdi size teleskop almak için nasıl çaba sarf ettiğimi ve nasıl başarıya ulaştığımı bir floodla anlatacağım.
— edamur _ 4.2 (@edanursirin_) January 18, 2017
Twitter’daki flood’ları modern yazıtlar olarak ifade edersem, Edanur’un birçok yaşıtına derman olan sözlerini biraz daha genişletmek de bana düşüyor.
Başından geçenler sayısız genç insanın ufak bir yakarışı gibi miydi? Sadece bir teleskobumuzun olmasını dilediğimiz günlerden çıkıp gözlemevlerinin her ilde kurulduğu günleri görecek miyiz? Ayrıca, sosyal medyayı hakikaten baş ağrıtmak için değil ancak birlikte bilim yapmak için, herkesin faydasına kullanacak mıyız?
Bu soruların cevabı ne olur bilinmez ama Türkiye’de bir şeyler oluyor. Bayağılıktan ve popüler kültürün sahte dünyasından bıkan insanlar 21’inci yüzyılı yönlendiren bilim ve teknolojiyle ilgilenmek ve farklı hayatlar yaşamak istiyor. İnsanların beraber keşfettiği, ürettiği ve ileriye gittiği hayatlar. Düşüncelerini ve hayata bakışlarını topluma dayatılan kavgalarla sınırlamayan birçok genç, Edanur gibi öne atılıyor. Tıpkı zamanında korkusuzca hayallerini anlatan ve her gün o hayallere ulaşmak için çalışan Berfin, Çiğdem ve Enisa gibi.
Umuyorum Edanur gibi birçok genç sayesinde çok geç kaldığımız projeleri ve birilerini harekete geçirmeye başlayacağız. Şimdi Edanur’un dediklerine bakalım:
Kendinden kısaca bahseder misin?
Çorum’un Osmancık ilçesinde 15 Temmuz Şehitleri Anadolu Lisesi 11.sınıf öğrencisiyim. Kitap okumayı çok severim. Boş zamanlarımda sürekli bir şeyler düşünüp, insanlığa yararlı fikirler, projeler üretmeye çalışırım. Müzik dinlemeyi çok severim, müziğin her zaman bende apayrı bir yeri olmuştur. Sokak hayvanlarının aç, sevgisiz kalmasına dayanamam. Sokakta beslediğim 6 kedi, 2 de köpek var. Arkadaşım gibiler. 🙂
Bilimin yanı sıra felsefe ve sanat da ilgimi çeken alanlar arasında. Özellikle de metafiziksel şeyler üzerine düşünmek bana çok büyük haz veriyor.
Astronomiye olan merakını ilk tetikleyen ne oldu? Kafana takılan en büyük soru ne?
Küçüklüğümden beri hep meraklı, çok soru soran, baş belası bir çocuk olmuşumdur.
Bir gece annemle dik bir yokuşu inerken yine onu soru yağmuruna tutuyordum. Olayı tam hatırlayamıyorum ama anneme Kutup Yıldızının hangisi olduğunu sormuştum. En parlak olanın Kutup Yıldızı olduğunu söylemişti. Ertesi gün öğretmenime de Kutup Yıldızını sordum. Öğretmenim biraz bilgi verdi, Kutup Yıldızının yerinin hiç değişmediğini söylediğinde çok şaşırmıştım. Birkaç yıl sonra, 5. sınıftayken Bilim Çocuk dergisine abone oldum. Bir sayıda ek olarak uzay araçları kartları vermişlerdi. Hala saklarım, hatta en sevdiğim olan Curiosity’li kartım hep telefon kılıfımın içinde durur…
6. sınıftayken elime ”Şu Acayip Uzay” diye bir kitap geçti. Öyle bir hevesle okumuştum ki kitap okumaya başladığım gün bitti. Astronomi merakım böyle başladı.
Kafama takılan en büyük soru da şu: Evrenin nasıl var olduğu… Aklım almıyor! Gerçekten bunun üzerinde çokça düşünüyorum.
Gökyüzüne baktığın ve teleskobunun olmadığı an seni harekete geçiren düşünceler neydi?
Bizim evin çatı katı var. Orada pencereye dayalı bir merdivenle kolayca çatıya çıkabiliyorum. Bir gün yine gözlem yapmak ve kendimle baş başa kalmak için çatıya çıktım. Gökyüzüne baktım, Orion Takımyıldızı tam karşımdaydı. Betelgeuse yıldızı dikkatimi çekti. Gökyüzündeki en büyük yıldızlardan biri olan Betegeuse bile Dünya’dan bakınca küçücük görünüyordu. Ne muazzam şey 🙂
Evrende bu kadar küçükken, varlığımız Evren için hiçbir şey ifade etmiyorken, bu dünyada -Evren için- çok kısa bir süre kalıp, hiçliğe karışacakken neden şu kısacık hayatımı insanlığa yararlı bir şekilde geçirmeyeyim ki diye düşündüm. Teleskop almayı çok istiyordum fakat ailemin alamayacağını biliyordum. Alsalar bile, ben o teleskobu tek başıma kullanmazdım! Bu yüzden şahsıma değil de, okuluma teleskop alınması gerektiğine karar verdim. Bütün insanlar, evrendeki yerimizi, hiçliğimizi bilmeliydi… Bu fikirlerimi felsefe hocam Abdullah Kanıtemiz ile paylaştığımda ”Büyük şeyler hep böyle küçük kıvılcımlarla başlar” demişti. Benim hikâyem de böyle başladı 🙂
Okulda sana verilen bilim panosunun ilgi görmemesi sence hangi nedenlere dayanıyor?
Şu ana kadar hiç kimseyi okul panomu okurken görmemiştim. Dün okulda birkaç arkadaşım ve öğretmenim panomu okuduğunu söyledi. Mutlu oldum 🙂 Yine de pek ilgi çekmemesinin nedeni insanların okumaya ve farklı şeyler öğrenmeye karşı isteksizliğidir bence.
İnsanların amacına ulaşmak için sınırları biraz zorlaması neden ‘anormal’ algılanıyor sence?
Soyut sınırları zorlayan, aşan insanlar, somut sınırların içinde kalamazlar. Bence soyut sınırları aşmak demek, insanın kendi gücünün farkına varması, kendine güvenip inanması demektir. Ne yazık ki toplumumuzda ”kendi sınırlarını aşabilmiş” insan sayısı çok az. Düşünebilen, sorgulayabilen insanlar toplumdaki yanlışları görür, müdahale etmeye çalışır. Dünya’yı güzelleştirmek için çaba sarf eder 🙂 Bu da çoğu kişinin anlamsız bulduğu bir iştir, bu yüzden böyle insanları anormal ve sıra dışı olarak görürler. Toplumumuz bence buna alışkın değil 🙂
Tweet’inde bilim ve İslam’ın bir arada olmasından bahsediyorsun. Osmanlı döneminde astronomi alanında çalışmaların önümüzdeki dönemde ülkemize ilham vereceğini düşünüyor musun?
Tabii ki. Bence tarih dersi müfredatlarında Osmanlı dönemindeki bilim insanlarına bolca yer verilmeli. Yaklaşık 979 yıl önce hayatını kaybeden, modern bilimlerin babası, İbn-i Sina’nın çok sevdiğim bir sözü vardır: ”Bilim ve sanat itibar görmediği toplumları terk eder.”
Biz bilimi, sanatı öğrenip, yaymalıyız çünkü bilim ve sanat, kurtuluşun tek yoludur. Teknolojinin her an geliştiği bu dünyada, ülkemiz ne yazık ki bilim ve sanat konusunda çok geride. Artık biz gençlerin sorumluluk alma vakti geldi. 🙂
Teleskobunu aldıktan sonra aklından ne gibi etkinlikler yapmak geçiyor?
Öncelikle teleskop okulum adına alındığı için, bilim kulübü üyeleri ve meraklı arkadaşlarım için yararlı bir şekilde kullanacağım. Daha sonrasında diğer okullara açılıp düzenli olarak gözlem günleri düzenleme gibi bir hayalim var. Özellikle de ilkokul çocuklarının çok ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Onları da bir ilgi alanına yönlendirmek hedeflerim arasında 🙂
Bilim grubunuzdan bahseder misin? Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Okulumdaki bilim kulübüyle imkân olmadığı için etkinlik yapamamıştık. İkinci döneme teleskop sayesinde güzel projelerle geliyoruz.
Bir de aynı amaçlar uğruna, farklı şehirlerdeki arkadaşlarımızla oluşturduğumuz bir ekibimiz var. Tamamen sosyal medya üzerinden kurduğumuz bu ekip, 9 kişiden oluşuyor. Edebiyattan tutun da mühendislik okuyan arkadaşımıza kadar, birçok farklı beyin, bakış açısı mevcut. Ekibimizin adı Cosmos Hunters. Kuruluş amacı, bilimi halkın en alt kesimine kadar ulaşılabilir kılmak.
Belirli aralıklarla tekrarladığımız Twitter etkinliklerimiz var. İlk olarak #TürkiyeUzayAjansı hashtag’iyle twitter gündemine girerek farkındalık yaratmak adına bir şey yapmıştık. Daha sonrasında #TürkiyeBilimeSesVer etiketi gündemde birinci sıraya yükseldi ve birçok bilim insanından destek aldık. Ekibimiz, bu yolda maddi çıkarlar uğruna değil, farkındalık yaratmak uğruına mücadele ediyor.
Ekibimizin bloğuna göz atabilirsiniz: http://kozmosavcilari.blogspot.com.tr/
Sanırım sana başından geçenleri yazıya dök deselerdi bu kadar başarılı olamazdı. Y kuşağının kendini sosyal medyada bu kadar başarılı ifade edebilmesini sağlayan ne?
Cevap basit, teknolojiyle büyüdük. Olsun o kadar 🙂
Umut Yıldız’ın destek verdiği öğrencilerden birisin. İleride hangi alanda eğitim almak ve çalışmak istiyorsun?
Öncelikle Umut hocama bolca teşekkür ediyorum. Teleskop hedefimin duyulması onun sayesinde oldu. 🙂
Ben ODTÜ’de Fizik bölümü okumak istiyorum. Mümkün olmadığını biliyorum ama Evren’deki her şeyi bilmek istiyorum. Kuşların kanat çırpma hareketinin matematiğini, insanların neden göz kırptığını, domatesin neden kırmızı olduğunu… Akla gelebilecek her şey hakkında en azından fikir üretebilecek kadar bilgi sahibi olmayı hedefliyorum.
Umut hocayla biraz geç tanıştım ama onunla iletişime geçen her öğrenciye olduğu gibi bana da umut oldu 🙂