Perşembe, Aralık 26, 2024
More

    Dünya’yı terk etmeden uzaya çıkmanın yolu: ZERO G

    Hiç şüphesiz çoğumuzun hayali uzaya ulaşmak. Risklerini ve eğitimini bir kenara bıraksak bile sadece 3 gün için 20 milyon doların üzerinde bir bütçe harcamanız gerekiyor. İmkânsız gibi mi geliyor? Hayır, merak etmeyin az sonra size minimum riskler altında kendinizi bir astronot gibi hissedeceğiniz, güzel bir anımı anlatacağım. ZERO G (Yerçekimsiz ya da doğru tabiriyle ağırlıksız ortam) uçuşları.

    Zero G, esas amacı uzaya çıkacak astronot ya da kozmonotların eğitimi ve kullanılacak malzemelerin testlerinin yapıldığı bir test ortamıdır. Amerika’da özel bir firmanın eğlence amaçlı olarak sunduğu bu girişim, geçtiğimiz yıllarda ESA desteği ile Avrupa’da da sivil kullanımlara açıldı. Firmaların bilgisini yazının sonunda sizlerle paylaşacağım.

    Önce size bu sistemin çalışma prensibinden bahsedeceğim. Özel elektronik donanımları ile desteklenmiş, hidrolik ve yakıt sisteminde değişiklik yapılmış bir yolcu uçağının kullanıma kapatılmış hava sahasında yapmış olduğu parabolik hareketin ( birazdan bu hareketin ne anlama geldiğini anlatacağım) detay formüller ile uygulamasıyla oluşmakta. Parabolik hareket nedir diyenlere aşağıdaki şekil ile anlatmak istiyorum.

    [Spaceflight.esa.int]
    Yukarıda görüldüğü gibi 7,5 km’den 950 km hız ve 45 derecelik dik çıkış ile uçak 8,5 km yüksekliğe çıkar. Bu esnada içerideki kişiler 1.8 G ye maruz kalır (kendi ağırlığınız kadar bir jölenin üzerinize koyulduğunu düşünün). 8,5 km irtifada hız kesen (650 km ye düşene kadar aynı doğruda tırmanan uçak kinetik enerji ile yol alır) uçak daha sonra formüle edilen açı ile tepe noktasından tekrar 7,5 km’ye serbest düşüşe geçer. 7,5 km yüksekliğe yaklaşırken yatay konuma yönelir ve 25 saniye lik bu hareket ve sıfır yerçekimi hissi yumuşak bir geçişle son bulur.

    Bu formül hız ve açısı değiştirilerek Mars (0.38G = 60 kg olan kişi 20kg olur) 50 saniye ya da  Ay (0.16G= 60 kg olan kişi, 10kg olur) olarak çeşitli yerçekimleride test edilebilir (genelde ilk üç parabolik hareket, uyum sağlamanız ve alışmanız için bu şekildedir.) Uçağın kontrolü 3 pilot tarafından yapılmakta. Birinci pilot X eksenini. İkinci pilot Y eksenini. Üçüncü pilot hız kontrolünü yapmaktadır tabiki bu sistem çeşitli aparat ve teknik ile sağlanmaktadır.

    İşin teknik kısmını yüzeysel geçtiğimize göre deneyimlerimi keyifle anlatabilirim.

    Dünya’yı terk etmeden Ay’a gitmek

    Öncelikle benim katılım yaptığım Air Zero G projesini tanıtayım. Zero G, büyük bir havayolu işletmesi olan Avico Firmasının operasyonel olarak yürüttüğü ve Novespace firmasıyla, Fransa Uzay Programı CNES, Alman Uzay Programı DLR işbirliği ile yürüyen, Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) da desteklediği büyük bir organizasyondur.

    Kullanılan uçak Airbus A310, geniş gövdeli bir uçak olması sayesinde “devasa bir hacime sahiptir.”  6 ay öncesinde yaptığım rezervasyon ve evrak (yazı sonunda bahsedeceğim) işlerinden sonra kendimi bir anda Fransanın belki de en yaşanası şehri  Bordeaux-Mérignac havaalanında da buldum. Yerleştiğim oteli özellikle seçtim çünkü aynı gece tanışma yemeği vardı. keyifli bir akşam yemeği ile çok sıcak bir ortamda geçen sohbetin ardından bir uyarı geldi: Sabah fazla su tüketmeyiniz. Bu uyarının ardından odalarımıza çekildik.

    [Seren Afşin]
    Sabah 09:00 da hareket ederek firmanın sahibi olduğu Mérignac havaalanındaki hangara gittik. Burada önce uçuş tulumlarımızı giyiyoruz. Ardından neler yapılacağına dair kısa bir sunum izliyoruz (Anlatımı kaptan pilot, yardımcı pilot ve tabiki astronot Jean-François Clervoy yapıyor). Akşam yapılan fazla su tüketmeyin uyarısının sebebi ortaya çıkıyor. Eğer tuvalet ihtiyacınız olursa uçakta WC yok bilginize deniyor. Kısa bir süre bizleri bekleme salonuna alıyorlar. WC ihtiyacın yok ise standart uçuş prosedürü başlıyor. Airport güvenlik ekibi geliyor ve kimlik, bilet kontrolü yapılıyor. Nihayet uçağa giriyoruz.

    [Seren Afşin]
    Uçağın arka kısmında 50 ye yakın normal uçuş koltukları mevcut. Diğer kısımlar boş ve sünger kaplanmış. Bu bölüm 4 grup için fileler ile bölünmüş durumda; sebebi her grubun kendi uçuş liderinin olması. Ayrıca birer adet iş güvenliği personeli bulunuyor. Ayrıca, erhangi bir acil müdehale için 1 adet uzman hekim uçuş süresince ekiplere eşlik ediyor.

    Kısa bir uçuş ile uçuşa kapalı bir bölgeye gidiyoruz. Gelen anons ile boş bölümdeki yerlerimize geçiyoruz. İlk üç uçuş alıştırma niteliğinde olurken, ikincisi Mars yerçekimde (0.38G) geçiyor. Ay yerçekimine (0.16G) maruz kalacağınız birinci uçuş öncesinde uçuş lideri dikkatle konuyu anlatıyor. Olay anında 1.8 G’ye alışık olmayan vicudunuzun zarar görmemesi için hızlı hareket etmememizi ve işaret gelmeden başımızı (boyun zedelenmelerine karşı) oynatmamamızı hatırlatıyor ve ekliyor: Olay anında yavaş ve nazik olun acele etmeyin.

    [Seren Afşin]
    Evet, sonunda 1.8 G ne demek anlıyoruz. Üstümüze kendi ağırlımızda jöle dökülmüş gibi kaslarınız geriye görünmeyen bir kuvvetle çekiliyor. Bir anda geri sayım başlıyor: “5,4,3,2,1 İnjection.” Ve artık Mars’tayız. İnanılması güç bir anda üzerimizdeki jöle “PUFF” diye yok oluyor ve her şey sanki ağır çekim gibi yaşanıyor. Hemen ayağa kalkıyorum ve önceden anlaştığımız üzere yanımdaki arkadaşımın belindeki kemer bölümünden tutuyorum.  Ardından ‘süper güçlerimle’ onu havaya kadırıyorum (sanırım arkadaşım 90 kiloydu). 45 saniye sonra uyarı sinyali geliyor yere yatıyoruz. Kısa süre içinde yine Mars’tayız!

    [Seren Afşin]
    Herkes mutlulukdan çıldırmış durumda ve kimimiz taklalar atıyor, kimimiz metrelerce zıplıyor. Üçüncü sefer, Ay yerçekimi 6’da 1 oranında bizi etkiliyor ve kilomuz azalıyor. O anda aklımdan Neil Armstrong’un şu sözleri geçiyor: “Benim için küçük ancak insanlık için dev bir adım.” Gözlerimi kapatıyorum. O karanlık dakikalarda gözümün önüne o muhteşem görüntüyü getiriyorum.

    Zero G’de deney yapmadan olmaz

    Sonra tekrar yerdeyiz uzanıyoruz. 1.8 G geçtikten sonra uçak tekrar standart uçuş pozisyonu alıyor. Takım lideri bizlere bir çember olmamız söylüyor. Hepimize duygularını soruyor ve ekliyor: Az sonra Zero G deneyimi yaşayacağız. Heyecanlanmadan kendinizi sebest bırakın hazır oldugunuzda doğrulmaya çalışın. “BOL ŞANS” diye ekliyor.

    Yerlerimizi alıyoruz (uçağın içinde sırt üstü uzanmış durumdayız). Motorun gücünü ve dolayısıyla 1.8 G’yi yine yaşıyoruz. Kaptan İngilizce saymaya başlıyor: Ten, Nine, Eight, …. Two, One – Injection! Bu duyguyu nasıl anlatabilirim bilmiyorum. İlk defa kendimi Süpermen gibi hissettim desem abartı olmaz! Uçuyorum.  Ters duruyorum fakat herşey normal. Bir arkadaşım cenin pozisyonu alıyor birbirimize yön veriyoruz (hemde kendi etrafında döndürerek). Sonsuza kadar burada kalabilirim diyorum.

    Takım lideri her 5 deneyim sonrası bazı taktikler veriyor. Ben cebimde getirdiğim (enjektör içinde) iki tüp ile deney yapmaya hazırlanıyorum. Tuzunu kendim kattığım kırmızı bir sporcu içeceği ile ekstra şeker kattığım mavi sporcu içeceklerni hazırlıyorum. Amacım önce tuzlu kırmızı karışımı sonra tatlı mavi karışımı sıkmak ve onları yerçekimsiz ortamda içmek. G kuvvetine alıştığımı ve ayakta durmak istediğimi takım liderine söylüyorum, kabul ediyor. Ayaklarımı yerde tutunmak için hazırlanan küçük askılara sıkıştırıyorum.

    G kuvvetini hissetmeye başlıyorum Tuzlu suyu ve tatlı suyu sağ elimin parmakları arasına boşukla yerleştirmiş durumdayım. Anons geliyor ve Zero G başlıyor. Nazikçe şırıngalara yüklenmeden bastırıyorum; bu sayede sıvılar dağılmıyor ve gözümün önünde uçan balon gibi duruyor. Hızlı davranarak hemen mavi suyu içiyorum ve kafamı çevirdiğimde kırmızı sıvının uzaklaştığını görüyorum. Arkadaşım hızlı bir hamle ile içiyor ve bana baş parmağı ile mükemmel dercesine işaret gönderiyor. Hemen soruyorum “Nasıldı tadı? “Heyecandan tadını bile alamadım diyor.” Sanırım miktarın az olması ve heyecan aynı etkiyi bana da yaşattı.

    [Seren Afşin]
    Bu eğlence hiç bitmesin istesek de 15 faaliyet sonunda bitiyor. Dönüşe geçiyoruz. Yerlerimize oturduğumuzda bize enerji veren yiyecekler (fıstıklı, çikolatalı, nuga barlar ikram ediyorlar. Sebebi sıfır G ve ardından 1.8 G tekrarlarının inanılmaz bir enerji kaybına yol açması (bu bitkinliği hissediyorsunuz). Yere indiğimizde sertifikalarımızı alıyouz ve sonrasında ‘party time’ başlıyor. Üzerinden zaman geçmesine rağmen, zaman zaman rüyamda kendimi yerçekimsiz ortamda görüyorum ve gerçekten o etkiyi hissediyorum. Tekrar gitmek ister miyim ? Açıkçası şu aralar aklımda başka bir yer var. Onun için para biriktiriyorum (Şans oyunlarıda oynamayı ihmal etmiyorum).

    Katılım için http://www.airzerog.com/en/ adresinden inceleme yapabilirsiniz.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler