Otonom yani kendi kendini sürebilen arabaları düşündüğümüzde, hep aklımıza daha akıcı trafik, az miktarda kaza sayısı ve daha verimli bir sürüş gelir. Bu noktaların hepsinin belki de bağlantılı olduğu iddia edilir ancak otonom teknolojilerin en önemli kısımı hep unutulur: İnsan.
Sürüş sorumluluklarını insanın üstünden almak, insanı tamamen denklem dışında bırakmaz. Arabamız kendi kendini sürerken biz de hala içinde oturuyor olacağız. Bu gibi bir durumda yolcu konumuna geçeceğiz ve yapacak başka bir şeyler bulmamız gerekecek.
Volvo ve tasarımcıları bu konuyu bir zamandır masaya yatırmış durumdalar ve İsveçli otomobil üreticisinin çözüm olarak sunduğu şey Concept 26 (C26) modeli. Sıfırdan tasarladıkları koltuklar, lüks araç kabini ve hoş bir eğlence-bilgi sistemi ile yakın gelecekte otonom araçların nasıl olacağı hakkında fikir verdiler.
Elektrik motorlara sahip koltuk
Konsept’in isimindeki “26” kısımı ise Volvo çalışanlarının söylediğine göre bir Amerikan vatandaşının işe gidiş ve işten dönüşlerde ortalama harcadığı 26 dakikayı temsil ediyor. İnsanların trafikte harcadığı sürenin yanında, Volvo’nun keşfettiği diğer bir şeyse lüks otomobil müşterileri için en üst düzey lüks olarak gördükleri şeyin ne ev ne araba ne de kaliteli deri ürünler olması. Bu insanlar için en üst düzey lüks zaman.
Konforu ön planda tutmak isteyen Volvo tasarımcıları koltuklarda yepyeni bir yöntem kullanmış. Koltuklar ayaklarınız ve belinizi istediğiniz gibi ayarlarken pelvis kısımının sabit kalmasına imkan sağlıyor. Bu sürücünün belini konforlu bir pozisyonda olmasına ve aynı zamanda güvenli bir oturma pozisyonuna olanak tanıyor.
Otomobilin rahatladığınız ve başka işleriniz ile ilgilenebildiğiniz “Create”, tamamen sürüşü bıraktığınız “Free” ve sürüşü devraldığınız “Drive” modu mevcut. Bu modlar arası geçişlerde koltuk elektrik motorları yardımıyla olabildiğince seri ve sürücüyü rahatsız etmeyecek şekilde yeni pozisyonunu alabiliyor.
Otonom teknolojiler müşterilerin sadece daha konforlu bir hayatları olmasını değil aynı zamanda arabalarındaki lüks ve eğlence seviyelerini de çok yukarı çekecek. Bu nedenle otonom teknolojiler evdeki veya işteki davranışlarımızı bile değiştireceğe benziyor. Bakalım ne kadar yakın gelecekte iyice hayatımızın bir parçası olmaya başlayacak bu süper teknoloji ürünleri.