Perşembe, Kasım 21, 2024
More

    V – Roswell olayının perde arkası: 51. Bölge’den sızdırılan röportaj – 1

    26 Temmuz 1996 tarihinde, yapım firması Rocket Pictures şirketini “Victor” takma adında kimliği belirsiz bir kişi aradı. Elinde bir uzaylı ile yapılan röportajın görüntülerini içeren kaset olduğunu iddia ediyordu. Şirketin sahibi Tom Coleman ilk başta bunu bir şaka zannetti. Ancak konuşma devam ettikçe Coleman telefonun ucundaki kişinin çok ciddi biri olduğuna inandı. Victor adlı şahış Coleman’a elinde Nevada’daki askeri üste (51. Bölge) tutulan bir uzaylıya ait olan bir video olduğunu belirtti.

    Amerika’da uzaylılara ait olan video spekülasyonları tabii ki ilk olarak 1947’deki Roswell kazası ile ortaya atılıyor. Enkazdan çıkarılan uzaylılardan bir tanesinin yaşadığının ortaya atılması ile meraklar artıyor ancak her şey bununla bitmiyor. Anlatılanlara göre kazadan iki sene sonra, 1949 senesinde Roswell kazasından ikinci bir uzaylının daha kurtarıldığı iddia ediliyor. EBE–1(Uzaylı Biyolojik Varlık–1) adı konulan uzaylı gözaltına alınıyor. Ancak uzaylı o zamanın doktorları tarafından çaresi bulunamayan kronik hastalıklara sahip. Jimy Carter’ın başkan olduğu döneme ait olan, 14 Ağustos 1977 tarihli bir brifingte yazanlara göre, hasta durumda olan EBE–1 ayağının tozu ile getirildiği bir askeri üste sorgulanıyor. Sorgulamada piktograf (harf yerine resim kullanılan yazı türü) kullanılıyor. EBE–1, Zeta Reticuli yıldız sisteminden geldiğini anlatıyor. EBE–1 ile yapılan araştırmaların asıl amacı ise, hem uzaylılar, hem de insanlar tarafından anlaşılan resimlerle ortak bir dil yaratmaktı. Eğer bu iddia edilenler doğru ise, dilbiliminde devrimsel bir ilerleme 1950’lerin ilk senelerinde gerçekleştirilmiş oldu.

    Ancak en önemli şey Amerika ile Rusya’nın Soğuk Savaşa ilerlediği bu dönemde böyle bir bilginin tamamen insanlıktan ayrı tutulmasıydı. Devletin o zamandan beri aklında bulundurduğu ana strateji %100 gizlilikti.

    Eldeki bilgilere göre EBE–1 belirlenemeyen bir hastalıktan dolayı 18 Haziran 1952 tarihinde öldü. En ilginç şeylerden biri, EBE–1 gibi çok ileri bir yaşam formunun daha kendi hastalıklarına tedavi bulamayan bir ırkın ellerinde hayatını kaybetmesiydi. Ancak daha sonraki araştırmalarda birçok uzmanın yaptığı açıklamaya göre uzaylılar için ölümün hiç korku yaratmayan bir şey olduğu ortaya çıktı. Onlar için ölüm bir nevi son değil bir geçiş süreciydi.

    [YouTube]

    1940’ların sonlarında ve 1950’lerin başlarında Amerika’nın uzaylı politikası belirlenmişti. Her şey çok gizli tutulacaktı. “Blue book” adı verilen bir dosyada her türlü olay kaydediliyordu ama açıklamaya gelince her şey yalanlanıyor, bataklık gazları ya da doğal ışınlar gibi şeylerle olaylar geçiştiriliyordu. Ancak daha sonradan ortaya çıktı ki Amerikan hükümetinin tek bir stratejisi yoktu. 14 Eylül 1947 tarihinde hükümet tarafından “Majestic 12” adlı bir araştırma grubu yaratıldı. Bu grubun amacı uzaylılarla ve UFO’larla alakalı her türlü bilgiye ve dökümana ulaşmak ve bu bilgileri hem yabancılardan, hem de Amerikan halkından tamamen gizli tutmaktı. Mj–12 dönemin başkanı Truman’ın savunma bakanı olan James V. Forrestal tarafından yürütülüyordu. Çok kısa bir süre içinde Mj–12 örgütü Forrestal’ın tahmininden çok farklı boyutlara ulaştı. 1949 senesinde depresyon nedeniyle hastaneye kaldırılan Forrestal hastane odasında intihar etmiş olarak bulundu ama bunu birçok araştırmacı kabul etmedi. Söylenenlere göre Forrestal %100 gizlilik yerine eldeki bilgilerin halka açıklanmasından yanaydı.

    Çok ilginç bir başka nokta, 51. Bölgede 1989 senesinde uzay araçlarını incelemiş olan Bob Lazar’ın anlattıklarıydı. Dediğine göre üsteki her görevli üzerinde “MAJ” yazan kimlik kartları taşımak zorundaydılar. Bu ise “Majestic” kelimesinin kısaltmasıydı.  

    İletişim yöntemi tamamen farklı

    1994 senesinin aralık ayında bir UFO araştırmacısının eline Majestic 12 örgütünün el kitabından bir doküman ele geçti. Bu dökümanda nezaret altındaki uzaylılara nasıl davranılacağı hakkında maddeler vardı. Buna göre:

    •  EBE’ler her ne gerekirse gözaltında tutulacaklardır.
    •   En kısa zamanda güvenli bir alana sevk edileceklerdir.
    • Her ne kadar EBE yaşam formlarını fiziksel olarak iyi durumda elde bulundurmak avantajlı olacaksa da, yürütülen operasyonların güvenliği ile uyuştuğu sürece bu varlıkların alıkonulmasının ertelenmesi ya da kaybedilmeleri (ölmeleri) kabul edilebilir.

    Son maddeden de anlaşıldığı üzere gizlilik başından beri ABD hükümetinin ana amacı olmuştu.

    1988 senesinde hükümete ait olan ve kod ismi “Falcon” olan başka bir kaynak ele geçirildi (internetteki kaynaklara göre bir adam). Elde edilen bilgiler ikinci bir uzaylı canlıdan bahsediyordu, yani EBE–2. Bilgilere göre EBE–2 devlete araştırılması ve röportaj yapılması için gönüllü olarak başvuran bir uzaylıydı! Bu olay gerçek ise, 51. bölge uzaylılarla insanlar arasında diplomasinin gerçekleştiği ilk yer olmuştu.

    Falcon kaynağında belirtilen bilgiler 1950’nin ortalarında gerçekleşen EBE–2 röportajının EBE-1’den oldukça farklı olduğunu ortaya koyuyor. Normalde uzaylılar insanlarla resimli figürler ya da konuşma dili ile iletişim kurmakta hiç ilgili olmuyorlar. Ancak EBE–2 gönüllü olmasının yanında bu sefer onun için geliştirilmiş olan bir konuşma cihazını kullandığından bahsediliyor. Hatta EBE-2’nin İngilizceyi kısa sürede söktüğü ve yetkililerle İngilizce konuştuğu anlatılıyor.

    Bu saçma sapan (ya da gerçek) açıklamaları yalanlayan diğer kaynaklar ise uzaylıların insanlarla konuşarak falan değil, telepati yöntemi ile iletişim kurduklarını belirtiyorlar. Eğer bu doğru ise uzaylıların telepati yetenekleri olduğu nerden biliniyordu, ayrıca devletin iletişim kurabilmek adına telepatlar tutması gerekiyordu. Ya da uzaylıların konuşma yeteneği hiç mi yoktu?

    “İnsan vücudu bir cihaz”

    Bob Lazar’a çalıştığı uzay araçlarının sahiplerinin nerede olduğu, 51. bölgede uzaylı olup olmadığı soruluyor. Lazar bu soruyu yanıtlamaktan çekindiğini belirtiyor ancak bir keresinde iki yetkilinin kısa boylu ve uzun kollu biri ile konuştuklarını gördüğünü, başka bir sefer de uzaylı medeniyetler hakkında bilgi içeren dökümanlara rastladığını anlatıyor. Ayrıca Lazar 1970’lerin sonlarında gerçekleşen ilginç bir olaydan bahsediyor. Son 40 sene içinde 51. bölgede uzaylı sayısı o kadar artıyor ki, üs bir nevi uzaylı tatil kampına dönüyor. 1970’lerde yetkililer üsteki bir alanı uzaylıların kontrolüne sevk ediyor. Bir gün güvenlik görevlileri ile uzaylılar, büyük olasılıkla muhabbet ederlerken, uzaylıların yarattıkları bir çeşit alan yüzünden görevlilerin tabancalarındaki mermiler tepki veriyor ve orada bulunan tüm insanlar başlarından aldıkları yaralar ile ölüyorlar. Bu saçma sapan hikâyelerden daha ne kadar var bilinmezken, UFO araştırmaları üzerindeki en ilginç hadiselerden biri 1987 senesinde yaşanıyor.

    21 Eylül 1987’de, dönemin başkanı Ronald Reagan, Birleşmiş Milletler’de konuşmasında çok ilginç ifadeler kullanıyor. Reagan, konuşmasında “Eğer dünya dışı bir tehditle karşı karşıya kalsaydık, eminim ki bizi ayrı tutan tüm engelleri unutur ve birlik kurmayı başarabilirdik” diyor ve uzaylıların yaratacağı bir tehditten söz ediyor. Onun bu açıklaması, Lazar’ın anlattığı ve uzaylıların kafası kızdığı anda neler yapabileceklerini gözler önüne seren olaydan sonraki döneme rastlıyor.

    Tüm bu tuhaf ve fazlasıyla saçma duyumlar bir şeyi akıllara getirmeye başlamıştı. Acaba bunlar devlet tarafından insanların aklını karıştırmak için bilerek ortaya atılan şeyler miydi?

    Bu düşünce içinde Rocket Pictures sahibi Tim Coleman “Victor” adlı şahsı güvenilirlik konusunda uyarıyor. Victor ise her soruyu yanıtlayacağını ve kaset üzerinde her türlü testin yapılabileceğini, uzmanlara danışalabileceğini belirtiyor. Ayrıca kendisi belgeselde yer almayı maske kullanarak ve sesi elektronik yöntemlerle değiştirilmek suretiyle kabul ediyor.

    Röportaj esnasında Victor 51. bölgedeki görevini açıklamıyor, sadece orada olması için geçerli bir sebebi olduğunu belirtiyor. Teslim ettiği kasetin orjinalinden kopya olduğunu ve 51. bölgede çok olağan dışı şartlar altında, yasak olmasına rağmen kopyalandığını açıklıyor. Victor kasette yer alan uzaylıyı gördüğünü ama röportaj esnasında orada olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmayacağını belirtiyor. Uzaylı ile yapılan röportajın uzaylının ele geçirildiği 1989’dan beri sürdüğünü, her ay iki tane yapıldığını ve her seansın 3 ila 5 saat civarında olduğunu anlatıyor. Uzaylının uçan daireler hakkında temel teknik bilgiler verdiğini, bunun dışında ruhsal kavramlardan bahsettiğini anlatıyor. Uzaylının ruhsal konular hakkında konuşurken daha rahat olduğunu belirtiyor ve bahsettikleri hakkında şu bilgileri veriyor:

    İnsan vücudu bir cihaz, daha çok bir araç, tekne, iletişim/ulaşım kanalı. Bu araç ruha hizmet için sahip olunan bir şey ve maksimum verimlilik ile kullanılması gerekiyor. Araç kırıldığında ya da bozulduğunda ise değiştirilmesi gerekiyor. Ruh, birden çok araca sahip olabiliyor. Teknoloji ise bu süreçte aracın kendini yenilemesi için kullanılan şey (yani araçtan araca geçen bir ruh transferi söz konusu). Ruh araçtan araca geçebiliyor. Yani reankarnasyon gibi şeyler gerçek.

    Victor ise uzaylının araç olarak ifade ettiği şeyin ruhun kendisine kılıf olarak kullandığı vücut olduğunu belirtiyor.

    Bu görüşün bir benzerini savunan ve araçlar için “konteyner” tanımını kullanan “Heavens Gate” adlı bir örgüt üyeleri ruhun bir taşıyıcıdan başka bir taşıyıcıya geçebildiğini kabul ediyorlardı. 1997 senesinde liderlerinin arkasından 38 grup üyesi ayaklarında spor ayakkabı ve şık elbiseler giyinmiş halde yataklarında toplu intihar ettiler. Victor ise uzaylıların ruhani konulardaki bilgilerinin kesinlikle intihara sevk edici olmadığını belirtiyor. Yapılan röportaj, intihar olayından tam 7 ay öncesine rastlıyor. Bu tarih, keşfedilen en parlak kuyrukluyıldız olan Hale-Bopp’un Dünya’nın yakınından geçtiği tarihi temsil ediyordu. Grup üyeleri, “üst seviyeye” geçmek için kuyrukluyıldızı kullanmaları gerektiğine inanıyordu…

    [YouTube]

    Daha sonra belgeselde uzaylı röportajı gösteriliyor. Karanlık bir mekânda gerçekleştirilen röportajda uzaylı bir masanın ucunda oturuyor. Gövdesi görünmüyor. Bir adamın rahatça üstünde durabileceği devasa bir kafası var. İncecik boynu görülebiliyor. Uzaylı yaklaşık 1,5 dakika sonra şiddetli baş sarsıntıları ile öksürürmüş gibi hareketler yapmaya başlıyor. Bu esnada yanına 2–3 tane sağlık görevlisi geliyor. Bir tanesi elindeki fener ile uzaylıyı kontrol ederken, ara sıra uzaylının gövdesi görülebiliyor. Bir görevli kafasını tutarken diğeri ağzını siliyor. Bu esnada uzaylının ağzı açılıp kapanıyor. Görevlilerin hareketleri ise çok doğal, ne yapacaklarını planladıkları ya da rol yaptıkları hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değil.

    Youtube’daki yorumlardan bir tanesinde bir kişi görüntüleri çok büyük ekranda izlediğini, uzaylı öksürür gibi hareket yaparken ağzından tükürükler saçtığını söylüyor. Bu da özellikle sahte olması ihtimalinde çok ince bir detay olan ağız hareketleri hakkında iyice şüphe uyandırıyor.

    Victor görüntülerdeki kişilerin güvenliği için filmdeki sesi çıkarttığını ve bu filmi ortaya çıkarmasının en büyük amacının uzaylıların varlığından insanları haberdar etmek olduğunu söylüyor. Röportaj esnasında ortamın karanlık olmasının uzaylının rahatını sağlamak için yapıldığını söylüyor. Uzaylının oturduğu taraftaki masanın üzerinde inip kalkan yeşil ışığın telepat olduğunu, arka planda görülen kare açıklıkların gözlemciler için olan kameralar olduğunu belirtiyor. Röportaj esnasında odada telepat dışında askeri sıhhiye görevlilerinin olduğunu söylüyor. Uzaylı en alt seviyede ve en güvenli yer olan 2. güvenlik seviyesinde tutuluyor. Uzaylıların en güvenli seviyede tutulmalarının sebebi ise insanların içinde bulunduğu çevreden, doğadan korunmalarının amaçlanması. Normalde uzaylıların insan doğasında olan hastalıklardan direkt olarak etkilenmedikleri anlaşılmış ancak özellikle solunum sistemlerine yerleşen ve onları hasta eden bakterilerin mevcut olduğu ortaya çıkmış. Röportajda uzaylının rahatsızlanması hakkında Victor röportajın iyi ilerlemediğini, telepatın önceki seanstan arta kalan bilgileri elde etmeye çalıştığını ve uzaylının büyük stres altında olduğunu söylüyor. Uzaylı ağzı sıkça açılıp kapanırken ve öksürür gibi hareketler yaparken Victor onun diğer uzaylılarla iletişim kurmaya çalıştığını, ancak hiçbir sinyal alamadığını belirtiyor. Bu esnada telepat sıhhıye görevlilerini çağırıyor…

    [YouTube]


    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler