Columbia Üniversitesi’nden Astronom David Kipping, gelişmiş dış medeniyetlerin Samanyolu Galaksisi’ni “görünmeden” ziyaret etmek için çift kara delik sistemlerini kullandıklarını öne sürdü. Kipping’in sunduğu ve aslında NASA’nın onlarca yıldır üzerinde kafa yorduğu yöntem, kara delikleri lazer ile vurmaktan geçiyor.
Öne sürülen hipotezi anlamak için ilk olarak Dünya yapımı uzay araçlarının hedeflerine gitmek için kullandığı yöntemi kısaca açıklayalım: Uluslararası Uzay İstasyonu’na (ISS) gönderilen bir kargo aracı veya Venüs yörüngesine ateşlenen bir uydu olsun, tüm uzay araçları ilk olarak Dünya’nın etrafında birkaç tur atıyor. Gezegenin ve Ay’ın çekim kuvvetini kullanarak yörüngeden sapandan fırlamış gibi sıçrıyorlar. Ardından kendi motorları ile ek itki kuvveti oluşturarak hedeflerine ilerliyorlar.
Aynı prensip, sahip oldukları olağanüstü çekim kuvveti ile sadece katı nesnelerin rotasını değil, ışığı bile büken kara delikler için de geçerli. Eğer bir foton (ışın parçacığı) bir karadeliğin alanına girerse ilk olarak etrafında kısmi bir tur atar, ardından aynı yönde fırlatılır. Fizikçiler kara deliklerin bu bölgesini “yerçekim aynaları”, karadeliğin fırlattığı fotonlar ise “bumerang fotonlar” olarak adlandırıyor.
Bumerang fotonları zaten ışık hızında hareket ediyorlar. Bu yüzden kara deliklerin etrafındaki turlarının ardından hız kazanlamaları söz konusu olmuyor. Ancak, enerjileri belirgin ölçüde artmış oluyor. Söz konusu enerji ışığın artan dalgaboyuna dönüşüyor. Böylece bağımsız foton “paketleri” aynaya girdiklerinden daha fazla enerji taşımaya başlıyor.
Fotonlara enerji kazandırmak, kara delikerin hızından biraz ödün vermeleri ile sonuçlanıyor.
“Uzaylı medeniyetler hızlı radyo patlamaları ile yıldızlararası yolculuk yapıyor”
Kara delik ile foton şarjı
Kipping’in 11 Mart tarihinde arXiv üzerinden paylaşılan makalesine göre, yıldızlararası bir uzay aracı bir çift kara delik sistemindeki hızla hareket eden karadeliğin yerçekim aynasına lazer ateşleyebilir. Lazerden ateşlenen fotonlar kara delik tarafından geldikleri yönde itildiklerinde lazer tarafından yakalanabilir ve sahip oldukları tüm enerji momentuma dönüştürülebilir (fotonları yerçekim aynasına tekrar ateşlemeden önce).
Kipping’in “halo drive” adını verdiği sistem, Alpha Centauri’ye gönderilmesi planlanan ışın yelkenlilerine kıyasla büyük bir avantaja sahip: Dev bir yakıt kaynağına ihtiyacı yok. Mevcut ışın yelkenlisi projeleri, yelkenliyi ışık hızının sadece belli bir miktarına ulaştırabilmek için insanlığın bugüne kadar ürettiği enerjiden daha fazlasını gerektiriyor.
Halo drive ile gerekli olan tüm enerji bir yakıt kaynağından temin edilmek yerine bir kar delikten alınabilir. Yine de, halo drive da bir limite sahip. Belli bir noktada halo drive kullanan uzay aracı kara delikten o kadar uzaklaşmış olacak ki ondan enerji çekmesi mümkün olmayacak. Kipping, bu noktada lazeri uzay gemisinden ayırarak yakınlardaki bir gezegene konumlamanın sorunu çözebileceğini düşünüyor. Karadeliğe tekrar ateşlenecek olan lazer, ardından uzay gemisine tekrar ulaşacak ve enerji aktarımı yeniden sağlanacak. Ancak bu sefer de şu sorun ortaya çıkıyor: Lazer silahına sahip olacak gezegen, onu ilk kez ateşledikten sonra üretilen enerji uzay gemisine gittiği için enerjisiz kalacak. Lazeri defalarca ateşlemek için anormal miktarda yakıt kullanması gerekecek.
Yine de, Kardashev ölçeğinde üçüncü tip bir dış medeniyet bu sorunları çoktan aşmış olabilir. Hatta, Kipping’e göre Samanyolu Galaksisi’ni bu yöntemle seyahat eden dış medeniyetler olabilir. Şurası kesin ki, genişliği 100,000 ışık yılı olan galaksimizde bolca çift kara delik sistemi mevcut. Buradan yola çıkarak, şu ana kadar keşfedilmiş çift kara delik sistemlerini inceleyerek gelişmiş dış medeniyetlerin enerji üretimine ait sinyalleri tespit etmemiz de mümkün olabilir. Bir gün karşımıza yörüngesinde olağandışı hareketlilik olan çift kara delik sistemleri çıkarsa, bir ize rastlayabiliriz.
Kapping, eğer bir dış medeniyet yapmıyor olsa da insanlığın bir gün halo drive kullanabileceğini düşünüyor.
Galaktik ölçekte işbirliği gerektirecek bir medeniyet seviyesine ulaşabilirsek tabii…