Yakın zamanda yapılan bir araştırma, Ay’a ve ötesine fırlatılan mürettebatlı görevlerin yeni bir zorlukla karşı karşıya kalabileceğini ortaya çıkardı. Önümüzdeki beş yıl içindeki görev girişimleri, Güneş’ten kaynaklanan ekstrem uzay ikliminin riski altına girebilir.
Son yıllarda, Türkiye dahil dünyanın dört bir yanındaki uzay ajansları Ay’a dönüş için hazırlanıyor. İnsanlığın Apollo döneminde yüzeyine ulaşıp dokunabildiği Dünya’nın en büyük doğal uydusuna tekrar gitme planı, olağanüstü derecede zorlu ve zaman alıcı bir görev.
Uzay ajansları, astronotları bu tehlikeli ortamın içerisinde güvende tutmak için gerekli karmaşık sistemleri geliştirmeliler. Ancak bunun yanında, uzayda hava olaylarından kaynaklanan zararlara karşı da dikkatli olmaları gerekiyor. Bu olayların en tehlikelisi koronal kütle püskürtmeleri (CME’s) olarak bilinir. Bu olay, Güneş’in manyetik alanındaki dengesizliklerle aşırı ısınmış büyük miktardaki plazmayı dışarı püskürten şiddetli bir yüzey patlamasıyla sonuçlanır.
Bu materyal, astronotlar ve uydular için risk oluşturmasının yanı sıra, Dünya’ya ulaşırsa enerji iletim şebekelerini bozabilir ve diğer bazı teknolojiler üzerinde zararlı etkisi olabilir.
Uzay ikliminin son derece öngörülemez olması, kısa vadenin ötesinde tahmin yapmayı zorlaştırıyor. Bununla birlikte, gökbilimcilerinin güneş fırtınaları için hazırladığı uzun vadeli modeller bulunuyor. Bu modeller büyük ölçekli bir uzay hava olayının olasılığı konusunda bizi bilgilendirmeye yardımcı olabilir.
Reading Üniversitesinin bilim insanları, fırtına oluşum modellemesinin istatistiksel zamanlamasını tahmin edebilmek için, küresel jeomanyetik verileri 150 yıllık yer temelli gözlemleriyle birleştirdi. Bu, aynı zamanda bu dönemdeki uzay hava durumu aktivitesi için bir rapor görevi görüyor.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre, Ay’a ve ötesine planlanan görevlerin fırlatma tarihleri 2020’lerin sonlarına ertelenmesi durumunda ekstrem uzay ikliminden etkilenme riski artabilir.
2026 ile 2030 arasındaki Ay Görevleri Riskli Olabilir
Analiz, ekstrem uzay iklimi olaylarının bir dizi temel özelliğini olduğunu gösterdi.
Uzaydaki en sıra dışı hava olaylarının yüksek olasılıkla güneş döngüleri sırasında ve çeşitli boyutlardaki fırtınaların yine güneş döngülerinin maksimuma ulaştığı aralıklarda meydana geldiği keşfedildi.
Bununla birlikte, çift sayılı güneş döngülerinde aktivite olasılığının daha da arttığı gözlemlendi. Araştırmacılar bu ekstrem fırtına zamanlamalarındaki değişikliğin Güneş’in manyetik kutuplarının Dünya’nınkine göre konumundan kaynaklanabileceğini öne sürdü.
Güneş en son (ve şu anki) tek sayılı döngüsüne (25 numaraya) Aralık 2019’da girdi. Bu nedenle, çalışmanın sonuçları göz önünde bulundurulursa; 2026 ile 2030 arasında Ay’a ve sonrasında gerçekleşen mürettebatlı tüm görevlerde ekstrem ve potansiyel olarak tehlikeli bir uzay hava olayıyla karşılaşma olasılığı yüksek.
Ağustos 1972’de büyük bir güneş patlaması meydana geldi. NASA’nın Apollo misyonları sırasında, astronotlar yolda veya Ay’ın çevresindeyken meydana gelmiş olsaydı, büyük teknik veya sağlık sorunlarına neden olurdu. Bu çalışma, 2024’te tekrar Ay’a dönmeyi planlayan Artemis misyonu ve benzer Ay görevleri için 2020’lerin sonralarına ertelenmemesi gerektiğini gösteriyor.
Kaynakça
“Extreme space weather could soon pose a larger risk to Moon missions” https://newatlas.com/space/extreme-space-weather-moon-nasa/
University of Reading https://www.reading.ac.uk/news-and-events/releases/PR856676.aspx