2019 yılında Çin’de başlayan koronavirüs, kısa sürede evrenselleşerek tüm dünyaya yayıldı. Ülkemizde de ilk vakanın tespiti üzerinden tam bir yıl geçti. Dünya Sağlık Örgütü’nce (WHO) “pandemi” ilan edilen bu virüs, mutasyonlu türleri ile tüm insanların hayatını etkileyen ve insanlığın mücadele ettiği önemli bir sorun olmaya devam ediyor.
Tüm dünyada ilaç ve aşı çalışmaları devam ederken, Türkiye de koronavirüs için çalışmalarını hızlandırarak devam ettiriyor. Peki şimdiye kadar neler ürettik ve neler keşfettik, beraber inceleyelim:
Yerli Solunum Cihazı
Türkiye’de pandeminin başlaması ile beraber zorunlu ihtiyaç listesi çıktı. Koronavirüste solunum cihazlarının önemi çok büyüktür. Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nı ve Teknoloji Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Hızlı bir şekilde tasarlanan, algoritması oturtulan ve Ar-Ge’leri yapılan yerli solunum cihazında başta Baykar olmak üzere Biosys, ASELSAN ve Arçelik firmalarının mühendisleri görev aldı. Kısa sürede tamamlanan ve “Sahra” adını alan solunum cihazı, seri üretime de bir o kadar kısa sürede geçiş yaptı: Tam 14 gün! Firmalar, cihazın ilk üretimlerini, Başakşehir Şehir Hastanesi’ne teslim etti.
Koronavirüs Tanı Kitleri
Koronavirüsü tedavi etmek kadar tanısını koymak da büyük önem taşır. Özellikle belirtilerinin mevsimsel soğuk algınlıklarına ve griplere benzemesi, bir çeşit virüs olması sebebiyle sürekli mutasyon geçirmesi doktorlarımızın işini zorlaştırıyordu. Türk mühendislerinin geliştirdiği tanı kitleri ise büyük oranda işleri kolaylaştırdı.
Üstelik geliştirilen tanı kitleriyle de tüm dünyaya ilkleri yaşatıyoruz. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Biyomühendislik Fakültesi tarafından geliştirilen tanı kiti, sadece 8 dakika sonuç veriyor. Kesinlik olarak ise dünya genelinde kullanılan PCR testleri %60 sonuç veriyorken yeni geliştirilen kit ile %100 sonuç alınıyor. Testi özelleştiren bir diğer unsur, diğer testler gibi tek protein üzerinden sonuç vermemesi. Test iki protein üzerinden araştırma yaparak sonuç veriyor.
ASELSAN da tanı kiti konusunda boş durmadı. Şirket, Koronavirüsün tespiti için kolları sıvadı ve Mikroelektronik optik tabanlı virüs tanı sistemi geliştirdi. Testteki temel algoritma, biyolojide sıkça karşılaştığımız enzim-substrat ilişkisine benziyor. Virüsü yapısından ve şeklinden tanıyor, bununla beraber anahtar-kilit uyumu ile veriyi çıktıya dönüştürüyor. Üstelik algoritmanın hüneri sadece koronavirüsü tanıması değil. Virüs ile beraber birçok farklı hastalığı da tanımlayabilmesi, bu sistemin hastanelerde demirbaş olacağının habercisi gibi görünüyor.
Engelleyici Sprey
Koronavirüs, neredeyse her hali ile insanı etkileyen bir hastalık. Fakat akciğerlere inmediği sürece tedavi daha etkili oluyor. Bu sebeple virüsün ağız ve burun kısmında yok edilmesi büyük önem taşıyor.
Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji Merkezinde başlatılan ve Hacettepe ve Ankara Üniversitelerinin destek verdiği “Virüsün Hücreye Girişini Engelleyen Burun Spreyi” projesi ile virüsü ağızda ve burunda öldüren sprey geliştirildi. Proje, DNA makası yöntemiyle farklı türlerden kesilen DNA moleküllerini ile genetik mühendisliği çalışmalarını bir araya getirdi. Çalışmanın hayvan deneyleri Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesinde yapıldı. Yapılan klinik deneylerde virüsün parçalandığı gözlemlendi.
Yerli Aşı Çalışmaları
Pandeminin bitmesinde en önemli etken şüphesiz aşılar ve toplum bağışıklığıdır. Dünya genelinde yürütülen aşı çalışmalarından daha önceki yazılarımızda bahsetmiştik. Peki Türkiyede aşı çalışmaları ne durumda? Beraber inceleyelim:
Türkiye’de yürütülen 17 tane aşı çalışması bulunuyor. Birçoğu mutant virüslere karşı etkili olacak şekilde tasarlanmış durumda. Faz-2 durumunda olan aşıların Nisan ayında Faz-3 çalışmalarına geçeceği öngörülüyor. Daha önce hayvan deneylerine tabi tutulan testlerde sonuçlar olumlu, antikor oluşumu gözlendi. Aşılardan ilkinin Erciyes Üniversitesinde geliştirilen aşı olacağı tahmin edildi.
Aynı zamanda yine dünyada ilk olacak olan ASC Mikrokürecik teknolojisi ile oda koşullarında 30 güne kadar saklanabilecek zerrecik aşısının patenti, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Mühendisliği bölümü tarafından alındı. Üniversite, yaz başında insan deneylerine başlanacak aşının ağız ya da burun yoluyla verilmesini planladı.
Kaynakça: