Evimizde kullandığımız elektrik, doğalgaz; arabamızda kullandığımız petrol ve aklımıza gelecek daha birçok enerjinin kaynağını ve önemi hiç düşündünüz mü? Bugün bir düğmeyle açtığımız elektriğin bize ve ülkemize ne kadara mal olduğunu biliyor musunuz? Ya da her ülke aynı şekilde mi üretiyor? Elektrik üretmenin yolları nelerdir?
Ne yazık ki, Türkiye dahil birçok ülkenin enerji problemi var. Eğer petrol-doğalgaz rezerviniz yoksa ya da yeterince enerji-güç santralleriniz bulunmuyorsa enerjide dışa bağımlı hale geliyorsunuz ve bu durum büyük sorunlara yol açabiliyor: Ekonomide büyük sorunlar yaşıyorsunuz, enerji ithal ettiğiniz ülkeye karşı hassas bir politika yürütmek zorunda kalıyorsunuz. Bu olumsuz senaryodan çıkabilmenin en iyi yolu, ülkenin sahip olduğu şartlara göre yenilenebilir veya yenilenemez enerji kaynaklarına yönelmeniz gerekiyor.
Türkiye, enerjide dışa bağımlı bir ülke. Maalesef petrol ve doğalgaz rezervimiz yok denecek kadar az. Bu yüzden Rusya, İran, Azerbaycan ve Irak’tan petrol ve doğalgaz ithal ediyoruz. Milli gelirimizin büyük bir kısmını enerji ithalatına harcıyoruz. Ayrıca küresel konularda bazen karşı karşıya geldiğimiz Rusya gibi devletlere karşı elimiz güçsüzleşiyor. Bu yüzden ülkemizin koşullarına uygun, ekonomimizi rahatlatacak enerji kaynaklarına yatırım yapmalıyız. Bunlar hidroelektrik, rüzgar ve nükleer enerji olabilir. Alternatif enerji kaynakları arasında benim daha çok önemsediğim ise nükleer enerjidir.
Kısaca nükleer enerji, buhar üretmek için suyu kaynatmanın temiz ve verimli bir yoludur, bu da türbinleri elektrik üretmeye teşvik eder. Yakıt olarak zenginleştirilmiş uranyum kullanılır. Peki neden nükleer enerji faydalıdır?
- Ucuz, sürdürülebilir, güvenilir ve erişilebilir bir enerji kaynağıdır.
- Meteorolojik şartlardan etkilenmeden devamlı çalışabilir.
- Elektrik birim maliyet fiyatlandırmasında nükleer yakıt maliyeti diğer enerji kaynaklarına nazaran çok düşüktür.
- İşletme sırasında sera gazı salınımı yapmazlar. Bu nedenle küresel ısınmayı önlemede önemli bir alternatiftir.
- Çevremizdeki radyasyonun ancak %1’i kadar etkiye sahip olması sebebiyle santrallerin yanında yerleşim, tarım, balıkçılık ve turizm yapılabilmektedir.
Türkiye’de Nükleer Enerji Yatırımı Ne Aşamada?
Maalesef ülkemizin nükleer enerji çalışmaları yıllarca engellendi. Ülkemizin yarım asırlık nükleer güç santrali kurma hayali 2010 yılında Rusya ile yaptığımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali tesisine ve işletilmesine yönelik anlaşma ile gerçekleşmiş oldu. 2013 yılında ise Japonya ile Sinop Nükleer Santrali’nin yapımı ve işbirliğine ilişkin bir anlaşma imzalanmıştır.
Üçüncü Nükleer Güç Enerji Santrali için çalışmalar devam etmektedir. Nükleer güç santrallerini, sadece elektrik üretim tesisleri olarak değerlendirmemek gerekir. Yaklaşık 550 bin parçadan oluşan nükleer santral projesi, diğer sektörlere de sağlayacağı dinamizmle ve istihdam imkânıyla birlikte ülkemiz sanayisine önemli derecede katma değer sunacaktır.
Ağustos 2019 itibariyle, 31 ülkede 450 nükleer reaktör faal halde iken, 19 ülkede 52 adet nükleer reaktörü de inşa halindedir. Nükleer Güç Santrallerinde üretilen elektrik dünya elektrik arzının %10’una denk gelmektedir. Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık %72’sini, Ukrayna %53’ünü, İsveç %40’ını, Belçika %39’unu, Avrupa Birliği %28’ini, Güney Kore %24’ünü ve ABD %19’unu nükleer enerjiden karşılamaktadır.
Gördüğümüz gibi gelişmiş ülkelerde elektrik üretiminin büyük bir kısmını nükleer enerji oluşturuyor. Türkiye elektrik üretimi 2019 yılı Eylül ayı sonu itibariyle kurulu gücünün kaynaklara göre dağılımı; %31,4’ü hidrolik enerji, %28,6’sı doğal gaz, %22,4’ü kömür, %8,1’i rüzgâr, %6,2’si güneş, %1,6’sı jeotermal ve %1,7’si ise diğer kaynaklar şeklindedir. Tüm bu verilerden şu sonuç çıkıyor:
Türkiye’nin enerji serüveni kesinlikle nükleer enerjiye yönelmelidir.