Cuma, Kasım 15, 2024
More

    Titan’ın yüzeyindeki sıradışı göller antik patlamaların izleri olabilir

    Titan’ın yüzeyindeki sıradışı yapıya sahip gölleri inceleyen gökbilimciler, Satürn’ün en büyük uydusunun tahmin edilenden çok daha “vahşi” bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyor.

    Sıvı metan dolu göl ve nehirlerine ait yeni bir araştırma, buzul uydunun yüzeyini noktalar halinde kaplayan oluşumların ısınan nitrojen patlamaları sonucunda oluşmuş olabileceğini öne sürdü.

    Öne sürülen düşünce, sona erdiği Eylül 2018’e kadar 13 sene boyunca Satürn sistemini gözlemleyen Cassini uzay aracının topladığı verilerle çözülemeyen bir gizemi açıklığa kavuşturabilir.

    Cassini verileri, Titan’un kuzey kutbuna yakın bölgede deniz seviyesinden onlarca metre yükseklikte yer alan bir seri küçük göl ortaya çıkarmıştı. Bulgular bilim insanlarının aklını karıştırdı çünkü Titan’daki diğer göllerin oluşmasını sağlayan erozyon süreci yamaçlarda yer alan bu yapılar ile bağlantılı değildi.

    Yapılan araştırma, yüksek duvarlara sahip gölleri temsil eden açıklıkların nitrojen patlamaları ile oluştuğunu savunuyor. Cassini ekibinden Linda Spilker, “Söz konusu küçük göllerin etrafındaki duvarlar bugüne dek fazlasıyla kafa karıştırıcı bir bulguydu. Nitrojen patlamaları ise tamamen farklı bir açıklama olarak beliriyor” ifadesini kullandı.

    Nature Geoscience dergisinde yayımlanan araştırmadaki detaylara göre, Titan’ın buz tutmuş yüzeyi (-180 derece) milyonlarca önce çok daha soğuktu. Aşırı soğuklar, metanın sıvı halde kalmasını sağlıyordu.

    Cassini ekibinden Jonathan Lunine, “dik kenarlara ve yüksek duvarlara sahip krater kenarlarının bir zamanlar Titan’ın yüzeyinde ve yerkabuğunda sıvı metan olduğuna işaret ettiğini” belirtti.

    Illustration showing the raised rims of Titan's lakes. (NASA/JPL-Caltech)
    Patlama sonucu oluştuğu düşünülen göllerin etrafını saran duvarlara ait illüstrasyon. [ NASA/JPL-Caltech]

    Titan’ın buz çağından sonra patlamalar başladı

    Titan’ın göllerinin büyük kısmının, sıvı metanın buzul dip kayaları çözerek zamanla rezervuarlar oluşturmasıyla meydana geldiği düşünülüyor. Bu süreç, Dünya’da suyun kireçtaşını çözerek nehirler oluşturmasına benziyor.

    Öte yandan, Titan’ın kuzey kutup bölgesindeki göllerin etrafını saran kilometrelerece genişliğindeki krater duvarları, erozyonla oluşan doğal sürecin dışına çıkıyor. En son araştırmada yer alan Guiseppe Mitri, “krater duvarlarının patlama kraterlerine işaret ettiğini, patlama sonucu saçılan materyallerin kilometrelerce uzanan duvarları oluşturmuş olabileceğini” ifade etti.

    Titan’ın antik zamanlarında bir sıcaklığın düşüp arttığı birçok süreçten geçtiği biliniyor. Bu süreçte, yüzeydeki ısıyı hapseden metan gazının atmosferdeki oranı gün ışınları ile azaldı, ardından metan oranı tekrar arttı. Metanın tekrar nasıl oluştuğu ise Titan’ın halen kendine sakladığı ayrı bir gizem.

    Titan’ın “buz çağı” boyunca, atmosferinin büyük kısmının metan gazından oluştuğu düşünülüyor. Yüzeye sıvı yağmur olarak düşen metan, uydunun buzul yerkabuğundaki döngüden geçerek yüzey altındaki göllerde birikti. Bu döngü, gezenimizdeki su döngüsüne çok benziyor.

    Yeni araştırma ise metan yoğunluğu arttıkça (bugün Titan atmosferinin %5’ini oluşturuyor) yüzey altındaki sıvı nitrojen kütlelerinin ısınarak son derece patlayıcı hale geldiğini öne sürüyor. Hipoteze göre ısınan nitrojen gazı hızla yayıldı ve infilak etti, sonucunda Titan’ın yüzeyindeki kraterler oluştu.

    Cassini’nin Titan üzerinde gerçekleştirdiği uçuşlardan elde edilen veriler ışığında, Mitri ve ekibi patlama sonucu oluştuğu düşünülen kraterleri tespit etti. Kraterler, Dünya’da su ve lavların etkileşimi ile yaşanan patlamaların oluşturduğu kraterlere benziyordu.

    Ardından yapılan hesaplamalar ile ısınan sıvı nitrojenin Titan yüzeyinde bugün gördüğümüz büyüklükte göller oluşturabileceği anlaşıldı.

    What hydrocarbon ice forming on a hydrocarbon sea might look like on Titan. (NASA/JPL-Caltech/USGS)
    Titan’da bulunması muhtemel hidrokarbon bir gölün tasviri. [ NASA/JPL-Caltech/USGS]

    Titan’da yaşam nerede saklanıyor?

    Dünya’nın dışında yüzeyinde sabit sıvı bulundurduğu bilinen tek gök cismi Titan. Ancak bu sıvı su değil, sıvı etan ve metan.

    Titan aynı zamanda metan ve nitrojen arasındaki etkileşimlerden ortaya çıkan karbon zengini organik bileşenlere yüksek oranda sahip. Gazların etkileşimi ve organik bileşenlerin mevcut olması, Titan’da mikrobiyolojik veya basit seviyede yaşam olma ihtimalini oldukça artırıyor.

    Güneş Sistemi’nde Dünya dışında yaşamın keşfedilebileceği ilk gök cisimleri arasında yer alan Titan’da karşımıa ne çıkacağı ise belirsiz. Sıvı etan ve metan dolu göller gezegenimizde var olandan çok farklı yaşam biçimleri doğurmuş olabilir.

    Cassini’nin keşfettiği ve Titan’ın 100 km derinliğinde yer alan sıvı okyanusta da yaşam olabilir (kapkaranlık bir su dünyası düşünün). Satürn’ün çevresinde 13 yıl içinde 294 tur atan Cassini, Titan ve Enceladus’ta sıvı olduğu tespit eden kaşifti.

    NASA’nın Dünya dışı yaşam arayış planlarını revize eden keşifler, Titan’a gerçekleştirilecek yeni görevler belirledi. Kısa süre kabul edilen görev, 2026’da ateşlenecek Dragonfly. Drone keşif aracı, Titan’a 2034’te ulaşacak ve atmosfer ve göllerinde yaşam izi arayacak.

    Bu esnada, gökbilimciler Cassini verilerini didiklemeye devam ediyor. Spilker, tamamının işlenmesi on yıllar sürecek veriler ışığında, “Satürn sistemini çok daha iyi anlayacağız” diyor.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler