Satürn, Güneş Sistemi’nin altıncı gezegeni ve astronomlardan tarafından gözlemlenmesi en kolay gök cisimlerinden biridir. Satürn’ün oluşumunun milyarlarca yıla dayandığı bilim insanları tarafından kabul edilmiştir. Geniş ve muhteşem halka sistemi yüzyıllardır gökbilimciler tarafından yoğun ilgi görmüştür. Satürn’ün hayat hikayesinin başlangıç noktası ise Galileo Galili’nin 1610 yılında Satürn’ün etrafındaki şişkinliği fark etmesidir.
Satürn halkalarının sırrı nedir?
Halkalarının bulunuşu 1610 yılına dayanır. O dönemlerde Galileo’nun yapmış olduğu gözlemlerde fark ediyor ki; Satürn’ün etrafında büyük bir şişkinlik var. İlk gözlemlerine göre bu şişkinliğin sebebi birbirine çok yakın ve aynı yörüngede dönen 2 uydu sanıyor ve tahminlerine göre bazı çizim denemeleri yapıyor.
Galileo’nun gözlemlerinin üzerinden 45 yıl geçtikten sonra, gökbilimci Christiaan Huygens tarafından geliştirilen teleskop ile aslında onların iç içe geçmiş halkalar olduğu keşfediliyor. Huygens, halkalarda bulunan maddenin taş ya da buz gibi katı materyaller olabileceğini söylüyor. 1660 yılında ise halkaların birçok çeşitli küçük uydulardan meydana geldiği fikri önem kazanıyor ve 200 yıl boyunca halkaların hangi maddeden oluştuğu kesinleşmeden tartışılıyor.
Pioneer 11 isimli uzay aracının 1979 yılında ilk kez Satürn halkalarından geçiş yapmasıyla, yeni bir dönem başlıyor. Pioneer 11’in ardından 1980 yılında Voyager-1 ve Voyager-2 adlı uzay araçları Satürn’ün halkalarında yakından araştırma yapmıştır. Yapılan araştırmalarda keşfediliyor ki halkalar; sayıları milyarları bulan kum tanesi kadar küçük partiküller ve yaklaşık bir dağ boyutunda büyük kaya yığınlarından meydana gelmiştir.
Yığınlar genel olarak donmuş su buzundan meydana gelseler de, uzayda çokça görülen başı boş taş meteoritler de halkalar içinde bulunabilir. Halkalar birbirlerine eşit gibi gözükseler de, aslında birbirlerinden çok farklı özelliklere sahiplerdir.
Keşfedilen kaç tane Satürn halkası vardır?
1675 yılında İtalyan astronom Giovanni Cassini, halkaların parklaklıklarının farklı olduğunu, bu halkaları birbirinden ayıran karanlık ve dev bir halkanın olduğunu fark etmiştir. Bu halkaya ‘Cassini Ayrımı’ adını vermiştir. Cassini ayrımının dışındaki aydınlık halkaya, A halkası, gezegene daha yakın olan içteki aydınlık kısma ise B halkası adı verilmiştir. 1800’lü yılların ortasında ise B halkasından daha içte yer alan ve daha sönük olan bir halka keşfedilmiştir ve C halkası olarak adlandırılmıştır. C halkası, Crepe halkası olarak da bilinir. 1980 yılında ise Voyager ikizleri; en içte kalan, silik ve küçük kütleden oluşan D halkası keşfettiler.
Daha sonraki araştırmalarda F ve G Halkaları ortaya çıkarıldı. F halkası; A’nın hemen dış kısmında mikron boyutunda cisimlerden oluşan çok ince bir bölümdür. G halkası ise; F’den sonra gelen yine çok küçük kütleli yığınlardan oluşan bir bölümdür.
C halkasının oluşumu dinozorların dönemine uzanıyor
Halka buz, çoğu dalga boyundaki ışığa karşı opaktır, bilinmeyen miktarlarda yabancı kayalık malzemeyi gizler. Kesin oranın öğrenilmesi araştırmacılar için değerlidir, çünkü yabancı madde birikimi öngörülebilir bir şekilde gerçekleşmiş olmalıdır. Ayrıca, ortalama mikrometeoroid akının bilinmesi, araştırmacıların C halkası için yaklaşık yaşa ulaşmasına izin vermiştir.
Icarus dergisinde yayınlanan yeni araştırmalar, Satürn’ün iç halkalarından biri olan C halkasının , dinozorların Dünya’da yaşadıkları zamanlarda oluşmuş olabileceğini gösteriyor.
Cassini’nin Titan Radar Eşleştiricisi, dış tabakalar yerine tam halka kompozisyonunu ölçerek, elektron mikroskobunun mikrodalga ucundaki tam dalga boyuna ayarlanarak buzdan ayrılır.
Araştırmacılar, göreceli olarak düşük kütlesi sonucunda en kirli olan Saturn’ün C halkasından gelen bilgiyi inceleyerek buzlu olmayan malzemelerin daha büyük bir oranını elde etmeyi kolaylaştırdı. Cassini tarafından aylar geçtikten sonra çalışma ekibi, C halkasındaki bölgelerde yüzde 1-2 oranında kayalık silikat bulunduğunu keşfetti. Mikrometeoroid akı tahminleri ile birlikte bu oran, araştırmacıların C halkasını belirlemelerini sağladı. Halkanın, 15 ile 100 milyon yıl arasında, daha önce düşünülenden milyarlarca yıl daha genç olduğu anlaşıldı.
Cornell Üniversitesi’nden çalışma yazarı Zhimeng Zhang, Sci-News.com’a yaptığı açıklamada, “Mevcut senaryolardan hiçbirinde halkaların muhtemelen 3.8 milyardan daha genç olduğunu tahmin etmiyoruz” dedi. Zhang, “Bu, halka orijinli modellerin yeniden düşünülmesini teşvik ediyor” ifadesini kullandı.
Cassini uzay aracının Satürn halkalarının bugüne dek saklı kalan köşelerini keşfedeceği son görevi hakkında bilgi almak isterseniz, buraya tıklayın.