Artırılmış gerçeklik + mobil formülünün patlama yapan ürünü hakkında ne ne değildir bilmek isteyenler, yazıya bir göz atabilir.
Bruce Willis’in başrolünde yer aldığı Surrogates filmini izlediğimde verilmek istenen mesajı iyi anlasamda gerçeklik payını abartılı bulmuştum. Ancak Pokemon Go ile birkaç gün içinde yaşanan çılgınlığa tanık olunca VR ve hologram ile devamı gelecek ileri görsel teknolojilerin hayatı ne hale getireceğini tahmin etmekte güçlük çekiyorum.
Ne zaman nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde hayatımıza giren Pokemon Go, milyonlar tarafından çalışma masasında, tuvalette hatta otomobil kullanırken oynanan bir artırılmış gerçeklik oyunu olarak hayatımıza girdi. Hatta ABD’de genç bir kızın Pokemon ararken bir ceset bulması, yine ABD’de birkaç kişinin Pokemon avlamaya çalışanları soymaya kalkması dahil sayısız Pokemon Go haberi okuduk.
Oyunun iOS ve Android’de eşzamanlı olarak piyasaya sürülmesiyle tanık olduklarımız sadece bir başlangıç. Yakın gelecekte Pokemon Go Plus ile alıcı olarak vazife görecek akıllı bilekliklerin de piyasaya sürülmesiyle, sayısız insan halüsinasyon görürmüş gibi sağda solda pokemon aramaya çıkacak.
Pokemon’un yükselişi
Nintendo’nun marka adına sahip olduğu Pokemon, 1990’lı yıllarda çizgi film dünyasını ele geçirmişti. On yıllar sonra, Wii U’nun neredeyse silinmesiyle hızla düşüşe geçen Nintendo, beklenmedik bir anda mobilin gücünü kullanarak Pokemon’u yeniden öne çıkardı. Artırılmış gerçeklik fitili ateşlenen oyun, mobil üstadı olan akıllı telefon kullanıcılarını bir günde kendine bağladı.
Oyunun çalışma prensibi ise oldukça basit: GPS bilgileriniz kullanılarak oyunda nerede olduğunuz tespit ediliyor ve bulunduğunuz ortamda bir Pokemon beliriyor. Amacınız ise onu yakalamak. Kameranız açılıyor ve gerçek dünyada ekranınızda belirecek pokemonu bulmaya çalışıyorsunuz. Ardından ekranın alt ortasındaki topunuzla pokemonu vurup yakalıyorsunuz. Bu sayede puan kazanıyorsunuz.
İnsanları gerçek dünyada gezinerek Pokemon avlamaya teşvik eden oyunun içeriği aklınızı baştan alacak bir şey sunmuyor. İnanılmaz başarısı ise mobilin pratikliğinde yatıyor. Bedava olan oyunun oynanabilirliği de son derece kolay olduğu için hemen kendinizi kaptırıyorsunuz. Gerçek dünya ile birleşimi, sürükleyiciliğini sağlayan en büyük etken.
Mobil ve artırılmış gerçekliğin arka planındaki güç ise ‘Pokemonia.’ Yani 1990’lı yıllarda Pokemon çizgi filmi, oyuncakları ve el konsollarında sunulan oyunlarının yarattığı akım. 2000 yılına kadar devam eden Pokémon Red and Blue, Pokemon Yellow ve Pokemon Gold and Silver oyunları, oyunun bir neslin aklına kazınmasını sağlayan en büyük faktördü.
Nintendo’nun piyasa değerini bir anda 7,5 milyar dolar artıran Pokemon Go, orijinal Pokemon Red and Blue ve Pokemon Sun and Moon gibi tüm karakterlerin yakalanmasını şart koşuyor. Pokemon oyunlarındaki karakter sayısı 720’yi geride bıraksa da, Pokemon Go orijinal 151 karakteri içeriyor.
Kısaca, oyuncuların konum ve zaman bilgilerini kullanarak bulundukları ortama Pokemon saçmak, ‘Pokemonia’ akımının yeni çılgınlığı olarak hayatımızın bir parçası olmuş durumda.
Yetişkinlerin yeni bağımlılığı
Pokemon Go’nun yukarıda anlatılanların dışında çılgınlığa dönüşmesini sağlayan kendine has özellikleri de mevcut.
Bunlardan ilki oyunun geçmişteki versiyonlarına kıyasla farklı olan oynanma şekli. El konsolundaki tuşlardan bağımsız olarak, akıllı telefonunuzun ekranına bakarak ilerliyor ve dokunmatik ekran aracılığıyla belli hareketleri gerçekleştiriyorsunuz. Kısaca el konsolunun kısıtlı alan ve komutlarından bağımsızsınız.
Günümüzün yetişkinleri olan Pokemonia sevdalılarını çeken bu özellik, oyunun giderek zenginleşen içerikleriyle oyuncuları daha da fazla kendisine bağlıyor. Bunlardan ilk karşınıza çıkanlar, değeri daha düşük olan Pokemonları satabilmeniz. Karşılığında aldığınız şeker ile elinizdekileri geliştirebiliyorsunuz. Pokemon avladığınızda elinize geçen sıvı da aynı vazifeye hizmet ediyor.
Oyunu kitlelere ulaştıran ve çok daha zaman ve efor sarf etmenizi sağlayan içerikler de mevcut. Bir tanesi, PokeStops. Burası, kullanıcıların belirlediği çok işlek bir nokta, örneğin Beşiktaş Meydan. Belirlenen bu tür mekanlara giderek Poke Ball toplayabiliyorsunuz. Ayrıca, çevredeki Pokemon’ların dikkatini çekecek diğer eşyalar da alabiliyorsunuz.
Bir diğer içerik, gym mekanları. Yine bilindik mekanla olarak belirlenen bu ortamlarda gym liderleri ve diğer eğitmenler ile Pokemon savaşlarına giriyorsunuz. Bu aşamada başarılı olmanız, sahip olduğunuz Pokemon’un savaş gücüne bağlı. Kısaca bu aşamaya gelene kadar elinizdeki iyice geliştirmeniz önemli.
Bolca spor yapmak isteyenlere özel
Nintendo, Ocak 2014’te yeni bir strateji belirleyerek sağlık uygulamalarına odaklanacağını açıklamıştı. Birçokları gibi yeni uygulamaların Wii U’da sunulanların farklı versiyonları olacağını düşünmüştüm. Ancak Nintendo Pokemon Go ile yaratıcılığın uç noktasını gözler önüne serdi.
Pokemon Go’nun sağlıkla olan ilişkisi, bağımlılarını gerekirse kilometrelerce yol yürütmesi. Hedefiniz her zaman çok yakınınızda olmayabiliyor ve önemli bir eşya kazanmak için belli bir yere gitmeniz gerekebiliyor. İşte bu durumda arabanız yoksa veya toplu taşıma kullanmak istemiyorsanız, yürüyecek ya da koşacaksınız. Zaten kendini bu opsiyonları düşünecek kadar oyuna kaptırmış olanlar, muhtemelen birkaç haftada bir iki kilo verecektir.
Saplantı haline getirmeyin
Pokemon Go geçmişte oynadığımız birçok mobil oyuna göre çok farklı. Öte yandan çok oyunculu çevrimiçili oyunlardan tutun mobilin birçok özelliğini harmanlıyor. Bu aşamada belli sıkıntılar da çıkabiliyor.
Ayrıca Pokemon takası ve savaşlarında insanlar oyuncular arasında gerginlikle yaşandığı bile söyleniyor. Zamanında Farmville gibi sabahın dördüne alarm kurmaya kadar giden saplantı ölçeğini daha da yukarıya çeken Pokemon Go’ya alışmadan önce biraz düşünmekte fayda var.
Saçmalık derecesinde oyuna bağlanmak, özellikle trafikte kaza riskini artırırken, insanların meşgul olmaları gereken işlerden kopmalarına neden olabiliyor. Sonu nereye varacak derseniz, çılgınlık giyilebilir teknolojinin katkısıyla güçlenerek devam edecek. Sonuçlarını ve video oyun dünyasına getireceği değişimleri hep beraber göreceğiz.