Pazar, Aralık 22, 2024
More

    Plüton’un buzul dağları gün yüzüne çıktı

    NASA, New Horizons uzay aracının elde ettiği yeni fotoğrafları sunmaya başladı. Tombaugh Regio adı verilen ‘kalpteki’ 3,500 metreye uzanan dağlar gün yüzüne çıktı.

    New Horizons’ın tarihi geçişi esnasında Plüton sisteminden elde edilen ilk veriler kamuoyuna sunuldu. Alan Stern’in başında olduğu New Horizons ekibi, Plüton’un yüzeyindeki yapıları yakın çekim gösteren ilk fotoğrafın yanı sıra, uydular Charon ve Hydra’ya ait fotoğraf ve veriler sundu.

    Stern, New Horizons’ın tarihi karşılaşma öncesinde 776 bin kilometreden görüntülediği Plüton fotoğrafında beliren kalbe benzeyen bölgenin, 1930’da gezegeni keşfeden Clyde Tombaugh’un anısına ‘Tombaugh Regio’ adı verildiğini söyledi. Bölgeden edilen ilk yakın çekim fotoğraf ise Plüton’un sandığımızdan daha ilginç bir gezegen olduğunu gözler önüne serdi.

    New Horizons Jeoloji, Jeofizik ve Görüntüleme Ekibi’nin (GGI) başında yer alan Jeff Moore, ‘Plüton’un Güneş Sistemi’nde bir ilki temsil ettiğini’ belirtti. Plüton, buzul bir gezegen özelliklerini diğer bir gök cismi olmadan sergileyen ilk gezegen. Burada demek istenilen şu: Sırasıyla Satürn ve Jüpiter’in buzul uyduları olan Titan ve Europa’nın, sahip oldukları jeolojik özellikleri gaz devlerinin çekim gücüyle elde ettikleri düşünülüyor. Güçlü çekim kuvveti, benzer uyduların yüzey altındaki jeolojik faaliyetlerini etkileyen faktör olarak kabul ediliyor. Ancak Plüton, tek başına benzer özellikleri saklıyor.

    tombaugh_djx02
    [NASA]

    ‘Sanki yeni oluşmuş gibi’

    Tombaugh Regio’da göze çarpan en önemli bulgular, boyları 3,500 metreye kadar ulaşan buzul dağların henüz 100 milyon yıllık bir görünüm sergilemeleri.

    Tek bir çarpışma kraterine ait iz taşımayan Tombaugh Regio, güçlü jeolojik faaliyetlerin yenilediği bir bölge olabilir. Moore, “Güneş Sistemi’ndeki en genç yüzeylerden birine bakıyoruz… Plüton’un sergilediği özellikler buzul gök cisimleri hakkında kabul ettiklerimizi değiştirmemizi sağlayabilir” dedi.

    Buzul dağların, muhtemelen Plüton’un ‘su buzu’ içeren ana kayasından oluştuğu düşünülüyor. Plüton’un yüzeyini ağırlıklı olarak nitrojen buz ve metan kaplıyor olsa da, bu materyaller dağları oluşturmak adına yeterince sert değil. GGI ekibinden Bill McKinnon, dağların büyük olasılıkla su buzundan oluştuğunu belirtti. Yüzeyindeki sıcaklık -233 dereceye inen Plüton, su buzunu bu sıcaklıkta kaya kadar sert hale getiriyor.

    New Horizons, Tombaugh Regio’ya ait yakın çekim görüntüyü tarihi karşılaşmadan 1,5 saat önce, 760 bin kilometre mesafeden elde etti.

    [NASA]
    [NASA]

    Charon’da dev kanyon bulundu

    New Horizons ekibinin sunduğu ikinci detaylı fotoğraf, Plüton sisteminin en büyük uydusu Charon’a aitti. Uzay aracının LORRI donanımıyla 13 Temmuz’da 466 bin kilometreden görüntülenen Charon, Güneş Sistemi’ndeki en aktif gök cisimlerinden biri olabilir.

    Charon’un kutup noktasında çok köşeli ve kızılımsı bir alan yer alıyor. Bu bölgenin, meteor çarpışma krateri olduğu düşünülüyor. Uydunun dikkat çeken bir diğer kısmı, güneybatısından kuzeydoğusuna uzanan 1,000 kilometrelik bozuk yapı, Charon’un içinde jeolojik hareketlilik olduğunu gösteren bulgulardan biri.

    [NASA]
    [NASA]
    Uyduyu bir uçtan diğerine kat eden bu yapının altında, düz bir alan yer alıyor. Az sayıda krater yer alan ve gölgeler sayesinde topografik özellikleri daha net görülen bölge, genç jeolojik faaliyete işaret ediyor.

    Charon yüzeyinde en dikkat çekici yapı, fotoğrafın sağ üstünde yer alan yarım halka. New Horizons ekibi, bu bölgenin 7-9 kilometre derinliğinde bir kanyon olduğunu belirtti. Kanyon, muhtemelen henüz kaynağı bilinmeyen iç hareketlilikten meydana gelen bir oluşum.

    Charon'un 12 Temmuz'da 2,5 milyon kilometre mesafeden çekilen fotoğrafı. [NASA]
    Charon’un 12 Temmuz’da 2,5 milyon kilometre mesafeden çekilen fotoğrafı. [NASA]

    Hydra gölgelerden belirdi

    Plüton sistemine ait bir diğer fotoğrafta küçük uydu Hydra’ya ait. Belirsiz şekli henüz ortaya çıkarılamayan Hydra’nın LORRI tarafından elde edilen görüntüsünde en azından boyutu hakkında bilgi edinildi. Piksel başına 3 kilometre çözünürlüğündeki fotoğrafta, Hydra’nın boyutları 43×33 kilometre olarak belirdi.

    LORRI ekibinin başında yer alan Hal Weaver, Hydra’nın parlak bölgesinde yaklaşık 10 kilometre genişliğinde dairesel bir yapı bulunduğunu belirtti. Hydra’nın güneş ışını yansıtma derecesi ise ‘Plüton ve Charon’un ortası’ olarak ifade edildi.

    Weaver, 645,000 km’den elde edilen fotoğrafın ardından Hydra’nın daha yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını elde edeceklerini söyledi.

    [NASA]
    [NASA]

    ‘Analizler yıllar alacak’

    Alan Stern, New Horizons’ın tarihi karşılaşmanın ardından Plüto’dan 1,6 milyon kilometre uzaklaştığını ve sorunsuz bir şekilde veri iletmeye devam ettiğini belirtti. Stern, ‘son derece etkileyici ve aktif bir sistem’ olarak tanımladığı Plüto ve uyduları hakkında elde edilen ilk verilerin, yıllar sürecek çalışmalarla netleşeceğini söyledi.

    Henüz kesin bilgi sunmaktan çok uzak olan verilerden biri, Plüton’un atmosferindeki metan dağılımı ve oranı. Spektral ölçümlerle elde edilen ilk veriler gezegenin kutup ve ekvator bölgelerinde farklı yoğunluklarda metan olduğunu gösterdi ancak miktarı ve dağılımı henüz belli olmaktan çok uzak.

    Çekim gücü düşük olduğu için atmosferini kaybetmeye devam eden Plüton, buna rağmen jeolojik canlılığı sayesinde gaz oluşumuna devam ediyor.

    pluto_methane
    RALPH donanımı ile yapılan spektral ölçümler şu an sadece üç renge indirgenmiş olarak inceleniyor. [NASA]
    Metan, dış gezegenlerin atmosferlerinde yaşam bulgusu için aranan ilk maddelerden biri. Organik canlıların ürettiği metan, aynı zamanda jeolojik faaliyetlerle de ortaya çıkabiliyor. Plüton açısından bakıldığında, en uçtaki küçük dostumuz sandığımızdan çok daha aktif bir gezegen olarak beliriyor.

    Alan Stern, henüz ortaya çıkarılmayan bilgiler arasında, Plüton’un yüzeyi ve atmosferinde baskın olan nitrojenin kaynağının da yattığını söyledi. Nitrojenin su kaynakları veya yanardağlardan püskürdüğünü tahmin eden Stern, henüz bir tane keşfetmediklerini ancak elde edilecek yeni bilgilerle bir gayzer veya yanardağ bulabileceklerini söyledi.

    Bekleyelim ve görelim…

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler