Derin deniz fosilleri üzerinde yapılan çalışmalar, okyanus akıntılarındaki değişimlerin Atlantik Okyanus ekosistemleri üzerinde 10 bin yıldır görülmeyen değişimler tetiklediğini gösterdi.
İklim değişikliğinin etkilerini araştıran ATLAS projesi tarafından gerçekleştirilen ve California Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmada, yaşanan değişimlerin okyanus canlıları üzerindeki etkileri incelendi. Geophysical Research Letters dergisinde yayınlanan araştırmanın ortaya koyduğu ilk sonuçlardan biri, balıkların soğuk sulara göç etmeye başlaması. İklim değişiklinin etkisi sonucu okyanus sularının ısınması balıkların daha soğuk, yaşanabilir sulara göç etmesine neden oluyor. Science dergisinde 2018’de yayınlanan araştırmaya göre, bu durum balıkçılık alanları değişmeye zorlanan ülkeler arasında politik gerginlikleri tetiklemiş durumda. Avrupa’nın sularında yaşanan 1 derecelik artış balık göçlerine neden olurken, 2100 yılı itibariyle en az 70 ülkenin karasularında bugünkünden farklı deniz canlıları yaşayacağı belirtildi.
Buz Devri’nin sonundan bu yanadır süregelen 12 bin yıllık “Holosen” sürecinde iklim sabit düzenini korumayı başardı. İklimdeki bu istikrarın, insan medeniyetinin hayatta kalmasını sağlayan en önemli faktörlerden biri olduğu düşünülüyor.
Holosen sürecinde okyanuslardaki ana akımları da bozulma göstermedi. Bu akımların sahip olduğu doğal döngüler, planktonlardan martılara ve balinalara kadar deniz canlılarının nerelerde bulunduğunu da belirliyor.
Okyanus ekosisteminde son yıllarda giderek endişe verici olmaya başlayan değişimler ise binlerce yıllık düzeni sarsmaya başladı. Mercanlar ölerek beyazlaşırken, okyanuslar atmosferden emdikleri yüksek miktarda CO2 nedeniyle daha asidik hale geliyor. Ringa balığı ve uskumru gibi balıklar, olumsuz etkilerden korunmak için kutuplara doğru göç ediyor.
Bilim insanları tarafından yapılan derin deniz analizleri, 10 bin yılın ardından beliren olumsuz değişimlerin endişe verici seviyenin üzerinde olduğunu gösteriyor.
Geçmiş bizlere ne anlatıyor?
Okyanuslardaki değişimi anlayabilmek için hem binlerce yıl ötesine uzanan kalıntılar içeren, hem de sanayi devriminin izlerini saklayan bölgeler tespit edildi. Derin deniz akıntılarının aranan ipuçlarını en yoğun biriktirdiği bölge, İzlanda’nın güneyindeki deniz yatağı olarak belirlendi. Bu bölgede deniz akımları tortuların büyük miktarlarda yığılmasını sağlıyor.
Araştırmada, deniz yatağının yüzeyine uzun plastik tüpler sarkıtıldı ve yüzey boyunca sürüklenerek numune ile dolmaları sağlandı. Tüpler çıkarılıp deniz tabanındaki kum temizlendiğinde istenen en eski fosiller elde edildi.
Okyanusların geçmişini anlamak için kullanılan ana yöntemlerden bir tanesi, tortularda bulunan küçük fosil planktonlarının farklı türlerini tespit etmek. Farklı tür sayısının fazla olması, yaşam şartlarının çeşitliliğine işaret ediyor.
Bilim insanları incelemelerinde foraminifera adı verilen, kalsiyum karbonat kabuğu bulunan planktonu inceledi. Küçük resim fırçası kullanılarak ayıklanabildiği (bu sayede kırılmayan) ve mikroskop altında kolayca ayıklanabildiği için bu türler tercih ediliyor. Yakın geçmişte yapılan bir araştırma, moden foraminifera dağılımlarının sanayi döneminden farklı olduğunu ortaya koydu. Sebep, iklim değişikliğinin ta kendisi. 2018’de yapılan bir araştırma, ısı ve tuzluluk oranı ile tetiklenen küresel derin deniz akıntısı “taşıma kemerinin” son 1,500 yılın en zayıf seviyesine indiğini göstermişti.
En son analizler ise Kuzey Atlantik akımının son 10 bin yıldaki düzeninden kopmaya başladığını gösterdi. Kısaca, tüm neredeyse tüm Holoseni kaplayan bir düzenin sonuna geliniyor. İzlanda’nın güneyindeki sularda soğuk suya adapte olan planktonlar azalırken sıcak su türlerinin artmaya başlaması, besin eğeri zengin sulardaki olumsuz değişimi gösteriyor. Yaşanan değişim, göçü avlanma sınırlarını etkileyen ringa balığı gibi türlerin de kuzey enlemlerine kaçmasına neden oluyor.
Ek bulgular, Atlantik’ten gelen sıcak su akımının Arktik’e ulaştığını ve buzul erimesine neden olduğunu gösteriyor. Atlantik taşıyıcı sirkülasyonunun yavaşlaması batıdaki sularda ısınmanın çok hızlı olmadığını gösterse de, ABD ve Kanada’ya yakın bölgelerde sıcak körfez akımının kuzeye doğru yöneldiği tespit edildi. Bu durum, yakın gelecekte bölgedeki balıkçılık üzerinde ciddi sonuçlar doğurabilir.
Söz konusu sirkülasyon sistemlerini etkileyecek bir diğer faktör Kuzey Atlantik sularının daha tuzsuz hale gelmesi. İklim değişikliği yaşanan yağışlar, artan buzul erimesi ve Arktik’ten yaşanan akıntılar ile bu senaryoyu da tetikleyebilir. 18’inci yüzyılın başlarında yaşanan Küçük Buz Çağı’nı takip eden erime o dönemde okyanuslara yüksek miktarda tatlı su katmış olabilir. Günümüzde yaşanan değişimler ise bu tür bir değişimi geri dönüşü olmayan bir noktaya taşıyabilir.
Araştırmacılar, elde edilen bulgulara rağmen okyanus akımlarındaki değişimi tetikleyen nihai etken veya etkenleri bilmiyor. Kesin olan bilgi, okyanusların iklim değişikliğine sanılandan daha az dirençli olduğu.