1,000 yıldan uzun süre toprakta kaldıktan sonra ortaya çıkarılan Orta Çağ’dan kalma iskelet, İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş süresince farklı ideolojilerin propaganda silahı oldu.
İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş, tarihin en ağır propaganda dönemlerini temsil ediyordu. 20’nci yüzyılın başlarında bulunan antik bir iskelet İkinci Dünya Savaşı’ndan Soğuk Savaş yıllarına kadar sırasıyla Nazilerin, Sovyetlerin ve Çeklerin propaganda konusu oldu. İskeletin kimliği ise halen süregelen bir tartışma olarak kaldı.
Antiquity dergisinde yayınlanan araştırma, 1928 yılında Prag Kalesi’nin avlusundan çıkarılan iskeletin kimliği hakkında yeni bulgular sunuyor. Mezarında hançer gibi silahlar ve metal eşyalar bulunan iskelet, gençliğinde hem Avusturya-Macaristan hem de Rusya için savaşan Ukraynalı Ivan Borkovky tarafından bulundu. 1920’de Çekoslayavakya’ya gelen Borkovsky’nin, Çek vatandaşlığını ilgilendiren hususlar nedeniyle yaptığı keşfi yıllarca saklı tuttuğu düşünülüyor (Antik iskelete ve kazılara ait fotoğraflar için tıklayın).
1939’da Naziler Çekoslovakya’yı işgal ettiğinde, gizemli kalıntılara ilgisi ile bilinen SS lideri Heinrich Himmler’in öncülüğünde tarihi kalıntıları incelemeye başladılar. Prag Kalesi’nde bulunan iskelet Nazi propagandası için çok önemli bir yer tutuyordu çünkü bir Alman savaşçıya veya Nordik Viking’e ait olduğu öne sürüldü. Bu sayede, Nazilerin Çekoslovakya üzerinde hakimiyet hakkını destekleyen bir bulguydu. Naziler ellerine geçen malzemeyi kullanarak Prag Kalesi’nin aslında Slavlar tarafından değil ancak Aryan Alman toplulukları tarafından inşa edildiğini savundu.
Borkovsky, orta Avrupa’da bulunan Slav kökenli çömlek eserlerine ait bir kitap yazdığında Naziler bundan son derece rahatsız oldu. Toplama kampına gönderilmekle tehdit edilen Borkovsky, kitabının Naziler tarafından ciddi şekilde düzenlenmesine mani olamadı ve kitap raflardaki yerini aldı.
Nazilerin İkinci Dünya Savaşı’nı 1945’te kaybetmesinin ardından Çekoslovakya üzerinde bu sefer Sovyet baskısı başladı. Borkovsky tekrar kendini belanın ortasında buldu. Sovyetler, antik iskelet kendi tarihi öngörülerini yansıtacak şekilde öne çıkarılmadığı takdirde Borkovsky’yi Gulag tutuklu kamplarına göndermekle tehdit etti. Bir zamanlar taşıdığı anti-komünist kimliği Borkovsky’nin elini kolunu bağlamıştı. Böylece, iskelet “Batı Slav Premyslid hanedanını” temsil eden bir figüre dönüştü. Birkaç yıl içinde, Orta Çağ’dan kalan kimliği belirsiz bir insan ilk önce Alman, ardından Slav oluvermişti.
“Gezgin bir savaşçı olabilir”
Araştırmada yer alan Bristol Üniversitesi’nden Profesör Nicholas Saunders, IFLS sayfasına yaptığı açıklamada, “Ölüler her zaman politik silah haline dönüştürülebilir, tıpkı bu iskelete olduğu gibi” ifadesini kullandı.
Saunders, Nazi ve Sovyet ideolojisinin çatışmasını şu şekilde özetliyor:
Günümüze gelindiğinde, bilim insanlarının aşırı propaganda mağduru iskeletin kimliği hakkında daha makul düşünceleri var. Kılıcı ile birlikte gömülmesinden dolayı, kendisinin M.Ö 800 ile 1,000 yılları arasında yaşamış bir savaşçı olduğunu anlıyoruz. Öte yandan, Prag Kalesi’nde bulunan yaklaşık 1,500 Orta Çağ mezarında bulunanların aksine farklı bir kılıca sahip. Ayrıca, iskelet birçoğu bölgeye ait olmayan birçok eşya ile çevrelenmişti.
Her ne kadar 20’nci yüzyıl ideaolojileri savaşçının Nordik veya Slav olduğunu öne sürse de, Orta Çağ’daki her iskelet için bu ihtimal hiç de yüksel değil. Araştırmada şu ifadeler kullanılıyor:
Borkovsky ve Prag Kalesi’nden çıkan hikayeye bakıldığında, geçmişe ait fikirlerin modern ideolojiler ile nasıl şekillenebildiğini görüyoruz.