Japonya Uzay Ajansı’nda (JAXA) görevli eski bir NASA mühendisi olan James O’Donoghue, Dünya’nın okyanuslardan arınması halinde neye benzeyeceğini gösteren güncel video hazırladı.
Dünya’nın %70’ini oluşturan okyanuslarda yaşanacak herhangi bir ciddi değişim insanlığın sonunu getirebilir. Deniz seviyesinin ciddi oranda yükselmesi, su sıcaklığının ve asit oranının artması veya okyanusların kuruması bu kaotik değişimlerden bazıları olabilir. Geçmişte NASA’da, bugün ise JAXA’da görev yapan James O’Donoghue, ilk kez 2008’de fizikçi Horace Mitchell tarafından hazırlanan bir videoyu yeni veriler ile güncelledi. Videoda, okyanusların kuruması halinde gezegenimizin neye benzeyeceği gözler önüne seriliyor.
O’Donoghue tarafından güncellenen video, bugüne kadar elde edilen sualtı haritalarına dayanarak hazırlandı. Öyle ki, su seviyesinin azalması ile ilk olarak ortaya kıta sahanlıkları beliriyor. Sadece 10 metrelik bir azalma, sualtının uzun yıllar önce gözlerden kaybolan halini ortaya çıkarıyor.
Kıta sahanlıkları antik zamanlarda insanların kıtalar arasında geçiş yapmalarını sağlayan doğal köprüleri içeriyor. On binlerce yıl önce insnalar Avrupa’dan Britanya’ya ve Sibirya’dan Alaska’ya bu köprüleri kullanarak geçebiliyordu. Ayrıca, Avusturalya ile etrafındaki çok sayıdaki irili-ufaklı adaya da bu şekilde dağıldılar.
Son buzul çağında okyanus sularının büyük kısmı Dünya’nın kutup bölgelerinde donmuş haldeydi. Antik insanlar bundan yararlanarak halen gün yüzündeki doğal köprüleri kullanabildiler. Buzul çağın sona ermesi ile herkes göç ettiği yerde ebediyen kalmış oldu.
On binlerce kilometre uzanan sualtı dağları
Animasyon, Dünya’nın saklı en uzun sıradağlarını da ortaya çıkarıyor. Okyanus ortasındaki yamaçlarda kalan sıradağların en uzunu 60 bin kilometreye ulaşıyor. Günümüzde bu sıradağların %90’ı sular altında.
Sular yaklaşık 6 bin metre alçaldığında, okyanusların büyük kısmı gözden kayboluyor. Öte yandan Dünya’nın en derin noktasını temsil eden Mariana Çukuru’na kadar suların çekilmesi için bir 5 bin metre daha inilmesi gerekiyor.
O’Donoghue’nin çalışması hakkında kullandığı bir ifade dikkat çekici: “Sadece okyanusların dibini görmekle kalmıyoruz, aynı zamanda antik insanların hikayesi de ortaya çıkıyor.”
Bir gün %90’ından fazlası keşfedilmemiş olan bu antik sırlara göz atma şansımız olacak mı peki?