NASA ve Google, yapay zeka kullanarak Kepler-90 adlı yıldızın yörüngesindeki sekizinci gezegeni keşfetti. Kepler-90, böylece Güneş Sistemi gibi sekiz gezegen barındırdığı bilinen ilk yıldız sistemi unvanını kazandı. Öncesinde, Kepler-90 ve TRAPPIST-1 yedi gezegen ile rekoru elinde bulunduruyordu.
Kepler-90i adı verilen sekizinci gezegenin yanı sıra, yapay zeka ile yapılan arşiv taraması bir başka yıldız sisteminde Kepler-80g adı verilen ikinci bir gezegen daha keşfetti.
Gökbillimcilerin bugüne dek keşfettiği rekor sahibi 7 dış gezegen
Keşif nasıl yapıldı?
Kepler Uzay Teleskobu Mart 2009’da faaliyete geçtikten sonra dört yıl boyunca aralıksız gökyüzünü taradı ve 150,000 yıldıza ait veri topladı. Teleskop 2014’e gelindiğinde teknik kapasitesinin azalması nedeniyle daha kısıtlı taramalar ile dış gezegenleri keşfettiği K2 görevine geçiş yaptı. Gelinen noktada Kepler sayesinde 2,500’den fazla dış gezegen keşfedilirken, halen değerlendirmeden geçmeyi bekleyen 2,000’den fazla gezegen adayı bulunuyor.
Dünya’dan yaklaşık 2,545 ışık yılı mesafede yer alan Kepler-90’ın barındırdığı yedi gezegen geçmişte ortaya çıkarılmıştı. Google AI biriminde çalışan Chritopher Shallue ve Texas Üniversitesi’nden Andrew Vanderburg, Kepler’in dev veri havuzunu daha etkin tarayabilmek için makine yöntemine dayayan bir yöntem geliştirdi. Yazılım, Kepler arşivindeki tespit edilememiş zayıf sinyalleri ortaya çıkarmak için hazırlandı.
Shallue, “Makine öğrenimi, insanların üstesinden gelemeyeceği miktarda çok veri ile ilgilenmek konusunda kesinlikle çok faydalı” ifadesini kullandı. Bilim insanları geliştirdikleri yazılım ile Kepler’in önceden taranmış 15,000 sinyalini tekrar gözden geçirdi. Doğrulanmış ve yanlış pozitif sinyallerin tekrar gözden geçirildiği deneme sonucunda yazılımın %96 başarı gösterdiği anlaşıldı. Bunun üzerine yazılım birçok gezegene sahip olduğu bilinen 670 diğer yıldızı taramak için kullanıldı.
Kuğu Takımyıldızı’nda 219 dış gezegen adayı keşfedildi
Kepler-90i ne özelliklere sahip?
Kepler-90i, yıldızının yörüngesindeki üçüncü gezegeni temsil ediyor. Dünya gibi kayalık olduğu düşünülse de, yaşam barındırma olanağı son derece düşük. Yıldızının yörüngesindeki bir turu sadece 14.4 günde tamamlayan Kepler-90i’nin yüzeyindeki sıcaklık yaklaşık 430 derece.
Kepler-90 sistemi görünümüyle Güneş Sistemi’nin farklı bir versiyonunu andırıyor. Buna rağmen gökbilimciler kayalık ve gaz devi gezegenlerin yapı ve özellikleriyle çok farklılaştığını düşünüyor. Sebebi, Güneş Sistemi’ne kıyasla Kepler-90 gezegenlerinin birbirlerine ve yıldızlarına çok yakın olması.
Yapay zekanın bir diğer avı: Kepler-80g
Makine öğrenimi yöntemi ile keşfedilen bir diğer gezegen, Dünya’dan 1.160 ışık yılı mesafede yer alan Kepler-80’in yörüngesinde gezinen Kepler-80g. Kepler-90 gibi, bu yıldız sistemi de oldukça ‘sıkı.’ Yani gezegenler birbirlerine çok yakın. Öyle ki, Kepler-80g’nin yıldızı etrafındaki bir turu sadece 2 hafta sürüyor.
Gökbilimciler Kepler-90i ve 80g’nin astronomide makine öğrenimi ile yapılacak keşiflerin şafağını temsil ettiğini düşünüyor. Shallue ve Vanderburg, geliştirdikleri yazılımı yakın gelecekte tüm Kepler arşivine uygulayacak.
Mars’tan küçük ilk dış gezegen: Kepler-138b
NASA Ames Araştırma Merkezi’nden Kepler proje üyesi Jessie Dotson, “Elde edilen sonuçların Kepler tarafından toplanan verilerin halen ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini ve makine öğrenimi algoritmaları ile birçok gezegenin keşfedilmeyi beklediğini” söyledi.
Araştırma hakkındaki makale The Astronomical Journal dergisinde yayımlanacak.