NASA, Jüpiter’in buzul uydularından Europa’da su buharı çıkışı olduğunu ilk kez doğruladı. Tespit, Europa’da yaşam barındıran bir okyanus bulunma ihtimalini güçlendirdi.
Hubble Uzay Teleskobu (HST) tarafından ilk kez 2013’te gözlemlenen su buharı izleri, ilk kez ölçümlere dayanan araştırmalar ile doğrulandı. NASA’da görevli gezegen bilimcisi Lucas Paganini, şu açıklamayı yaptı:
“Temel kimyasal elementler (karbon, oksijen, hidrojen, nitrojen, fosfor ve sülfür) ve enerji kaynakları yaşam için gerekli olan üç faktörden ikisi. Üçüncü faktör ise su ancak suyu Dünya’nın ötesinde bulmak kolay değil… Bilim insanları Europa’da direkt su gözlemi yapmamış olsalar da en iyi ikinci alternatif karşımıza çıktı: Buhar halinde su.”
Elde edilen bulgular, Europa’da yaşam için kaçınılmaz olan üç girdiden en önemlisinin bulunduğunu doğruladı. Kritik kimyasal elementlerin ise buzul uyduda bol miktarda bulunduğu tahmin ediliyor. Hatta, Europa’nın ilk oluştuğu dönemde karbon, hidrojen, nitrojen, fosfor, oksijen ve sülfür barındırdığı düşünülüyor.
Europa’nın, tıpkı bir diğer buzul uydu Enceladus gibi yüzeyi altında okyanus sakladığıne kesin gözüyle bakılıyor. Bilim insanları Haziran ayında Europa’nın ince buzul yüzeyinde sodyum klörür (sofra tuzu) tespit etmişti. Bulgu, ince yerkabuğunun altında saklanan okyanusun oldukça tuzlu olduğuna işaret etti.
Gezegen bilimciler, tuz ile okyanus tabanındaki kayaların arasındaki kimyasal etkileşimlerin yaşam için kritik önem taşıyan nitrojen bileşenleri ortaya çıkarabileceğini belirtmişti.
Ancak bir sorun var
Her ne kadar sıvı su, su buharı veya sıvı metan gibi yaşama olanak sağlayacak şartların izlerini taşıyor olsalar da, Europa, Titan veya Enceledus gibi uydularda hayatta kalmak şu an için düşünülemez bir durum.
Europa’ya düşen güneş ışınlarının şiddeti, Dünya’ya oranla 25 kat daha zayıf. Europa aynı zamanda Dünya-Ay ikilisinde olduğu gibi Jüpiter ile “gel-git kilidine” sahip. Bu sebepten bir yüzü daima Jüpiter’e dönük halde yörüngesinde ilerliyor.
Europa, Jüpiter’in etrafındaki oval yörüngesinde hareket ederken gaz devinen olan mesafesi değişiyor. Haliyle gaz devinin uyguladığı çekim gücü artarak azalıyor ve uydunun iki tarafı genleşerek daralıyor.
Söz konusu gel-gitler Europa’nın yeraltı okyanusunun donmasını engelleyen ana sebep olarak biliniyor. Gel-gitler Europa’nın yüzeyinde çatlaklar oluşturuyor ve okyanusun derinliklerindeki hidrotermal bacaların artmasını sağlıyor. Çok yüksek ısı üreten bacalardan saçılan sıcaklık molekülleri parçalıyor ve yeraltı okyanusunda kimyasal reaksiyonları tetikliyor.
Dünya’da hidrotermak bacalar okyanus sularının kayalık yerkabuğuna temas ettiği noktada oluşuyor. Volkanik olarak aktif kayalarla temas eden sular ardından yüzeye kadar erişiyor. Dünya’da derin sularda yaşayan mikropların hidrojeni şekere dönüştürdüğü biliniyor. Güneş ışığı gerektiren fotosentez yerine karanlıktaki kimyasal reaksiyonlar ile yaşanan şeker oluşum sürecine “kemosentez” adı veriliyor.
NASA’nın 2025’te ateşlemeyi planladığı Clipper, Güneş Sistemi’nde Dünya dışındaki bir gök cismini keşfedecek ilk drone görevi olacak. Clipper’ın su buharı analizleri ile Europa’nın buzul örtüsü altında yaşam olup olmadığı sorusu da cevap bulacak.