Keşfedilmesinden tam 80 yıl sonra ilk kez bir uzay aracı ile ziyaret edilen Plüton, cüce gezegen unvanıyla Güneş Sistemi’nin en yalnız gök cismi olarak kabul ediliyor. Aslına bakarsanız, bu durum Uranüs için geçerli. Plüton 1930 yılında keşfedilmişti, ‘eğik gezegen’ Uranüs ise ilk kez 1781’de teleskoplarda belirdi. Yüzyıllarca ziyaret edilmeyi bekleyen Uranüs’ün bugüne kadarki tek misafiri, 1986 yılında yanından geçip giden Voyager-2 oldu. Mavi dev, o yıldan bu yana soğuk ve karanlık yörüngesinde tek başına dolanıyor.
Uranüs, tıpkı komşusu Neptün gibi fazlasıyla ilgi çekici ve esrarengiz bir gezegen. Her ikisi, gaz devleri olan Satürn ve Jüpiter’e kıyasla ‘buz devi’ olarak tanımlanıyor. Her iki gezegenin kütlelerinin neredeyse yüzde 65’i su ve metan ile amonyak gibi diğer buz-su materyallerden oluşuyor.
Uranüs ve Neptün, dış gezegenler hakkında yapılan araştırmalara göre Evren’de en fazla bulunan gezegen türünü keşfediyor. Kısaca, iki buz devine yakından bakmak Güneş Sistemi’nin dışında neler olup bittiğini anlamamız adına çok faydalı olabilir. Mavi örtüsü altında neler sakladığını bilmediğimiz Uranüs, Güneş Sistemi’nin en soğuk gezegenlerinden biri. Yüzey sıcaklığı -224 derece civarında olan Uranüs’ün bir diğer öne çıkan özelliği, ekseninin Güneş düzlemine göre 98 derece eğik olması (Dünya’nın 23,5 derece). İki karanlık halka tarafından sınırları çizilen, 27 uydunun yörüngesinde konumlandığı, 25,500 kilometre çapındaki dev gezegen, bugüne dek fazlasıyla göz ardı edilmiş bir yer.
‘Büyük Karanlık Noktası’, halkaları ve 14 uydusuyla bir diğer esrarengiz dev olan Neptün de, Güneş Sistemi’nin geçmişine ait en fazla bilgiyi sunacak gök cisimlerinden biri. Antik zamanlarda yer değiştirdikleri inanılan Neptün ve Uranüs, sahip oldukları özelliklerle yıldız sistemimizin nasıl şekillendiği hakkında birçok sır taşıyor.
Yörünge görevleriyle zaman kaybetmek yerine neden bugüne dek Mars ve ötesine gitmedik tartışmasına girmeden, Uranüs keşfine yönelik planlarla devam edelim.
En az keşfettiğimiz gezegen sınıfı: Buz devleri
Uranüs’ün keşfedilmesine yönelik gelişmelerden biri, Arizona Üniversitesi’nden bir ekibin Mart ayında ABD’de düzenlenen 48’inci Ay ve Gezegen Bilimi Konferansı’nda astıkları poster oldu. Poster, OCEANUS adı verilen ve 2030 yılında ateşlenerek 2042’de Uranüs’e varması planlanan yörünge kaşifi hakkında bilgi veriyordu.
OCEANUS projesinin başında yer alan Ali M. Branson ve Catherine Elder, Uranüs’ün özellikle simetrik olmayan manyetik alanını incelemek gerektiğini düşünüyor. Neptün, Güneş Sistemi’nde bozuk bir manyetik alanı olan bir diğer gezegen. Gezegen Bilimi Enstitüsü’nden Amara Graps ise Uranüs’e düzenlenecek bir görevin sadece birçok bilinmeyeni cevaplamakla kalmayacağını, aynı zamanda gezegenin göz ardı edilmesine de son vereceğini belirtti.
Graps, 24 Ocak 1986’da Voyager-2 Uranüs’e ulaştığında Jet İtki Laboratuvarı’nda karşılaşmayı takip eden bilim insanlarından biriydi. Graps, “O taraihten bu yana Uranüs’e bir görev daha düzenlenmedi. Dahası, talihsiz Uranüs’ün özel karşılaşması bile göldege kaldı” diyor. Sebebi, sadece dört gün sonra uzay keşif tarihindeki en büyük trajedilerden biri olan Challenger uzay mekiği kazasının yaşanmasıydı.
NASA ne kadar kararlı olduğunu gösterdi
NASA, beklentileri cevaplandırmak istermiş gibi Neptün ve Uranüs’ün keşfine yönelik planlar içeren tam 529 sayfalık bir rapor yayımladı. NASA’nın amacı sadece iki gezegenin manyetik alanlarını incelemek değil, aynı zamanda yüzeyleri altında sakladıkları düşünülen okyanusları da ortaya çıkarmak.
Hazırlanan rapor buz devlerini keşfetmeye yönelik çok sayıda görev önerisi sunarken, Uranüs’e bir keşif aracı gönderilmesini öneriyor. En azından buz devlerinin bir tanesinin yörüngesinde yıllarca gezinmesi planlanan uzay aracı, Neptün ve Uranüs’ün atmosferi ile iç yapısı paha biçilmez veriler elde edebilir.
https://youtu.be/2sdiQHM9his
Rapor, ağır soygazların, izotop oranlarının ve materyallerin dağılımını tespit etmenin tek yolunun bir keşif aracı olduğunu belirtti. Aynı zamanda manyetik alan, hava değişimleri ile güneş fırtınalarının etkisini anlamak ve sistemdeki uyduları incelemek için de bir keşif uydusu gerektiği ifade edildi.
Buz devlerinin keşfi, NASA’nın Planetary Science Decadal Survey projesinin kapsamında yer alacak. Proje, NASA’nın önümüzdeki 10 yılda yürüteceği faaliyetleri içeriyor. Neptün ve Uranüs’ün keşfine yönelik bir diğer raporun 2018’de yayımlanması bekleniyor. Yeni raporda, muhtemelen Uranüs’e gidecek keşif aracının ateşlenme tarihi yer alabilir.