Sosyal ve dijital hayatlarımızın merkezine yerleşen mobil cihazlar, markaların tüketicilere erişmek için kullandığı ana kapı haline geliyor. Mobil cihaz adaptasyonunun ve mobil ticaretin önlenemez yükselişi, geleneksel alışveriş kültürünün yerini almaya hazırlanan sosyal alışverişin temellerini atıyor.
Alışveriş birçoğumuz için özel faaliyetlerden biri. Alacağımız ürünleri internetten veya kataloglardan inceliyor, mağazalarda deniyor ve sadece yakın çevremizin görüşünü alarak satın alıp almamaya karar veriyoruz. Bu süreçte akıllı telefonların sunduğu pratik çözümleri kullanarak ürün fotoğraflarını arkadaşlarımızla paylaşıp hızla görüşlerini alıyoruz. Mobil cihazların alışveriş kültüründe bugün mütevazi kalan bu duruşu, markaların giderek tüketicilere yakın olma arzusuyla fazlasıyla değişecek gibi görünüyor.
Mobil cihaz kullanımının sürekli artması, doğal olarak mobil ticaretin güçlenmesine ve sosyal ağlar ile şirketlerin gelirlerini artırması için büyük bir fırsat oluşmasını sağlıyor. Şirketlere ilk olarak reklam alanı sunarak mobil ticaretle yakınlaşmaya başlayan Facebook ile Twitter, bu adımlarına para transferi imkanı sunacaklarını açıklayarak devam etmişti. En son olarak, her iki sosyal ağın 2015’te ilk olarak ABD’de hayata geçmek üzere alışveriş tuşu sunacakları açıklandı.
Tek tuşla alışveriş
Sosyal alışveriş, mobil cihaz kullanıcılarını sosyal ağlar aracılığıyla doğrudan satın almaya hazır tüketicilere çevirecek. Akıllı telefonlar, sadece iletişim kurduğumuz, selfie çekip paylaştığımız, check-in yaptığımız cihazlar olmaktan çıkarak, dijital mağazalara dönüşecek. Bu değişimin en büyük özelliği, tek bir tıkla alışveriş yapabilmek olacak.
Tüketim kültürünü tehlikeli boyutlara taşıyabilecek olan sosyal alışveriş, sosyal ağ kullanıcılarının davranışlarını da belirgin şekilde değiştirecek. Alışverişi özeli olarak kabul edenler, artık almayı düşündükleri ürünleri sosyal ağlarda arkadaşlarıyla değerlendirecek, satın alımlarını paylaşacaklar. Kısaca, dinlediğimiz müziklerin, kahvaltı fotoğraflarının ve okuduğumuz haberlerin yanına artık satın aldığımız ürünler de eklenecek. Bir arkadaşınızın iki dakika önce satın aldığı ayakkabıyı görmek ne kadar önemli olacak bilinmez ama bu tür yenilikler mobil cihaz adaptasyonunun kaçınılmaz getirileri olarak belirecek.
Yıllardır deneniyordu
Facebook’un sıkıcı ve fazlasıyla karmaşık olduğunu birçoğumuz kabul ediyoruz. Global Web Index tarafından geçtiğimiz ay açıklanan rapor, 1.35 milyar kullanıcısı olan Facebook’un geride kalan altı ay içinde aktif kullanıcı sayısını sadece yüzde 2 artırabildiğini gösterdi. Gençlerin giderek daha az süre harcadığı Facebook, hızla gerisinde kaldığı Snapchat, Tumblr ve Pinterest gibi sosyal ağların yanında çabuk ihtiyarlamış gibi görünse de, mobil penetrasyon gücünü gelir elde etmek için çok iyi kullanıyor.
Gelir modelinin büyük kısmını mobil odaklayan Facebook, satın alınan fiziksel hediyelerin arkadaş listesindeki kişilere gönderilmesi projesiyle Ağustos 2012’de Karma adındaki genç firmayı satın aldı. Başarı göstermeyen proje, bir yıl sonra rafa kaldırıldı. Facebook’u sanal bir para birimi üzerinden e-ticaret platformuna dönüştürmeyi planlayan ‘Facebook Credits’ projesi de 2010 ve 2011’de denendikten sonra 2012’de iptal edildi.
Facebook gibi sosyal alışveriş projelerine erken başlayan Twitter, en son olarak Temmuz ayında Amazon ile geliştirdiği sosyal alışveriş projesini duyurdu. Kullanıcılar, #AmazonCart hashtag’iyle tweet atarak, belirttikleri ürünü Amazon.com üzerinden sipariş edebilecek. Deneme aşamasında olan proje, ne satın aldığını ifşa etmekten çekinmeyen kullanıcılar için pratik bir çözüm sunabilir.
Sosyal alışveriş interneti ele geçirmeye başladı
Her ne kadar teknoloji basınında Facebook ve Twitter öne çıksa da, internette birçok büyük sosyal alışveriş platformu hayata geçmiş durumda. Her biri farklı konsept ve alışveriş yöntemi sunan sosyal alışveriş sayfaları, uyumlu oldukları mobil işletim sistemlerinden işbirliği yaptıkları markalara kadar farklı stratejilerle tüketicileri mobil ticarete çekmeye çalışıyor.
Kısa sürede 300 bin mağaza ve 12 milyon ürüne erişen bir platform haline gelen Wanelo, kullanıcıların diğer kullanıcıları takip edebildikleri ve beğendikleri ürünlere göz atabildikleri bir sosyal ağ mantığına sahip. 11 milyon üyesi bulunan iOS tabanlı Wanelo, sipariş verilen ürünleri otomatik olarak takipçilerle paylaşıyor. Mobil uygulaması, Pinterest’e kıyasla alışveriş tuşu içeren Wanelo, bir tıkla alışveriş imkanı sağlıyor.
Wanelo’nun yanı sıra, dikkat çeken sayfalardan biri de WhereToGet. Alışveriş uygulamalarının ‘Shazam’ı olarak kabul edilen WhereToGet, algoritmalardan çok kitle kaynaklı çalışıyor. Kullanıcılar sokakta birisinin üzerindeki kıyafetin veya internette rastladıkları giysinin fotoğrafını paylaşarak, diğer kullanıcılardan aradığı markayı ve alışveriş yapabileceği mağazayı öğrenebiliyor. Kullanıcı aradığını bulduğu zaman, alışverişini tamamlayabileceği üçüncü parti bir siteye yönlendiriliyor.
İlk başarılı strateji Starbucks’tan
Sosyal alışveriş mantığını en iyi kullanan firma olarak beliren Starbucks, pratik satış yöntemi keşfetmenin yanı sıra müşterilerine faydalı bir kampanya sunmayı da başardı. ‘Tweet a Coffee’ adıyla 2013’ün sonunda hayata geçen kampanyada, birkaç ay içinde 180 bin dolarlık satış yapıldı.
Kullanıcılar, @tweetacoffee içerikli tweet gönderdikleri arkadaşlarına 5 dolarlık dijital hediye kartı armağan ettiler. Sempati toplayan yöntem, Starbucks’ın Twitter etkileşimini ve takipçisini artırırken, firmaya önemli bir Büyük Veri toplama şansı verdi. Kampanya süresince 54 bin müşterinin Twitter kimliğini kayıt eden ve kahve içme alışkanlıklarını öğrenen Starbucks, çok karlı bir analiz gerçekleştirmiş oldu.
Sosyal alışveriş istatistikleri güçleniyor
Wanelo ve WhereToGet’in öne çıktığı sosyal alışveriş platformlarını, Fancy, Fab, Polyvore, Luvocracy, OpenSky, Faveable, Ownza ve Etsy gibi uygulamalar destekliyor. Genişleyen sosyal alışveriş sektörü, küresel ekonominin en yeni ve dinamik kanallarından biri haline geliyor.
DigitasLBi firmasının Eylül ayı verilerine göre, ABD’liler arasında henüz yüzde 5 olan sosyal alışveriş oranı, gelecek yıl yüzde 20’ye fırlayabilir. Beklenti gerçekleşirse, sektörün değeri de bir anda 56 milyar dolara ulaşma potansiyeli var. Sosyal alışveriş sektörü, 2015’te en az 15 milyar dolarlık bir hacme göz kırpıyor. Sosyal ağ kullanıcıları bu sürece nasıl adapte olacaklarını gözden geçirmeye başlasa fena olmaz. Zira satın aldığınız çoraplar ertesi gün ofiste arkadaşlarınızın diline dolansın istemezsiniz.