Türkiye’de sosyal medya, hayatımızı fark edilir derecede etkilemeye başladı. Sosyalleşme ve şahsi düşünceleri aktarma olarak kullanılmaya başlayan sosyal medya alanları artık; satış, pazarlama ve siyaset dünyasının vazgeçilmezleri oldular. Özellikle; Facebook, Twitter ve YouTube, hükümetlerin karar verme süreçlerinde ve politikacılarla vatandaşlar arasındaki ilişkileri şekillendirmede geleneksel medya araçlarından daha önemli hale geldiler.
Türkiye’nin ‘sosyal medya çağı’ başladı
ABD Başkanı Barack Obama’ya seçim kazandıran sosyal medyanın önemi ve gücü Türkiye’de Gezi protestolarıyla daha iyi anlaşıldı. O güne kadar Twitter ve Facebook’u çok yoğun kullanmayan, başta AK Parti olmak üzere tüm siyasi partilerin milletvekilleri ve temsilcileri, ardı ardına hesaplar açmaya ve yoğunlukla kullanmaya başladılar. Geleneksel medya kuruluşlarının mikrofonlarına konuşma fırsatı bulamayan milletvekilleri, il başkanları ve parti temsilcileri, özellikle Twitter üzerinden görüşlerini kamuoyu ile paylaşmanın kolaylığını yaşamaya başladılar. İsmini bile duymadığımız veya seçildiğinden beri kürsüde görmediğimiz vekilleri Twitter üzerinden ülke gündemi için çok önemli açıklamalar yaparken gördük. Bakanlar, arkalarından basın ordusu gezmesine rağmen önemli açıklamalarını önce sosyal medya hesaplarına koymayı tercih etmeye başladılar. Yani, ülkede topyekün bir sosyal medya çağı başlamış oldu…
İletişim Uzmanı ve Sosyal Medya Danışmanı Nurhan Demirel, sosyal medyanın verimli kullanılabilmesi için milletvekili adaylarına tavsiyelerde bulundu.
Eline, diline, tweetine hakim ol!!
Politika, özür eşiği düşük bir alandır. Ağzınızdan çıkacak yanlış bir cümle ve hatta bir kelime, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurabilir. Milyonlara hitap eden siyasetçilerin metinleri, uzman isimlerce hazırlanır. Ancak siyasetçiler, sosyal medyada daha hızlı refleks gösterebilmek adına mesajlarını uzman kişilere danışmak yerine, kendileri cep telefonlarından mesaj atmayı tercih ediyorlar. Bunun getirdiği sonuçlar da genel itibariyle; “iyi niyetli söylenmiş ama yanlış anlaşılmış” tweetler veya paylaşımlar olarak geri dönüyor. Bu gibi problem oluşturacak sonuçlardan kaçınmak için özellikle psikoloji ve sosyoloji eğitimi almış bir danışman ile sosyal medya hesaplarını yönetmek, daha sağlıklı bir iletişim yolu oluşturacaktır.
Diyalog kurarken dikkatli olun
Sosyal medyadaki iletişim modeli anlık ve savruk olduğundan dolayı uslûbe olabildiğince dikkat etmek gerekir. Sosyal medyada sahte hesaplar, gerçek hesaplardan hemen hemen sayıca fazla olduklarından, her okunan yazıyı ciddiye alarak karşılık vermek ve seviyesi düşük diyaloglara girmek olumsuz sonuçlar doğurabilir. Cevap vermeden önce ilgili profili incelemek ve ona göre muhatap alıp almamaya karar vermek daha doğru bir yol olacaktır.
Pozitif ifadeler kullanın
Sosyal medyada kullanılan ifadeler ve kelimeler ayrıştırıcı değil, olabildiğince yumuşak ve kucaklayıcı olmalı. Bu mecrayı kullananların büyük kısmı olan Y ve Z kuşakları, devlet dilinden uzak daha samimi bir dili tercih etmekte. Dozunda ve seviyesinde yapılacak olan espriler, nükteler veya ironiler bu mecranın doğasına uymaktadır. Ayrıca sizi takip edenler farklı; cinsiyet, ırk, etnik kültür ve ideoloji sahibi olabilir. Ülkemizin de bir yansıması olan çok kültürlü bu yapıya uygun hareket etmeli ve ona göre ifadeler kullanılmalıdır.
Bilgi kirliliğine dikkat edin!
Özellikle Gezi olaylarında görüldü ki; sosyal medyadan yayılan bir bilgi, bir anda milyonlarca insana ulaşıyor ve ona göre reaksiyonlar veriliyor. Gezi olayları ile ilgisi olmayan bir fotoğraf, birden binlerce insanı sokağa dökebiliyor ve birden toplumsal bir hadise haline gelebiliyor. Bundan dolayı sosyal medya hesaplarından paylaşılan bilgilerin muhakkak teyide muhtaç olduklarını ve buna göre paylaşım yapılması gerekliliğini unutmayın. Bu gibi durumlarda sosyal medyada popülariteniz düşebilir, sosyal medyada yoğun eleştirilere maruz kalabilir ve hatta yanıltıcı bilgi vermekten hakkınızda suç duyurusunda bile bulunulabilir.
Bana kimi takip ettiğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
Bunların yanında, hesaplarınızdan kimlerin takip edildiği veya kimlerin arkadaş listenizde olduğu da son derece önemlidir. Takip ettiğiniz hesapların yine uzman kişilerce kontrol edilmesi gerekmektedir. Bunun yanında sizi takip edenlerin profilleri de çok önemlidir. Bazı kişiler, takip edeceği kişileri kimin takip ettiklerine de bakarlar ve o hesabın hangi düzeyde takip edildiklerini kontrol ederler. Takipçi kalitesi ve niteliği, paylaşımlarınızın niteliği ile hemen hemen doğru orantılıdır. Güzel ve ilgi çekici paylaşımlar, sosyal medyayı kullanan daha bilinçli ve doğru hesapların da sizi takip etmesi için önemli bir motivasyon kaynağıdır. Burada da görüldüğü üzere; sosyal medyada uzman bir kişinin hesabınızı kontrol etmesi, takipçi kaliteniz açısından da son derece önemlidir.
Sosyal medya Twitter ve Facebook’tan ibaret değil
İnternet dünyasını sadece Twitter’ın 140 karakterlik atmosferiyle ya da Facebook ile sınırlamak doğru değil. İnternetin çok daha fazla alanları ve kullanım şekilleri vardır. Özellikle; açıklamalarınızı görüntülü yapıp, bunu kendi internet sitenizde paylaşmak, YouTube’un canlı yayın özelliğini kullanmak, görüntülü sohbetler yapmak, görüntüleriniz ve uygun bir müzik eşliğinde klipler hazırlamak, algı yönetimi çeşitlendirmelerine gitmek kişi ve kurum markalaşması adına önemli bir hamle olacaktır. Instagram’da fotoğraf ve onun altına yazdığınız önemli yorumlar da yine çok ses getirebilir. Bu noktada paylaştığınız fotoğrafların da önemine değinmek gerekir. Fotoğrafların kalitesi, paylaştığınız ifadelerin kalitesi kadar önemlidir. Özensizce çekilmiş ve paylaşılmış fotoğraflar, o hesabın uzman bir el tarafından yönetilmediğini gösterir ve takipçiler tarafından bir sonraki paylaşımlar da özensizce takip edilir veya takip tamamen bırakılabilir.
Sadece sosyal medya kullanarak seçim kazanamazsınız
Sosyal medya gerçek hayatınızın bir yansımasıdır. Nasıl ki sokakta size selam veren birisiyle konuşmamak ayıp sayılıyorsa, sosyal medyada da sizinle iletişime geçen kişileri görmezden gelip, mesajlarına cevap vermemek aynı derece yakışıksız görülüyor. Sosyal medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özellik karşılıklı iletişime imkan tanımasıdır. Bu avantajı kullanarak seçmenlerinizle projelerinizi ve fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Hedef kitlenizle yüz yüze iletişim kurup, çalışmalarınızı anlatarak onları ikna etmeniz gerekiyor. Bu nedenle takipçilerinizle gerçek hayatta da iletişim kurmalı, sosyal medyada tek taraflı propaganda yapmamalısınız.
20 adımda ‘politik’ sosyal medya kullanım kılavuzu
– Açık ve şeffaf bir iletişim tarzı benimseyin.
– Tweetlerinizi gizlemeyin ve korumalı hesap kullanmaktan kaçının.
– Geçmişte yazmış olduğunuz iletilerle şimdikiler arasında görüş benzerliği olsun.
– Aday olduğunuz partinin siyasi çizgisiyle uyumsuz tavırlar sergilemeyin.
– Takipçilerinizi tehdit etmeyin, kavgaya tutuşmayın.
– Seçildiğiniz takdirde yapacağınız çalışmaları ve projeleri anlatın, pozitif mesajlar verin.
– Sıkıcı resmi ziyaretlerinizi paylaşmayın.
– Mesajlarınızın okunabilir ve dikkat çekici olmasına özen gösterin.
– Olumsuz ifadeler kullanmaktan kaçının.
– Ülkenin sorunlarına gerçekçi çözüm önerileri getirmeye çalışın.
– Her konu hakkında yorum yapmaktan kaçının.
– Barışçıl ve yapıcı bir dil kullanın.
– Toplumu bölücü, ayrımcı söylemlerden kaçının.
– Din, dil, ırk ayrımı yapmayın. Etnik köken siyasetinden kaçının.
– Toplumda infial yaratan olaylar açıklama yapmakta geç kalmayın. Göreviniz dahilinde gerekirse olay yerine gidin ve basına konuyla ilgili bilgi verin.
– Takipçilerinizle karşılıklı uzun sürecek ve seviyesinin düşeceği belli olan diyaloglara girmeyin. Siyasetçi kimliğinize yaraşır bir duruş sergilemeniz gerekliliğini her zaman aklınızda bulundurun.
– Rakiplerinizi aşağılamayın, nefret söylemlerinden kaçının.
– Toplumsal olaylarda vatandaşı sağ duyulu olmaya davet edin, insanları toplumsal barış ve huzur ortamının bozulmaması için her olayda sokağa davet etmeyin.
– Her türlü konuyu siyaset malzemesi yapmayın, gerektiğinde insani duygularınızı ifade edin.
– Parayla seçmen olmaz, takipçi satın almayın!
