Cumartesi, Aralık 21, 2024
More

    Matematikten İnsanın Ta Kendisine: Altın Oran Nedir?

    İnsan var olduğundan bu yana, süregelmiştir estetik kavramı. Zira milattan öncelerini bile kapsayan kazı çalışmalarında bile takılar, süs eşyaları bulunuyor. İnsan, çevresindeki her şeyi uydurduğu gibi kendi de estetiğe uyma peşindedir. Peki ya insanın gözüne hoş gelen her şeyin içinde belli bir matematiksel oran olduğu sizi şaşırtır mı?

    Altın Oran, matematikte iki miktardan büyük/küçük oranının tamamı/büyük oranına eşit olmasıdır. Altın oran ifade edilirken kullanılan sembol, Fi yani φ’dir. Altın Oranın matematiksel değeri ise (1+ √5) /2 sayısına eşittir. Altın Oran, sayı dizilimi olarak Fibonacci diziliminden yani Pascal üçgeninden temel alır.  Geometride kullanılan birçok şekilde de altın oran bulunur. Üstelik daha milattan önce 5. Yüzyılda Pisagor tarafından beşgende ve pentagramda keşfedilmiştir.

    Tarihi eserlerin çoğu da altın oranı içerir. Mısırlılar Piramitlerin yapımında hem fi(altın oran) hem de pi oranını kullanmıştır. Aynı şekilde Yunan mimarisinde de, Parthenon ’un tüm tasarımı Altın Oran’a dayanmaktadır. Daha ileriki dönem eserleri olan Paris ,Notre Dame Binası ve Hindistan, Taç Mahal de altın orana uygun inşa edilmiştir ve bu yapıtlar insanların uzun yıllar boyunca ilgisini çekmiştir. Sadece ulusal mimaride değil yerel mimaride de altın oran esintilerini görüyoruz. Konya`da Selçuklular’ın inşa ettirdiği İnce Minareli Medrese’nin kapısı, İstanbul’daki Davut Paşa Camii, Sivas’ta Mengüçoğullarından günümüze süregelen Divriği Külliyesi genel planlarından kimi ayrıntılarına dek altın oran ile iç içe bir yapıya sahiptir.

    Mimarideki altın orandan bahsetmişken sanattaki altın orandan söz etmesek olmaz. Rönesans dönemi aklın, elitliğin ve estetiğin büyük önem arz ettiği tarihi bir dönemdir. Bu dönemin en önemli sanatçıları Da Vinci, Michelangelo , Raffello, Caravaggio ve Botticellidir. Haliyle bu ressam ve heykeltıraşlar dönemin getirilerine uygun olarak eserlerinde altın oranı sıklıkla kullanmışlardır. Örnek olarak Da Vincinin Son Akşam Yemeği Tablosunu irdelersek pencere boyutları oranından İsa`nın havarileri arasındaki tam ortadaki matematiksel konumuna kadar altın oran kullanılmıştır. Bildiğimiz gibi Da Vincinin diğer bir ilgi alanı anatomidir ve notlarında bulunan bilgilere göre insan anatomisinin boydan boya altın oran içerdiğini yazmıştır ve bu bilgiler ışığında Vitruvius Adam eserini ortaya çıkarmıştır. Michelangelo, büyük yankı uyandıran Davut heykelinde altın oran ile yolunu aydınlatmıştır.

    Sadece Rönesans değil Ünlü Yunan heykeltıraşı olan Phidias da altın orandan faydalanmıştır.

    Şekil 1:Hala sayısız insanın gözdesi olan Rönesans eserleri

    Şekil 2:Leonardo Da Vinci ve Vitruvius Adam

    İnsan anatomisi de akla gelmeyecek altın oranlar içeriyor. DNA adını verdiğimiz tüm genetik bilgilerimizi içeren ve hücrelerimizin yönetimini sağlayan bu mikroskobik nükleoprotein yapı bile altın oranı içeriyor. DNA, her tam turunda 34 angstrom uzunluğunda ve 21 angstrom genişliğinde çift heliks yapısı ile 34/21= 1.619 sayısını verir ve bu da altın oran sayısına (1.618) yakınsar.

    Aynı zamanda vücüdumuzda iç kulakta yer alan ve ses titreşimlerini toplayarak beyne aktaran salyangoz adlı ufak yapı da altın oranı içermekte. Bunlardan çok ilginç olanı ise 2013 yılında Türk Bilim insanları tarafından yapılan bir çalışmaya ait. Çalışmada 135 erkek birey ele alındı ve genç yetişkin sağlıklı erkek bireylerde kalbin dikey ve yatay çapları arasında sabit bir oranın bulunduğunu ve bu oranın altın orana benzer şekilde 1.618 civarında olduğunu tespit edildi. Bu alanda yapılan çalışmalar çok az olmasına rağmen , sağlıklı İsveçli bireylerle karşılaştırıldığında sağlıklı Çinli bireylerde sol ventrikül (karıncık)  çaplarının daha küçük, ancak altın oranın her iki grupta 1.618 civarında olduğu ortaya çıktı. Kalp yetmezliklerinde kademeli olarak bu oran düşüyor ve sapıyordu. Bu araştırmalarla ileride kalp yetmezliği teşhis ve tedavilerinde altın oran kullanılması fırsatı sunuldu.

    2011 Nobel Kimya ödülünü de Altın Oran`a Sahip Kuazikristallerin Keşfini yapan Dan Shechtman kazanmıştır. Öyle ki bu kristaller o zaman kadar imkansız adledilen bir simetrik özellik gösteriyor. Shectman, bu çalışmasıyla bilime, kitaplara ters düşmüştü ve kabul edilmesi zor olan bir çalışma yapmıştı. Öyle ki bu çalışmayı 1982 yılında yapmasına rağmen Nobel ödülünü 2011 yılında alabildi.

    Yıllar önce bulunan bu oran, hala günlük hayatımızda bizi etkiliyor. Yüz oranı altın orana yakın olan insanları güzel bulurken bu oran saptıkça beğenimiz azalıyor. Veya doğadaki bitkilere bakışımızda bile altın oran rol oynuyor. Araştırmalar endüstriyel ürünlerde de altın oranın kullanımının satışla doğru oranda arttığını gözlemlemiştir.

    Aslında insan, sadece bir matematiksel orana bağlı.

    Kaynakça:

    https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/402144

    https://app.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRrek9EZzNOdz09?

    Bilim ve Teknik Dergisi 1991 Ocak Sayısı

    Bilim ve Teknik Dergisi 2011 Kasım Sayısı

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler