Zuckerberg’in idolü haline gelen Roma İmparatoru, birçoklarının iyiliği için ağır kararlar almasıyla biliniyor.
Facebook’un gerekli denetim ve kontrol altyapısı olmadan küresel alandaki geliştiricilere kapısını açması, hırslı büyüme politikasının bir parçasını oluşturuyor.
Mark Zuckerberg’in Facebook’u yönetim şeklini anlamak için belki de hayranı olduğu Roma İmparatoru Augustus Ceasar’ı incelemek gerekebilir. İlk olarak Augustus Caesar hakkında kısa bilgi geçelim:
Roma Cumhuriyeti’nin diktatörü Julius Caesar’ın büyük amcası olduğu Augustus, Caesar suikasta uğradıktan sonra Roma’nın ilk imparatoru oldu. Roma’nın cumhuriyetten imparatorluğa dönüşmesinde en büyük pay sahibi olan Caesar, Roma ordusunu, kurumlarını ve yasalarını entegre ederek sarsılmaz bir sistem kurdu. M.Ö 27 ile M.S 180 yıllarını kapsayan ve tarihe “Pax Romana” olarak geçen bu süreç, Roma İmparatorluğu’nda iç barışın hakim olduğu en güçlü dönem olarak anılır. Roma 200 yıl boyunca sahip olduğu en geniş topraklara ulaşırken, nüfusu 70 milyona çıkmıştır (O dönemki dünya nüfusunun 1/3’ü). Augustus’un kurduğu güçlü sistem, Roma’nın 1,500 yıl ayakta kalmasında en önemli etkenlerden biri olarak görülüyor.
Zuckerberg, Augustus’u ne kadar takdir ettiğini Eylül 2018’de The New Yorker’a verdiği röportajda belirtmişti:
“Tüm iyi, kötü ve karmaşık figürlere sahipsiniz… Bana kalırsa Augustus en etkileyici olanı. Kısca, oldukça sert bir yaklaşım ile 200 yıl süren dünya barışı getirdi.”
Zuckerberg, tıpkı Augustus gibi genç yaşta büyük bir güç sahibi oldu. Bugün başında yer aldığı dijital imparatorluk 2 milyarı aşan nüfusa sahip. Zuckerberg’in açıklamalarına bakıldığında, imparatorluğunu sürekli gölge altında bırakan skandalları aslında önceden birer risk olarak kabul ettiği düşünülebilir:
“Augustus dünya barışını sağlamak için kendisine hazır sunulmayan tercihler yapmak zorundaydı ve belli hamleler atması şarttı… Nihayetinde belli bir süre barış sağlamayı başardı ki, bu erişilmez gibi geliyor.”
Augustus’un verdiği kararlar arasında siyasi rakiplerini ortadan kaldırmak ve belki de torununun öldürülmesini emretmek de vardı.
Hakimiyet attıkça daha fazla sorun
Zuckerberg’in antik Roma’ya olan ilgisi lisede başladı ve hiçbir zaman sona ermedi. Hatta, ikinci kızının adını August koydu. 2012’deki balayını da Roma’da geçirmişti. Hatta eşinin kendisiyle dalga geçtiğini bile söylüyor: “Sanki balayında üç kişiydik: Ben, eşim ve Augustus… Tüm fotoğraflarım Augustus’un farklı bir heykeli önünde çekilmişti.”
Augustus’a olan düşkünlüğüne bakıldığında, Zuckerberg kadar nüfuzlu bir ismin kafasında ne kadar güçlü bir imaj oluşturduğu belli oluyor. Şüphesiz, Augustus aldığı kararlarda Zuckerberg’i az-çok etkiliyor olmalı. Facebook’un hırslı reklam ve yayılım politikasıyla sadece karı düşünmesinin ve Zuckerberg’in bazı toplantılarında şakayla karışık “Hakimiyet” diye bağırmasının sebepleri Augustus’a uzanıyor olabilir.
Facebook 2007 sonunda 50 milyon kullanıcıya ulaştığında, Zuckerberg bir “Büyüme Ekibi” kurmuştu. Amaç basitti: Daha fazla kullanıcıya ulaşmak. Sunulan çözümler arasında yeni bölgelere ulaşmak için yeni diller sunmak, aynı zamanda Federal Seçim Komitesi’nden 2011 yılındaki politik reklam kaynaklarını saklı tutmak için izin almak vardı. Facebook’un eski yöneticilerinden Sandy Parakilas’a göre, bir diğer kritik karar gerekli güvenlik ve denetim altyapısı hayata geçirilmeden sosyal ağın kapılarını üçüncü parti geliştiricilere açmaktı.
Tüm bu hamleler, sahte haberlerden Cambridge Analytica skandalına ve dış ülkelerin Facebook bilgilerini kirletmesine kadar birçok ciddi soruna yol açtı. Facebook’un eski güvenlik şefi Alex Stamos’a göre, sosyal ağ bugün 2016 seçimlerinde yaşanan sorunları gidermek adına halen yol kat etmiş değil.
Peki Mark Augustus Zuckerberg bunu ne kadar takıyor?