Makineler arası iletişim olarak tanımlayabileceğimiz M2M teknolojileri, ancak bilimkurgu filmlerinde görmeyi umabileceğimiz robotları yakın gelecekte karşımıza çıkarabilir. ABD’li araştırmacıların geliştirdiği robotik küplerin meydana getireceği robotlar, taşımacılık alanında çığır açabileceği gibi kendiliğinden oluşan masa, merdiven, köprü hatta makinelere dönüşecek.
Makinelerin insan kontrolü olmadan bilgi transferi ve belli fonksiyonları gerçekleştirmelerini sağlayan M2M teknolojileri, ABD’nin Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacılarının çalışmalarıyla robotik teknolojisinde yeni bir sayfa açabilir.
MIT Bilgisayar Bilimi ve Yapay Zeka Laboratuvarı (CSAIL) araştırmacısı John Romanishin’in ilk olarak 2011 yılında öne sürdüğü ve geçtiğimiz yıl prototiplerine ait tasarımlarını meslektaşlarına sunduğu robotik robotlar, ‘mümkün olmayan bir teknoloji’ olarak görülmüştü. Ancak Romanishin, bir diğer CSAIL araştırmacısı Kyle Glipin ile Kasım 2013’te Tokyo’da düzenlenen Uluslararası Akıllı Robot ve Sistemleri Konferansı’nda (IROS) geliştirdikleri robotun makalesini sunduklarında, herkesi şaşırtmayı başardı.
‘M-Blocks’ adı verilen küpler, sekiz köşesinde silindir şeklinde mıknatısların yer aldığı küçük bir donanım fabrikasını temsil ediyor. Küplerin özelliği, içlerinde saniyede 20 bin devir yapan bir çarkın bulunması. Çark frene bastığı zaman, açısal momentum küpü harekete geçiriyor. Mıknatısları sayesinde birbirlerine tutunan küpler, içlerindeki mekanizma sayesinde yüzeylerinde hiçbir hareketli parça bulunmasa bile kayabiliyor ve sıçrayabiliyor.
Başarının sırrı
Modüler robotik alanında çığır açabilecek M-Blocks sistemleri, uzaktan veya yapay zeka yazılımıyla kontrol edilebilecek, bu sayede endüstriyel kullanımın yanı sıra günlük hayatta da süper pratik robotların geliştirilmesine imkan verecek.
MIT’de robotik profesörü olan Daniela Rus, elde edilen başarı hakkında, “Modüler teknolojide uzun süredir yapılmak istenen bir şeydi. Bize cesareti kırılmadan bu işin üzerine gidecek ilham dolu biri gerekiyordu” diyerek Romanishin’in hakkını verdi.
Rus gibi araştırmacılar, yıllardır birbirleri üzerinde kayarak hareket eden küp modeli üzerinde çalışıyordu. ‘Kendi kendini montaj eden’ algoritmaları kolaylaştıran bu model, yazılım avantajına rağmen son derece karmaşık bir teknoloji gerektiriyordu. Rus ve ekibinin geliştirdiği ‘Molecule’, 18 ayrı motora sahipti ve ikinci küpe bir çubukla bağlı hareket edebiliyordu.
Romanishin ve Glipin ikilisi, birbirlerine bağlı olmayan, hareket kabiliyeti çok daha yüksek küplerle, çok sayıda birimin oluşturacağı robotik düzenlerin kapısını araladı.
Çok fonksiyonlu mobil robotlar
MIT araştırmacıları, M-Blocks’un belli düzenlere girebilme ve birçok fonksiyonu yerine getirebilme potansiyelinin yanı sıra, sadece hareket kabiliyetinden bile fazlasıyla yararlanabileceklerini düşünüyor.
Gelecekte çeşitli kullanımlar için özelleştirilmeleri planlanan M-Blocks, tren gibi ilerleyen taşıma kutuları olarak da kullanılabilir. Önemli donanım taşıyan küplerden bir tanesi düşer veya geride kalırsa, yapay zeka yazılımı sayesinde grubuna yeniden katılabilir.
Birbirlerini bulabilen ve bir araya gelerek belli düzenlere girebilen mobil küplerin oluşturabileceği robot veya makineleri bugün hayal etmek güç. Daniela Rus ise küplerin sahip olduğu potansiyel sayesinde ‘belli şekillerle’ sınırlı kalmayacağını, ‘çeşitli geometrilere’ bürünebileceğini belirtti.
Rus’ın ipucunu verdiği potansiyel, yakın gelecekte bazılarımızın imkansız olduğunu düşündüğü teknolojileri gerçek kılabilir. Yüzlerce küp ofislerde masa ve sandalyeye; binlercesi ayaklarımızın önüne kurulan elektronik köprülere dönüşebilir, milyonlarca, hatta milyarlarcası bina boyutunda insansı bir robot olarak karşımızda belirebilir?