Bilim insanları Myanmar’da çıkarılan kehribar kalıntıları içinde Kretase döneminden kalma çok sayıda deniz canlısının kalıntılarına ulaştı.
Myanmar’da ortaya çıkarılan 100 milyon yıllık kehribar kalıntıları içinde kara canlıları ile iç içe geçmiş halde çok sayıda deniz canlısı bulundu. Araştırmacılar, kehribar içinde deniz ve kara canlılarının iç içe olduğu kalıntılara ilk kez ulaştıklarını belirtti.
Yüksek ve alçak akıntıların arasında yaşayan ve kumsal kumları arasında sıkışıp fosile dönen canlılar arasında dört deniz salyangozu ve okyanustan kumsala vurduğu anlaşılan genç bir ammonit yer alıyor. Tanımlanan türlerin yanı sıra balık kenesi türlerine ait yedi canlı daha olduğu anlaşıldı.
Kehribar içide yer alan kara hayvanları ise 22 kurt, bir küre örümceği, sekiz sinek, iki böcek, bir eşekarısı ve bir hamamböceği ve bir de kırkayak. Tüm bu canlılar, ölçüleri 33×9.5x29mm olan bir kehribar kalıntısı içinde yer alıyor.
PNAS dergisinde yayımlanan araştırmada “deniz ve kara organizmalarını kehribar içinde bulmanın son derece nadir bir keşif olduğu” not düşüldü. Paleontologlar, buldukları kehribar kalıntısının Kretase döneminde kaldığını düşünse de tarihi net olarak belirlenemedi. Kehribardan çukarılan volkanik taşlardaki zirkonun uranyum-kurşun tarihlemesi, kalıntının en fazla 98.8 milyon yıllık olduğunu gösterdi. Buna karşın kehribarın üst kısmında yer alan ve fosilleşmiş bir ammonit içeren kumtaşı katmanın 113 milyon yıl öncesine uzandığı tahmin ediliyor. Başka bir deniz yatağından geldiği düşünülen katmanın en az 100.5 milyon yıllık olduğu neredeyse kesin.
Nasıl bir araya geldiler?
Kehribar kalıntısı ile üzerindeki kumtaşı katmanın (araştırma makalesinde yer almıyor) nasıl oluştuğu ve kaç yıllık olduğu kesin olmasa da, fosillerin nasıl bir araya geldiğine dair birçok ipucu var:
Ammonitin kabukları ile tek kabuklu deniz böceklerinin (gastropod) kabukları çok az aşınmış. Dahası ammonit kabuğunun büyük bir kısmı parçalanarak kaybolmuş ve açılan alan kum ile kaplanmış. Ayrıca ne ammonite ne de gastropodlara ait yumuşak doku izi bulunuyor.
Bir diğer ipucu, kehribarın sualtında kalması halinde çok katılaşmayacağı. Nihayetinde bir kütlenin denize düşerek kehribara dönüşmeden önce deniz canlılarını içine topladığı anlaşılıyor.
Paleontologlar antik kehribar tablosunda buluşan deniz canlılarının bir araya gelmeden önce çoktan ölmüş olduklarını anladı. Kabukları gel-gitler ile hasar gördü ve kumsala sürüklendiler. Ardından, bir ağaçtan düşen kehribar kütlesi içinde kaldılar.
Araştırmacılar, makroskobik deniz canlılarının kehribar içinde belirmesinin çok düşük bir ihtimal olmasından yola çıkarak, kehribarın damladığı ağacın kıyıya çok yakın olduğunu ifade etti. Bir diğer olsasılık, istisnai hava durumlarından dolayı bir ağacın kıyıya yaklaşmış olması.
Nihayetinde bir kasırga hatta bir tsunaminin yer aldığı yüksek enerjili bir iklim olayının yaşanmış olma ihtimali de yüksek görünüyor. Ağaçları sarsan belki de yerinden söken şiddetli etkileşimler deniz ve kara canlılarının kaos ortamında bir kehribar parçası içinde toplanmalarını ve ebedi uykularına dalmalarını sağladı.
Bilim ile 100 milyon yıl öncesine ait çok küçük ancak bir o kadar karmaşık bir tablonun ilginç hikayesine uzanmış olduk. Sayısız canlı türünün gezegenimizi kapladığı o zamanlardan bugüne daha ne gibi kalıntılar kaldığını bir düşünün…