Cuma, Kasım 15, 2024
More

    Karanlık maddenin kaşifi Vera Rubin 88 yaşında öldü

    Evren’in büyük kısmını kapladığı düşünülen karanlık maddeyi keşfeden astronom Vera Rubin, 88 yaşında aramızdan ayrıldı. Rubin, ilk kez 1930’larda öne sürülen karanlık maddenin gerçekliği teorik olarak kanıtlayan ilk bilim insanı oldu.

    Karanlık madde, bugün varlığına ait delil elde edilmesi için yoğun çalışmalar yapılan ve Evren’in yapısı ile evrimini anlamayı sağlayacak dönüm noktalarından birini temsil ediyor.

    Karanlık maddenin ilk kanıtını buldu

    Rubin’in ölümü, kariyerinin büyük kısmını geçirdiği Carnegie Enstitüsü tarafından duyuruldu. Enstitü, Rubin’i “ulusal hazine” olarak tanımlıyordu.

    Rubin, 1960 ve 70’li yıllarda kendisi gibi astronom olan Kent Ford ile spiral galaksiler üzerinde gözlemler yapıyordu. İki isim, gözlemleri sırasında beklenmedik bir tespitte bulundu: Galaksinin dışındaki yıldızlar ile galaksinin ortasındaki yıldızlar aynı hızda hareket ediyordu. Bu durum, Newton’un yerçekim teorisine aykırıydı.

    Karanlık madde, ilk olarak İsviçreli Fritz Zwicky tarafından ortaya atılmıştı. Rubin ve Ford, galaksi dışındaki yıldızların hareketini etkileyen maddeler olması gerektiğini biliyordu. Buradan yola çıkarak bu etkiyi ‘görünmez bir maddenin yaptığına’ karar verdiler. Böylece Zwicky’nin teorisi kanıtlanmış oldu.

    Astrofizikçi Adam Frank’e göre karanlık madde, korku filmlerindeki hayaletlere benziyor. Onu göremiyorsunuz ama o sizin görebildiğiniz nesnelere etki edebiliyor.

    Frank, karanlık maddenin keşfinde Rubin’in rolünü şu şekilde anlattı:

    “Rubin’in 1970’lerdeki ünlü çalışması, spiral galaksilerin merkezlerindeki parlak maddelerinin oluşturduğu çekim kuvvetine rağmen fazla hızlı hareket ettiklerini gösterdi. Rubin ve meslektaşları, bu galaksilerin etrafını saran ve görünmez maddeden oluşan dev bir küre olması gerektiğine karar verdi. Görünmez madde yıldızları etkiliyor ve galaksi merkezi etrafındaki yörünge hızlarını artırıyordu.”

    Bugün karanlık maddenin Evren’deki maddenin yüzde 90’ı kadar büyük bir kısmını oluşturduğu düşünülüyor. Ancak halen bilime görünmez kalarak gizemini sürdürüyor.

    Bilimde kadınların önünü açtı

    Princeton Üniversitesi 1975 yılına kadar kadın astrofizikçi kabul etmediği için Cornell ve Georgetown üniversitelerinde akademik kariyerine devam eden Rubin, 23 yaşında doktora adayıydı. Aynı dönem, bir çocuğu vardı ve diğerine hamileydi.

    California Teknoloji Enstitüsü’nün (Caltech) Palomar Gözlemevi’ne kabul edilen ilk kadın olan Rubin, ardından Ulusal Bilim Akademisi’ne adım arrı ve Ulusal Bilim Madalyası’na layık görüldü.

    Kadınların bilimdeki rolünü desteklemek için büyük çaba gösteren Rubin’in, üç önemli sözü bulunuyor:

    1 – Bilimde bir erkeğin çözebildiği ancak bir kadın tarafından çözülemeyecek problem yoktur.

    2 – Dünya genelinde, beyinlerin yarısı kadınlara aittir.

    3 – Her birimize bilim yapmamız için izin verilmeli. Ancak tarihte kök salan sebepler nedeniyle bu imkan kadınlardan çok erkeklere verildi.

    “Önemli olan şöhret değil”

    Rubin, 1996’da yaptığı bir konuşmada ABD Senato’sunda fizik mezunu olan ve ekolojiden anlayan vekillere ihtiyaç duyduklarını söylemişti.

    Rubin, 53 yıldır hiçbir kadının layık görülmediği Nobel Fizik Ödülü için en büyük adaylardan biriydi. Tarihte bu ödülü alan iki kadın ise Maria Goeppert-Mayer ve Marie Curie.

    Rubin, 1990’lı yıllara kadar astronomi alanında ismi öne çıkan bilim kadınlarından biri oldu. Son yıllarda da Nobel Ödülü adaylığı için kamuoyundan büyük destek aldı.

    Discovery dergisine 1990’da verdiği röportajda, kendisi için neyin önemli olduğunu şu sözlerle belirtti:

    “Şöhret uzaklaşıyor… Benim için sayılarım ismimden daha önemli. Eüer yıllar sonra gökbilimciler benim verilerimi kullanmaya devam edecekse, bu en önemli başarım olur.”

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler