Bilim bir kez daha hiçbir şeyin görüldüğü gibi olmayabileceğini gözler önüne serdi. Hem de bilim dünyasının en kolay açıklayabildiği bir bilgiyi tersine çevirerek.
Yavaş olmaları nedeniyle kolay bir hedef olduğu bilinen kaplumbağaların en güçlü kozu tabii ki tüm vücutlarını koruyan sert kabukları. Milyonlarca yıl önce koruma amaçlı ortaya çıktığı düşünülen kabukların, aslında akla zor gelecek bir yetenek için geliştiği anlaşıldı.
Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, antik kaplumbağalar toprağın derinliklerine gömülebilmek için kabuk geliştirdi. Peki kaplumbağalar neden kendilerini toprağa gömüyordu?
Araştırmada yer alan Denver Bilim ve Doğa Müzesi’nden paleontolog Tyler Lyson, “Kaplumbağa kabuğunun en ilkel örnekleri Güney Afrika’nın zorlu şartlarına dayanabilmek için geliştirildi. Kaplumbağalar toprağı kazarak yer altına kaçıyor ve zor şartlarda hayatta kalmayı başarıyordu” ifadesini kullandı.
Zamanla, kaplumbağaların atalarından Eunotosaurus africanus’un kabuğunda oluşan geniş kaburgaların, kalumbağa kendini ön ayakları ile toprağa gömerken vücudunu dengelemeye yaradığına inanıyor.
Seeker sitesine açıklama yapan Dr. Lyson, ‘kazma mekanizmasını dengelemek için gereken sabit temelin ön ayaklardan oluştuğunu’ belirtti. Toprağı kazan hayvanların kazıma mekanizmasının gücünü dengeleyen büyük eller, pençeler veya güçlü kollar gibi adaptasyonlara sahip olduğuna dikkat çekti.
Eunotosaurus kesinlikle toprağı kazıyordu. Peki diğer türler de bunu yapıyor muydu?
Kilit fosili bir çocuk buldu
Geçmişteki araştırmalar antik kaplumbağaların kabuklarındaki geniş kaburga yapısının zamanla koruyucu kabuk haline geldiğine işaret etmişti. Lyson ise kaburgaların ilk başta çok az koruma sağlayacağını düşünerek, bu gelişimin antik kaplumbağalarda neden ortaya çıktığını sorgulamaya başladı.
Lyson ve meslektaşları, geniş kaburga yapısının sırrını çözmek için Eunotosaurus türüne ait 47 fosili inceledi. Söz konusu fosillerden kilidi açan numune, 8 yaşındaki Güney Afrikalı Kobus Snyman’ın bulduğu kaplumbağa oldu.
Synman, 260 milyon yıllık fosili babasının Western Cape bölgesindeki çiftliğinde buldu ve Fransie Pienaar Müzesi’ne getirdi (adam olacak çocuk).
Araştırmada yer alan Witwatersrand Üniversitesi’nden Bruce Rubidge, ‘söz konusu numune olmadan araştırmanın sonuca ulaşmasının mümkün olmayacağını’ ifade etti. Synman’ın bulduğu fosilin gövdesi, el ve ayakları tamdı ve Eunotosaurus türünün anlaşılmasında çok kritik rol oynadı.
Kaplumbağaları yanlış tanımışız
Elde edilen bulgular, Eunotosaurus türünün ön uzuvlarının daha kalın ve ön ayaklarının arkadakilere kıyasla daha büyük olduğunu ortaya koydu.
Antik kaplumbağalar kaslı kolların yanı sıra toprağı ve çakılı parçalamak için büyük pençelere de sahipti. Omuz pulları ve ön kollarındaki yapılar ise trisepslerinin gelişmiş olduğuna işaret etti.
Almanya’nın Stuttgart kentinde bulunan Doğal Tarih Müzesi’nden Rainer Schoch, “Eunotosaurus’lar kesinlikle toprağı kazıyordu… Büyük soru, kısmen gelişmiş kabuğu olan Pappochelys ve Odontochelys türlerinin de aynısını yapıp yapmadığı. Bunu bilmek önemli çünkü kabuk gelişimi sürecindeki basamakları temsil ediyorlar” dedi.