Güneş’ten yaklaşık 778 milyon kilometre ötede yer alan Jüpiter uydularının olması gerekenden daha sıcak olması, bilim insanlarının dikkatini çeken bir konu. Bu hususta bir düşünceleri de yok değil.
Jüpiter’in irili-ufaklı onlarca uydusunun her biri kendisine özgü ilginç özelliklere sahip. Europa ve Ganymede’in altında okyanus olduğuna dair yapılan araştırmalar yıllardır sürüp giderken, astronomların son zamanlarda açıklık getirmeye çalıştığı bir başka konu daha var: Jüpiter uydularının ısısı.
Astronomlar, uyduların Güneş Sistemi’nin devasa gaz topu tarafından ısıtıldığına inanıyordu. En son teori ise uyduların birbirlerini ısıttıklarına yönelik. İlk düşünce, Jüpiter’in dev cüssesi sebebiyle bir kamp ateşi görevi gördüğüne dayanmıyor. Aksine, çekim kuvveti ile uydularını kendisine çekip iten devin bu etkileşim ile ısı ürettiği düşünülüyordu. Bu etkileşim, gelgit ısınması olarak biliniyor.
Gelgit ısınmasını konu alan en son araştırma, uyduların yörüngelerinde yer aldıkları gezegen ile girdikleri etkileşimden çok kendi aralarındaki yerçekime dayalı karşılıklı etkileşim ile ısındıklarına işaret ediyor. NASA Jet İtki Laboratuvarı’ndan (JPL) Hamish Hay, “Şaşırtıcı bir durum çünkü uydular Jüpiter’den çok daha küçük… Aralarında bu kadar güçlü bir gel-git tepkisini oluşturmalarını beklemezsiniz” ifadesini kullandı.
Yeni keşif sayesinde astronomlar Jüpiter’in uydu sistemi hakkında yeni bilgiler elde etmeyi umuyor. En büyükleri Ganymede (aynı zamanda Güneş Sistemi’nin en büyük uydusu), Io (yanardağı cenneti), Europa (ilk Dünya dışı yaşam bulunma potansiyeli taşıyan uydulardan biri) ve Callisto (bilinen en çok kratere sahip uydu) olmak üzere Jüpiter’in 79 uydusu bulunuyor.
Her bir dört uydunun sıcaklıkları dolayısıyla yerkabuklarının altında okyanus sakladıkları düşünülüyor. Io, 400’den fazla aktif yanardağına sahip iken, diğer üç uydunun tuzlu su okyanusları sakladığına dair bulgular elde edildi. Kısaca, içlerinde sıvı su bulundurmalarını sağlayacak ısının bir kaynağı olduğu kesin. Gel-git ısınması, yörünge rezonansı adı verilen sürece bağlı olarak yaşanıyor. Uyduların birbirlerine uyguladıkları kütle çekim etkisi dahilinde gök cisimleri belli frekanslarda sarsılır. Bu olay, Dünya dahil su olan tüm gök cisimlerinde yaşanır.
Hay, rezonansın daha fazla ısıya neden olduğunu belirtiyor: “Eğer herhangi bir nesneyi veya sistemi iter ve kendi haline bırakırsanız kendi doğal frekansında titreyecektir… Eğer sistemi doğru frekansta itmeye devam ederseniz, bu titreşimler tıkı bir salıncağı ittiğinizde yaşandığı gibi zamanla güçlenir. Ancak zamanlamayı yanlış yaparsanız salıncağın hareketi de körelir.”
Bilim insanlarının “uydular arası ısınma” keşfini yapmasını sağlayan da doğal frekanslar üzerindeki hesaplamalar oldu: Jüpiter’in yörünge rezonansı, tek başına söz konusu uydulardaki okyanusların boyutuna denk gelmiyor. Uyduların yerçekim kuvvetleri de gel-git kuvvetlerine eklendiği zaman uydulardaki okyanusların tahmini boyutu elde ediliyor. Araştırmacılar, ortaya çıkan gel-git ısımasının toplamanının uyduların içindeki buz ve kayaları eritmeye yeterli olabileceğini düşünüyor.
Söz konusu model çıkarılırken, yörünge rezonansının ne kadar sabit olduğu gibi faktörlerde hesaplamalara biraz tahmin de eklendi. Yine de, araştırmacılar uydular arası ısınma konusunu incelemek için iyi bir başlangıç yaptıklarını, bu yaklaşımın ileride derin uzaydaki potansiyel uyduları keşfetmek için kullanılabileceğini belirtti.
Arizona Üniversitesi’nden gezegen bilimcisi Antony Trinh, “Nihayetinde bu ısının tüm kaynağını ortaya çıkarmak istiyoruz. Güneş Sistemi ve ötesindeki sistemlerde yer alan dünyaların evrimi, yaşanabilirlikleri üzerindeki nüfuzunu anlamaya çalışıyoruz” dedi. Uyduların birbirlerini ısıttıkları teorisine dayanan en son araştırma, Geophysical Research Letters dergisinde yayımlandı.
EN SON HABERLER:
Elon Musk’ın ‘Neuralink’ cerrahi robotuna daha yakından bakın
Meteor Çarpması Nedeniyle Ölen İlk İnsan!
Ölü Bir Yıldız, Evrenin En Büyük Gizemlerinden Birini Çözmüş Olabilir