Global Shark Trend Project tarafından hazırlanan ve Nature dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, okyanuslardaki köpekbalıklarının %70’i geride kalan 50 yılda yok oldu.
Neden diye sormanın tabii ki de lüzumu yok. 2013’te hazırladığım bir haberde, her yıl en az 100 milyon köpekbalığının avlandığını öğrenmiştim. Muhtemelen köpekbalığı yüzgeci çorbası halen başta Doğu Asya ülkeleri olmak üzere birçok ülkede fazlasıyla ilgi görmeye devam ediyor.
En son araştırmada belirtilen neden, aşırı avlanma. Araştırmada bahsi geçen sürede, “bağıntılı avlanma baskısının” 18 kat arttığı ifade edildi. Bu miktar, köpekbalığı ve vatozların küresel popülasyonlarına kıyasla avlandıkları miktarı temsil ediyor. Köpekbalığı popülasyonunun yok olma noktasına ilerlemesi, insanın açgözlülüğü nedeniyle küresel ekosistem üzerinde tersine çevrilmesi mümkün olmayan tesirlerinden sadece birini temsil ediyor.
Uluslararası araştırma ekibi tarafından yürütülen ve 10 yıl süren araştırmada, yaşam alanları kıta sahanlığının ötesindeki açık sulara uzanan çok geniş köpekbalığı ve vatoz türleri incelendi. Araştırmada, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması kapsamında türlerin yaşam koşullarını değerlendiren iki gösterge ele alındı. Bunlardan ilki, 1970 yılından bu yana türlerin küresel popülasyonlarını takip eden Yaşayan Gezegen İndeksi, ikincisi ise popülasyon sağlığı ve maruz kaldıkları tehditlere göre türlerin yok olma riskini gösteren Kırmızı Liste İndeksi. Her iki indeks, insanların refahı da dahil olmak üere türlere yönelik uluslararası hedef ve amaçların şekillenmesini sağlıyor.
Araştırmanın başını çeken Simon Fraser Üniversitesi’nden biyolog Nathan Pacoureau, “söz konusu göstergelerin BM Sürdürülebilir Gelişim ve Biyoçeşitlilik amaçlarına ilerleyen sürecin ölçülmesini sağladığını” ifade ediyor.
Bilim insanları araştırmada okyanuslardaki en yaygın 31 köpekbalığı ve vatoz türünü tanımladı. Blimsel literatür ve devlet raporlarına göz attıklarında ise Yaşayan Gezegen İndeksi analizini sadece 18 tür üzerinde gerçekleştirebildiler: Tanımlanan diğer türler hakkında yeterince tarihi veri tutulmamıştı.
18 tür üzerindeki araştırmalarında zaman damgası bulunan 57 veri tabanını didik eden ve inceledikleri bilgilerin BM Uluslararası Doğayı Koruma Birliği tarafından da gözden geçirilmesini sağlayan araştırmacılar, türlerin geride kalan 50 yıl içindeki popülasyon yoğunluğunu belirledi. Sonuçlar, türlere ait popülasyonların 1970 yılından bu yana ortalama %71 azaldığını ortaya koydu. Her 10 yılda yaşanan popülasyon erime oranı %18,2 olarak belirdi.
British Columbia Üniversitesi tarafından hazırlanan Sea Around Us projesinin modelinden yararlanan araştırmacılar, türlerin zaman popülasyonlarında azalmayı ve balıkçılık faaliyetlerinin coğrafi güzergahlarını inceledi. Köpekbalığı ve vatoz türlerinin sayısındaki ciddi düşüşte avlanmanın rol oynadığını fark etmek uzun sürmedi.
Pacoureau, son 50 yıl içinde insan nüfusu ve balıkçılık faaliyetlerinin iki katına çıktığını, avlanan köpekbalığı sayısının ise üç kat arttığını belirtti. Türlerin giderek daha az görülmesinden yola çıkan hesaplamalar, bağıntılı avlanma riskinin 18 katına yükseldiğini gösterdi.
Et ve Karaciğer Yağı
Araştırmacılar, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin Kırmızı Listesi’nde yer alan ve çalışmalarının temelinde oturan 31 türün mevcut durumunu da gözden geçirdi. Küresel alanda yok olma tehdidi altındaki hayvan ve bitkilere ait en kapsamlı veri tabanını temsil eden liste, türlerin popülasyonlarındaki düşüşü ve coğrafi alanlarının ne kadar daraldığını takip ediyor.
Pacoureau, “Veriler okyanusta insanı hayrete düşecerek bir deliğin büyüdüğünü gösteriyor” dedi.
Sonuçlar, Kırmızı Listesi’nin kriterleri altında incelenen türlerin üçte ikisinin “yok olma tehdidi altında bulunduğunu” gösterdi.
Köpekbalıkları etleri ve karaciğer yağları için avlanıyor. Bir diğer kıkırdaklı balık türünü temsil eden Elasmobranchii, doğumlarında çok az yavru dünyaya getirdiği için bugün yok olma tehdidi altında. Aşırı avlanan köpekbalığı türlerinin korunması için gereken çaba gösterilmediği gibi avlanma sonrasında geride bırakılan av teçhizatı deniz canlıları için büyük risk oluşturuyor.
Pacoureau, “uluslararası balıkçılığı yöneten bölgesel kurumların bilimsel tavsiyelerden kaçındığını ve köpekbalığı ile vatoz korunmasını öncelik olarak belirlemediklerini” ifade etti.
Köpekbalığı ve vatoz türlerinin yok olma tehdidi altında olması, denizlerdeki gıda zincirinin tepesinde yer alan uç yırtıcıların azaldığını, bu durumun da ekosistemlerin yapısını bozabileceği anlamına geliyor. Aşırı avlanlamarını önlemek adına araştırmacılar küresel alanda devletlerin aşırı avlanmanın önüne geçecek koruyucu politikaları derhal hayata geçirmesini istiyor. Avlanma kotaları belirlenmesi, tehdit altındaki türlerin avlanlamarına karşı ceza verilmesi ve köpekbalığı ölümlerine neden olan avlanma teçhizatının düzenlenmesi, öneriler arasında.
Yürürlüğe kondukları zaman belli politikaların işe yaradığına dair örnekler mevcut. Her ne kadar son 50 yılda köpekbalıklarının %70’i yok olmuş olsa da, korumanın artırıldığı bazı bölgelerde nüfusları toparlanıyor.
Araştırmacılar aynı zamanda bilim dünyasının ve devletlerin köpekbalıklarına dikkatlerini artırmasını istiyor. Pacoureau, BM’nin kara canlıları üzerindeki denetimlerini sıkı tuttuğunu ancak okyanusların derinliklerindeki canlıların göz ardı edildiğini belirtti. Sonuç olarak, elasmobranchii bir gün dünyanın en yüksek tehdit altındaki canlılarından birine dönüşebilir.
Pacoureau, “Bir zamanlar bu verilerde memeliler, kuşlar, amfibiler baskın çıkardı. Şimdi ise aşırı balıkçılık nedeniye okyanusların en ikonik canlıları tehdit altında… Artık politikacılar gözlerini öteye çevirmemeli” ifadesini kullandı.
Kaynak: Earther