ESA tarafından hazırlanan simülasyonda, insanlığın Dünya’dan çıkmayı başararak Samanyolu Galaksisi’nin nasıl kolonize edebileceğini gözler önüne serdi.
Dünya’nın ömrü küresel ısınma ile hızla azalır, insan nüfusu artarken uzay ajansları ile teknoloji milyarderleri Ay ve Mars’a koloni kurmak için harıl harıl çalışıyor. Popüler kültürde The Expanse dizisi ile göz attığımız geleceğe ait senaryo, önünü göremediğimiz binlercesinden sadece biri.
İnsan ırkının Dünya’dan çıkmayı başararak dış gezegenlere yayılmayı başarabileceği halen tartışılan bir konu. Ancak yakın geçmişte yapılan birçok araştırma gösterdi ki, en azından Samanyolu içinde tek başına olma ihtimalimiz çok yüksek. Bu durum, hayatta kalmamız halinde varlığımızı yayabileceğimiz 100 bin ışık yılı genişliğinde alan demek.
ESA’ya bağlı Gelişmiş Konseptler Takımı (ACT), uzak geçmişte galaksiyi nasıl ele geçireceğimize dair harika bir simülasyon hazırladı. 10’ucu kez düzenlenen Küresel Yörünge Optimizasyon Yarışmas’nı (GOTC X) kazanan simülasyon ise Çin’den geldi.
Yarışmanın “Galaksinin Yerleşimcileri” adlı teması altında çalışmalarını sunan ekipler, insanlığın en enerji etkin yöntem ile olabildiğince yıldıza yayılmasını göstermeyi hedefledi. Bu yıl 21 Mayıs ile 12 Haziran tarihleri arasında düzenlenen GTOC yarışması, NASA Jet İtki Laboratuvarı (JPL) tarafından düzenlendi.
Binlerce yıldız sistemini ele geçirmek kolay mı?
Yarışmaya katılan ekiplerden yerleşime uygun 100,000 yıldız sistemine erişmek için gerekli olan teknolojiyi ve planı sunmaları istendi. Amaç, kolonizasyon sürecinde itki gücünü en optimum dağılım ve en az değişim ile kullanmak olarak belirdi. Yarışmanın “problemi” şu şekilde belirtildi:
Aşağıdaki video, ESA ACT tarafından hazırlanan ve yarışmada üçüncü olan hazırlanan galaksi egemenliğini simülasyonunu gösteriyor:
Videoda Samanyolu’nu terk ederek diğer yıldız sistemlerine dağılan dünya gemileri görülüyor. Mavi ve yeşil çizgiler kendi yıldız sistemimizden başlayan seyahatleri gösterirken, kırmızı çizgiler Samanyolu dışındaki sistemlerden yola çıkan kolonizasyon görevlerini temsil ediyor.
Kolonize süreci sona erdiğinde, Samanyolu’nun Perseus (Perse) ve Carina-Sagittarius (Karina-Yay) kolu insan yerleşimleri ile kaynıyor. Galaksinin öteki tarafında, Scutus-Centaurus (Erboğa) kolunda da fazlasıyla yerleşim yer alıyor.
Kendi kendini onaran Dünya Gemisi
Yarışmadaki genel fikir, insanlığın geldiği gelişmişlik düzeyinde uzayda hiç olmadığı gibi yaşama şansı elde edecekleri. Bu gelişmişlik, insan ırkına kendi kendiye yeten ve uzayı yüzbinlerce jenerasyon boyunca seyahat imkanı veren araçlar üretmelerini sağlayacak. Böylece insanlar diğer yıldız sistemlerine giderek yerleşim kuracak.
Söz konusu süreç, insanlığın ilk olarak Güneş Sistemi’nden çıkması ve diğer yıldız sistemlerine yerleşmesi ile diğerlerine doğru yoluna devam etmesini gerektiriyor. Bu hesabı yaparken, Güneş Sistemi’nin kaynaklarının ne derecede tükeneceğini hesaplayan takımlara ek puan verildi.
Çalışmada ayrıca jenerasyon gemilerinin bir diğer adı olan ve yıldızlararası seyahet edebilen “dünya gemileri” tasarımı da sunuldu. Dünya gemisi kendi itki gücünü oluşturuyor ve yapıldığı materyaller kendi kendini onarmasını sağlıyor.
Nihayetinde, diğer yıldız sistemlerine erişmek gerekiyor ve zaman kolonize sürecinde en kritik faktörü temsil ediyor.
Yarışmayı kazanan takım Çin’in önde gelen dört büyük araştırma örgütünü içeriyor: Uzay-Havacılık Bilimi ve Mühendislik Yüksek Okulu, Çangsa Ulusal Savunma Teknolojisi Üniversitesi, Astro Dinamikleri Devlet Laboratuvarı ve Xi’an Uydu Kontrol Merkezi. Animasyonlarına NASA sayfasından göz atmak isterseniz tıklayın.