İsrailli bilim insanı Yuval Noah Harari, zengin insanların 200 yıl içinde organizma ve makine alaşımı haline gelme şansı elde edeceğini öne sürdü. Harari insanların ölümsüzlüğü yenmesiyle Tanrı seviyesine adım atacağını savundu.
Akıllı ve uçan arabalar, yapay zeka ve Nesnelerin İnterneti (IoT) gibi teknolojilere hazırlık yaptığımız günlerde, hayal gücü ortalamanın ötesine çıkan bilim insanlarımız bilim kurgunun son derece cezbedici senaryoları üzerinde kafa yoruyor. İngiliz bilim insanı Dr. Hannh Critchlow’un ‘insan zihnini bilgisayara aktararak ölümsüzlüğü elde etme’ savının ardından, Profesör Yuvak N. Harari insanların 200 yıl içinde sayborga dönüşebileceğini belirtti.
Harari düşüncesini ortaya atarken, fütürist dünyanın her zaman aklımızda oluşan dengesiz sosyo-ekonomik şartlarını da göz önünde bulundurmayı ihmal etmedi. Critchlow’un Ghost in the Shell senaryosunda olması bekleneceği gibi, Harari’nin sayborg fikri de zenginlere açılan bir kapı olacak.
‘Ölümsüzlükle Tanrılaşacağız’
Göz atılması gereken bir web sitesi bulunan Harari, en çok satanlar arasına girmeyi başaran ‘Sapiens: A Brief History of Humankind’ adlı kitabın da yazarı. Harari’ye göre insan ve makinenin birleşimi biyolojideki en büyük evrim olacak ve Tanrılaşmanın kapısını açacak.
Harari, sayborg haline gelerek ölümü aşan ve Tanrılaşan insanın, bugün şempazeyle insan arasındaki fark gibi modern insanla arasını açacağını öne sürdü. Harari’ye göre insanları teknolojik veya genetik araştırmalarla her zaman daha üstün olmaya itecek güdü ise ‘tatminsizlik’ hissinden doğacak.
İnsanların ‘memnun olmamak için programlandığını’ belirten Harari, “İnsanlar tatmin ve başarı elde etse bile bu yetersiz kalıyor. Her zaman daha fazlasını istiyorlar” dedi.[quote_box_right]Şempanzeyi cennette daha fazla muz alacağını vaat ederek kandıramazsınız. Ancak insan buna inanır. [/quote_box_right]
Harari, “Gelecek 200 yıl içinde homo sapiens ırkının kendisini ilahi bir canlı seviyesine yükseltmesi muhtemel. Bunu biyolojik değişim veya genetik mühendislikle yapacak ve yarı organik, yarı mekanik sayborglara dönüleceğiz” ifadesini kullandı.
İnsanların et-makine alaşımına dönüşmesinin yaşamın ortaya çıkmasından bu yana en büyük biyolojik evrim olacağını savunan Harari, ‘şempanzelerle aramızdaki fark ne ise sayborgların da modern insanlar arasındaki gelişmişlik farkı öyle olacak’ değerlendirmesini yaptı.
‘Sadece zenginler yararlanacak’
İnsanların zihinlerini bilgisayara aktararak ruhlarını bir yazılıma çevirmesi veya biyo-teknolojinin sunduğu protezler sayesinde yarı makine haline gelmesi, nasıl bir süreç izleyeceğini bilmediğiniz geleceğin sunacağı olasılıklardan biri. Bizler bugün daha çok kendi ellerimizle bize fayda sunması için geliştirdiğimiz yapay zekanın Skynet’e dönüşeceğini ve insanlığı yok edeceği senaryosundan endişeleniyoruz.
Bu ihtimal gerçek olsun olmasın, sakatlıkları ve felci ortadan kaldırmak için yapılan büyük teknolojik gelişmeler, Harari’nin savunduğu gibi gelişmiş bir Sayborg teknolojisi ortaya koyabilir. Ancak, sadece parası olanlar için.
Teorisinde oldukça gerçekçi olan Harari, ‘insanların doğada hiçbir temeli bulunmayan para, din ve insan hakları gibi kurgularla toplumları bir araya tutmaya çalıştığını ve bu şekilde doğada baskın hale geldiğini’ belirtti.
Harari, “Din, insanların en büyük icadı. İnsanlar inançları güçlendikçe tanrıların kontrol edilebileceklerine daha fazla inandılar… Ancak son yüzyıllarda tanık olduğumuz değişim, insanların daha güçlü hale geldiği ve tanrıların koltuk değneklerine ihtiyaç duymadıkları. Bugün sadece teknoloji aracılığıyla Tanrı’ya ihtiyacımız olmadığını söylüyoruz” dedi.
‘İnsan hakları sadece hayal gücüyle sınırlı’
Harari, Tanrı-insan dengelerinin ayar kolunu temsil eden teknolojinin yeryüzünde etkisini fazlasıyla gösterdiğini düşünüyor ve fütürist dünyanın temelleri atan teknolojinin aynı zamanda ‘şempanze-insan ayrımını’ olduğu gibi geleceğe yansıtacak bir ekosistemde yer aldığına dikkat çekiyor:
“Dünyada dini bakış açısından en ilginç olan yer Ortadoğu değil, Silikon Vadisi. Burada, tekno-din üretiliyor. Ölümün bile teknolojiyle çözülebilecek bir sorun olduğu düşünülüyor.”[quote_box_right]İnsanların toplumları bir arada tutmak için kullandığı din, para ve insan haklarının doğada temeli yok.[/quote_box_right]
Tarhiçi olan Harari, hayal gücü ve evrenselliğin öne çıkan ögeleri hakkında da dikkate alınması gereken yalın düşüncelere sahip:
“İnsanları büyük toplumlar içinde esnek bir şekilde işbirliğine sevk eden faktör hayal gücüdür. Din yardımıyla bunu kolayca anlayabilirsiniz. Bir şempanzeyi cennette 20 tane alacağını söyleyerek size bir muz vermesi için ikna edemezsiniz. Ama insanlar bunu yapacaktır.”
Günümüzde var olan birçok sistemin insan haklarına dayalı olduğunu ancak tüm bunların hayal gücümüzde yattığını söyleyen Harari, “Para, en büyük başarı öyküsünün kendisi. Tepenizde en mükemmel hikayeciler var; bankacılar ve ekonomi bakanları size paranın değerli olduğunu söylüyor. Ancak değil. Parayı bir şempanzeye vermeye kalkın, anlamsız kalır” ifadesini kullandı.
Harari’nin 30’dan fazla dile çevrilen kitabına bakmak, günlük yaşamla körleşmiş beyinlere iyi gelebilir diye düşünüyorum. Yine de açgözlülük, sınıf farkı ve evrenselliğin işlevsiz ögelerinin değişmeden kalacağını söylemek gereksiz.