Bilim insanları İskit uygarlığından kalma kilten yapılmış antik kafa heykelinin içinde bir insan ait kafatası olduğunu ortaya çıkardı.
Antik uygarlıkların ölülerini bir sonraki hayata hazırlamak için birbirinden ilginç ve hatta ürkütürüc ritüellere sahip olduklarını biliyoruz. 2,100 yıl öncesine ait olduğu anlaşılan kilden yapılma bir kafa ise antik ritüellere ait en son ilginç bulgulardan birini temsil ediyor.
Uyku halinde gibi görünen, aynı zamanda tuhaf bir memnuniyet tebessümü içeren bir yüze ait heykel, arkeologlar tarafından 40 seneden uzun bir süre önce Sibirya’daki bir mezarlık alanda bulundu. Son derece ilginç bulgu antik İskit medeniyetinin kültürü hakkında önemli ipuçları sunarken, yıllar sonra yapılan X-ray taraması bulguyu daha da ilginç bir seviyeye taşıdı: Kafanın içinde bir koç kafatası vardı.
Kafa, Sovyet Profesör Anatoly Martynov tarafından Sibirya’nın güneyindeki dağları izeleyen Minusinsk ovasında 1968 yılında bulundu. Çıkarıldığı mezarlık alanda yaklaşık 15 insana ait kalıntılar yer alıyordu. Mezarlık alanın Sibirya Bronz Çağı Tagarsk kültürüne ait olduğu düşünülüyor.
Tagarsk, doğu İskit kültürleri arasında en çok bilgi sahibi olunan topluluğu temsil ediyor. Göçebe savaşçı bir topluluk olan Tagarsk’lar, M.Ö 900 ile M.S 200 yılları arasında Avrasya steplerini birbirine katmıştı. Kızılderililerin saçlarına benzeyen tüylerden süslemeler takan ve dövmeleri bulunan Tagarsk’lar, bazı bilim insanları tarafından antik bir motosiklet çetesi olarak bile tanmlanlanmıştı.
İnsan kafası içindeki koç kafatası ne anlama geliyor
At sırtında Avrasya steplerinde korku salan Tagarsk’ların arkalarında bıraktığı büyük mezarlar, altın mücevher ve silahlar ile donatılan bu gömü alanlarında kültürleri hakkında birçok bilgi sundu. Kilden yapılma kafa ise bugüne dek bulunan tüm kalıntıların arasında nadir bir yere sahip.
Kafa ilk kez incelendiği 1970’li yıllarda kalıntının kil ile pişirilen ve sonrasında şekillendirilen gerçek bir insan kafatası olduğunu düşünmüştü. Bu uygulama, İskitlerin yaşadığı bölgede daha önceden tespit edilmişti. İlerleyen yıllarda kafanın büyüklük olarak gerçek insan kafatası ile farklılık göstermesi, aslında gerçek olmadığına işaret etti.
Rusya Arkeoloji ve Etnoğrafi Enstitüsü’nden araştırmacılar 2010 yılında bilgiyarlı X-ray tomografisi gerçekleştirerek kafanın içinde ne olduğuna baktı. İçinde, bir kuzu veya koça ait kafatası duruyordu.
SCFH dergisine açıklama yapan Prosesör Natalia Polosmak, sıradışı kafanın “vücudu bulunamamış bir adamı temsil ediyor olabileceğini” belirtti. Söz konusu adam kaybolmuş, boğularak ölmüş veya yabancı topraklarda ölmüş olabilir. Vücudu olmadığı için hazırlanan kil kafa, kaybolan adamı temsil eden “defin bebeği” görevi gördü. Böylece, mezara verilen kişinin öteki hayata göç eden ruhunu temsil etti.
Polosmak’ın açıklamasında, “yuşumak dokuların ölü bedenlerden ayrıldığı, kemiklerin ince dallar ile birbirine tutturulduğu, yapraklar ve otlar ile sarıldığı ve kalın deri ile dikildiği, böylece defin bebeğinin hazırlandığını” ifade etti.
Kafanın içine yerleştirilen koç kafası ile halen belirsizliğini koruyor. Profesör Polosmak, koçların Moğollar dahil Orta Asya’daki antik kültülerde ve antik Mısır’da önemli bir yere sahip olduğunu, muhtemelen gömülen kişinin ruhunu temsil ettiğini belirtti.
Ortaya konan çaba ve verilen öneme bakıldığında, antik medeniyetlerin öteki hayata ve toplumun her bir üyesine verdikleri önem çok daha iyi anlaşılıyor.