Müşteri memnuniyeti konusunda anahtar kelime olan batarya, mobil üreticilerin kâbusuna dönüşmüş durumda. Japon bir firmanın sunduğu yenilik ise yıllar gerektiren Ar-Ge çalışmalarını güneş enerjisi ile çözebilir.
Küresel alanda 100’ü aşkın patlamanın ardından Samsung’un piyasadan çektiği Galaxy Note 7, batarya teknolojisinin mobil üreticiler için ne kadar büyük bir sorun olduğunu açıkça gözler önüne serdi.
Grafen teknolojisine odaklanan milyon dolarlık laboratuvar çalışmaları, binlerce saatte yazılan algoritmalar ve milimetrelerin hesaplandığı tasarımlar henüz batarya performansında atılım yapılmasını sağlayamadı. Taşıdıkları batarya büyüklüğü cüsseleri ile doğru orantılı olan birçok mobil cihaz, halen sürekli kullanım halinde günde 1 kez şarj etmeyi gerektiriyor.
Binlerce mühendis bu konu üzerinde çalışadursun, Japon Kyocera firması fotovoltaik panellerin gücünü kullanarak mobil dünyasına yeşil enerjiyi sokabilir.
Başlangıç için yavaş ama ümit verici
Güneş enerjili sokak lambaları, otopark saatleri ve yeni nesil bisiklet yolları, gündüzleri güneş enerjisinden fazlasıyla yararlanıyor. Genelde ceplerimizde ve kapalı alanlarda duran mobil cihazlar için aynısını düşünmek ise oldukça zor.
Yine de Mobil Dünya Kongresi 2016’da Kyocera tarafından sunulan prototip mobil dünyası için bir ümit olabilir. 12,7 cm genişliğindeki (5 inç) henüz adı olmayan cihaz, 3 dakika şarj ile 1 dakika konuşma süresi sağlıyor. Kyocera’nın 2015’te sunduğu ilk prototip ise iki saat şarj ile sadece 15 dakika konuşma şansı sunuyordu.
Fransa’nın Sunpartner Technologies firması ile geliştirilen güneş enerjili telefon, fotovoltaik hücreler içeren sayfam film kullanıyor. LCD ekran ve dokunmatik ekran arasına yerleştirilen film, bu sayede kullanım esnasında güneş ışınlarından daha fazla yararlanabiliyor. Gelişen şarj süreci sayesinde, Kyocera telefonu elde tutulduğu süre içinde belli bir miktar şarj edebilir. Teknoloji sayesinde, geçmişte arka panelinde fotovoltaik paneller bulunduran prototipler de tarihe karışacak gibi görünüyor.
Kyocera, elde ettiği hıza bakılırsa güneş enerjili telefonunu MWC 2017 ile piyasaya sunabilir. Kyocera, güneş enerjisi kullanabilmesinin maliyete çok fazla etki etmeyeceğini ve tüketicilere kabul edilebilir bir fiyat ile sunulacağını belirtti. Kyocera sözcüsü John Chier, telefonun sanayi alanında ve outdoor alanda kullanım için öne çıkacağını belirtti. Başarılı olması halinde, güneş enerjili mobil ürünlerin artması kaçınılmaz olacak.
Çok ‘ince’ bir teknoloji
SunPartner’ın geliştirdiği Wysips adlı film, yüzde 90 şeffaf. Yarım milimetre kalınlığındaki Wysips, bir mikrolens ağıyla iç içe fotovoltaik tabaka kullanıyor.
Ürünün 2014 yılında alınan patentine göre, fotovoltaik hücrelerin görsel olarak şeffaf olmasını sağlayan ilk etken çok ince olmaları. İkincisi, aktif fotovoltaik alanların aralarındaki şeffaf alanlar ile filmde yayılması.
Wysips, sadece Kyocera tarafından kullanılacak bir teknoloji de değil. Paris merkezli E Ink elektronik firması, e-okuyucu ürünleri için güneş enerjili ekranlar kullanmayı planlıyor. Bir diğer Fransız firması Nevo, fotovoltaik filmi akıllı saatlere uygulamak istiyor.
Farklı yöntemler yok değil
Kyocera ile dikkat çeken yöntem, fotovoltaik filmler ile gelen şarj teknolojisine açılan bir kapı. Bir diğer yöntem, kızılötesi ve morötesi radyasyon ile enerji toplarken görünür ışığın filmden geçmesini sağlayacak bir tasarım geliştirmeye dayanıyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Okulu’ndan Vladimir Bulovic, ‘bu sayede telefonunuzu şarj ettiğinizi bile anlamayacaksınız’ diyor. Bulovic, Michigan State Üniversitesi’nden Richard Lunt ve Miles Barr ile kurdukları Ubiquitous Energy firmasıyla bu teknoloji üzerinde çalışıyor.
Bulovic ve meslektaşlarının çıkış noktası, ‘güneşin gereğinden fazla’ enerji sunması. Günümüzde fotovoltaik filmler ile güneş enerjisini mobil cihazlarda kullanmak sınırlı kalırken, Bulovic ‘en iyi güneş hücrelerinin beklenen fiziksel limitte çalıştığını’ söylüyor. Gelecekte yapılması gereken, fosil yakıtlara kıyasla çok ucuz olan ancak halen mobilde çok pahalı gelen yeşil enerjiyi makul bir fiyat ve etkin performansla sunmak.
Lunt’ın Michigan Üniversitesi’ndeki ekibi tarafından geliştirilen materyal ise pencere veya akıllı telefon ekranlarına uygulanabiliyor. Morötesi ve kızılötesi ışınları toplanıyor ve çerçevenin köşelerine iletiliyor. Burada, ışınlar elektriğe dönüştürülüyor.
Kullanıcı alışkanlığı değişecek mi?
Güneş enerjili telefonların yakın gelecekte hayatımıza girme ihtimali, akıllı telefonları kullanım şeklimizi de doğrudan etkileyebilir. Telefonlarımızı genelde güneş gören yerlere koymasak da, pencere kenarlarına taşınmak ve açık havaya daha çok çıkmak gibi alışkanlıklar elde edebiliriz. Açıkçası, yanınızda şarj aleti taşımaktansa bu alternatif birçoğumuza daha iyi gelebilir.
VR gibi geçmişte piyasaya sürülen ancak belli şartlardan dolayı yeniden yükselmesi 10-20 yıl bekleyen ürünler oldukça fazla. Aslına bakılırsa, güneş enerjili akıllı telefonlar da yakın geçmişte denenmişti. Samsung, 2009’de ‘Blue Earth’ telefonunu kısa sürede piyasadan çekmişti. Nokia da 2012’de pratik olmadığı ve talep görmediği için benzer bir telefon projesini rafa kaldırmıştı.