Facebook’un insan beyni ve haliyle psikolojisi üzerine olan etkisini konu alan en yeni araştırma, sosyal ağın genç kadınlar için sanılandan daha zararlı olduğuna işaret etti. Genç kadınlar sosyal ağdaki vakitlerinin neredeyse tümünü diğer kadınların fotoğraflarıyla karşılaştırarak geçiriyor.
Facebook’u genel olarak sevmesem de amacım kötülemek değil. Sonuç olarak ihtiyaçtan çok zorunluluk haline getirilen sosyal ağın etkileri bilimsel araştırmalarda kendini gösteriyor.
Yeni bir araştırma, sosyal ağın insanları depresyona sokma özelliğinin fazlasıyla gerçek olduğunu savunan veriler sundu. Psychology of Women Quarterly dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, 17-25 yaş arası kadınlar internette geçirdikleri toplam vaktin yüzde 40’ını Facebook’a ayırıyor. Bu vaktin neredeyse tümü, fotoğraflarda nasıl göründüklerini incelemekle geçiyor.
Verilere girmeden önce, yakın geçmişte yapılan bir diğer araştırmaya değinmem doğru olur. Missouri-Columbia Üniversitesi’nin 700 öğrenci üzerinde yaptığı araştırma, Facebook kullanıcılarının depresyona girme eğilimlerinin arttığını göstermişti. Araştırma, neredeyse her gün yaşadığımız ve içimize attığımız bir gerçeğin aslında çok ciddi sonuçları olduğunu göstermişti: Arkadaşlarımızın veya yakın çevremizin tatil, yemek ve parti vs. fotoğrafları kıskançlığı artırıyor ve beyinden salgılanan moral düşürücü hormonların giderek artması kişinin ruh halini giderek bozuyor.
Bu durumun en büyük nedenlerinden biri, sadece Facebook’un suçu olarak gösterilemeyecek sosyal medya bağımlılığı. Şahsen Instagram’da yaşadığım bu sorun, bilinçsizce her an telefonu elime alıp sosyal ağlarda aşağı yukarı bakınmama neden oluyor.
‘Nesnelleştirme’ hissi artıyor
Facebook’a bağımlı hale gelinmesi ise anlaşıldığı kadarıyla özellikle genç kadınlarda sürekli fotoğraf karşılaştırması olarak beliriyor.[quote_box_right]Kullanıcılar, Facebook bağımlılığına neden olan davranışların önüne geçecek motivasyonu kaybediyor.[/quote_box_right]
Psychology of Women Quarterly araştırmasına göre, kadınlar diğer insanlarla nasıl göründüklerini ve geçmişteki hallerini gözden geçiriyor. 150 kadın üzerinde yapılan araştırmada, ‘dergi okumak ve Facebook’ta gezinmek için ayrılan vakit arttıkça, kadınların kendilerini nesnelleştirme eğilimi’ artıyor.
Facebook üzerinde sürekli nasıl göründüklerini inceleyen kadınlar zamanla vücutları değerlendirme konusunda olumsuz yaklaşımlar edinebiliyor.
Beyinde kalıcı iz bırakıyor
Sosyal medyanın tüm kötülüklerini Facebook üzerinden değerledirmemizin sebebi, dünya genelinde yaklaşık 1,4 milyar insan tarafından (sahte hesaplar dahil) kullanılıyor olması. Ayrıca, her gün ortalama 20 selfie çeken ve Twitter’da goy goy yapan gençliğin yapacak doğru düzgün bir şey bulamaması.
Psychological Reports: Disability and Trauma dergisinde Ocak ayında yayımlanan araştırmada, Facebook üzerinde bir içeriği beğenmek veya gizlice insanların profillerinde gezinmek gibi eylemlerin, ‘uyuşturucu bağımlılarında görülene benzer nörolojik faaliyetleri tetiklediği ortaya çıkarıldı.
Araştırma, uyuşturucu bağımlılarına kıyasla Facebook bağımlılarının hareketlerini kontrol edebildiklerini ancak ‘sosyal ağda deli gibi gezinmelerine neden olan mekanizmayı kontrol edecek motivasyonu kaybettiklerini’ belirtti.
Amaçsız, bilinçsiz bir eylem haline gelen Facebook gezinmeleri, kullanıcı tarafından en başta belirttiğim şekilde görülse bile engellenmiyor.
Daha da kötüsü, FOMO (fırsatı kaçırma korkusu) olarak tanımlanan bir etki söz konusu. Bu durum, haber akışında gördüğünüz ve kıskançlığa neden olan fotoğraflarla tetikleniyor. Kısaca, genç kadınlar üzerinde yapılan en yeni araştırma bağımlıların gösterdiği davranışlarla uyuşuyor.
Oturduğu yerden sadece zaman öldürmek için yaşayanlar sayesinde milyarlarca dolar kazanan Zuckerberg’e selam olsun.