Pazar, Aralık 22, 2024
More

    Evrim sürecini ‘güncelleyen’ teknoloji yaşam amacımızı da değiştirdi mi?

    “…Evrimsel açıdan canlılığın iki temel amacı olduğunu görmekteyiz: hayatta kalmak ve üremek” [1]. Peki dinamik bir süreç olan evrim, canlıların biyolojik anlamdaki bu temel amaçlarını da evrimleştirebilir mi? Bir düşünelim…

    “Hayatta kalma” amacı kolay kolay evrime uğrayabilecek bir durum değildir. Tabii mutasyonlar, bir gün bizleri X-men filmlerinden fırlayacak karakterlere dönüştürmezse… Ancak “Üreme” amacı gelişen teknoloji ile bir değişime uğrayabilir. Nasıl mı? Şöyle…

    İnsanlar kendilerine ulaşabilecekleri idealist hedefler koysalar da aslında biyolojik anlamda nesillerini devam ettirmek için üremek, bizlerin yaşam amacıdır. Bunun için biz insanlar, dişiden gelen yumurta ve erkekten gelen spermin dişi vücudunda döllenmesi sonucunda eşeyli üremeyi gerçekleştiriyoruz. Bundan sonraki gebelik sürecinde döllenme sonucu oluşan zigot (döllenmiş yumurta) dişinin rahminde 9 ay 10 gün gibi kısa bir sürede tek bir hücreden bebek halini almaktadır. Ve böylece insanoğlu neslini sürdürmüş olmaktadır.

    Peki, teknoloji bu sürece dâhil olursa neler olur? Mesela kısır olan ve rahim sorun yaşayan bir dişi ile kısır bir erkeğin embriyonik kök hücreleri alınsa, alınan bu kök hücrelerden yumurta ve sperm oluşturulsa, oluşan bu üreme hücreleri mikroenjeksiyon yöntemiyle döllendirilse ve sonra da üstün teknoloji laboratuvarlarından fırlayan yapay rahmin içine aktarılsa, nasıl olur?

    Bahsedilen bu olay aslında günümüzde çok yakın bir teknolojiye sahiptir.

    -Kök hücre bankaları ile elde edilen kök hücreler saklanabilir.

    Kök Hücre; “Hem kendini sınırsız çoğaltabilen ve hem de uygun koşullar altında bir ya da birden fazla özelleşmiş hücreye farklılaşabilen, göreceli olarak özelleşmemiş bir hücredir. Bunun sonucu kök hücreler, hem kendi popülasyonunu yenileyebilen ve hem de özel farklılaşma yollarına giden hücreler üretebilir” [2]. Embriyonik ve Olgun kök hücreler olarak iki çeşidi bulunan bu hücrelerin Embriyonik olanı; uygun kültür ortamında sınırsızca büyütülebilir ve yumurta-sperm gibi çeşitli özelleşmiş hücrelere farklılaştırılabilirler. Olgun kök hücrelerin ise (doğum sonrası vücudumuzda bulunan kök hücreler) farklılaşacağı hücre çeşidi sınırlıdır. Bu yüzden Embriyonik kök hücresi şu anki konumuz için önemlidir.

    -Mikroenjeksiyon yöntemi, tüp bebek için kullanılan bir tekniktir.

    Doğal yollarla gebelik elde edemeyen kişiler için bir çare olan tüp bebekte, anneden toplanan yumurtalar ile babadan toplanan spermler mikroenjeksiyon yöntemiyle birleştiriliyor ve döllenmesi sağlanıyor.

    -Yapay rahim (Co-culture) ile embriyo ilk gelişim evrelerini kültür ortamında geçiriyor. Bu durumda gerçek anlamda bir rahim yoktur. Sadece embriyonun ilk gelişim evrelerini sağlama almak için yapılan bir uygulamadır. Ancak Ectogenesis (Dış gelişim) olarak bilinen asıl yapay rahim, biobag (biotorba) olarak bilinen özel bir torba içinde gebeliğin sürdürülmesi ve tamamlanması söz konusu olduğu teknolojidir [3]. Torbada içerisindeki elektrolit solüsyon, uterustaki amniyotik sıvıya benzer bir işlev görüyor. Hatta yapay rahim olan biobag’ın (biotorba) içinde ilk memeli olarak 8 kuzu fetüsünün gelişimi de tamamlanmıştır [4].

    Tüm bu teknoloji nimetleri bir araya geldiğinde insanlar evrim sürecinde artık ‘neslinin devamı’ stresinden kurtulabilirler.

    “Kısır mısın? Rahminde sorun mu var? Kök hücrelerinden üreme hücreni yaptır, mikroenjeksiyonla dölle, biotorbada büyüt!” gibi reklamların boy göstermesi çok uzak bir gelecek değil.

    Peki, bu süreç insanların yaşam amacında nasıl bir değişim yaratabilir? Artık nesil derdine düşmeyen insanlar, hayatta kalma derdinden başka nasıl bir dert edinecekler kendilerine? Neye adapte olmaya çalışıp evrim sürecindeki yerini korumaya devam edecekler?

    Doğal seçilim (zayıf bireylerin elenmesi), bu teknolojik gelişmelerle engellenebilirse evrimin yönü nereye kayacak? Yoksa, farklı ortam koşullarında yaşayabilmek adına gözümüzü uzayın derinliklerine diker miyiz?

    KAYNAKÇA

    [1] https://evrimagaci.org/abiyogenez-10-butun-canlilarin-ortak-amaci-neden-hayatta-kalmak-ve-uremektir-332

    [2] Reece, J.B, Urry, L.A.,Cain, M.L., Wasserman, S.A., Minorsky, P.V. & Jackson, R.B. (2008). Campbell Biyoloji, (E. Gündüz ve İ. Türkan, Çev.) s. 415, Ankara: Palme Yayıncılık.

    [3] Çolak, B. (2017). Devran Bebek Vakası Etik Analizi Ethical Analysis of Baby Devran Case. Türkiye Biyoetik Dergisi, (4) 2, 87-91.

    [4] https://www.bilimvetekno.com/yapay-rahim/

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler