“Tabby’nin yıldızı” olarak da adlandırılan KIC 8462852 yıldızında tespit edilen olağandışı durum, bir yıl önce astronomi dünyasına düşmüştü.
Dünya’dan 1500 ışık yılı uzaklıktaki yıldızın yaydığı parlaklık bugüne kadar eşi rastlanmamış bir şekilde değişim gösteriyordu. Bloke edilen ışın oranının son derece yüksek olması, KIC 8462852’nin yörüngesinde ‘mega bir yapı’ olabileceğine yönelik birçok teorinin öne sürülmesine yol açtı.
Aradan bir yıl geçtikten sonra, öne sürülen hiçbir teori kendini kabul ettirecek bulgular sunamamış durumda. Dahası, Kepler Uzay Teleskobu tarafından yapılan yeni analizler KIC 8462852’nin içinden çıkılmaz gizemini daha da derinleştirmiş olabilir.
‘Gezegen Avcısı’ tarafından toplanan veriler, KIC 8462852’nin sadece son birkaç yılda değil, yüzyıllar öncesinde de değişim gösterdiğini doğruladı. Kısaca, yıldızın yörüngesine her ne var ise gelip geçici bir kozmik nesne gibi görünmüyor.
Bu durum, öne sürülen teoriler arasında yer alan ve yıldızın yörüngesinden çok sayıda kuyrukluyıldız geçtiği düşüncesini geçersiz kılacak diyebiliriz.
Açıklanamayan durumun sorumlusu kim?
The Astrophysical Journal dergisinde yayımlanacak en son araştırma, KIC 8462852’nin yörüngesinde ne olduğunu anlamaya çalışan gökbilimcilere yeni ipuçları sunsa da, bilinmeyeni ortadan kaldırmaktan çok uzak.
Araştırmada yer alan California Teknoloji Enstitüsü’nden (Caltech) Ben Montet, “KIC 8462852’de yaşanan hızlı parlaklık değişimi fazlasıyla etkileyici… Son derece doğru ölçümlerimiz, yıldızın son dört yıl içinde giderek sönükleştiğini gösteriyor” ifadesini kullandı.
Montet, “Bu tür bir yıldızın yıllar içinde yavaşça parlaklığını yitirmesi tahmin edilebilecek bir durum değil. Kepler’in topladığı verilerde de buna benzeyen başka bir örnek yok” dedi.
KIC 8462852 yıldızının parlaklığı, en az 1890’dan bu yana aralıklı olarak değişiyor.
Astronomi dünyasının son bir yıldaki en hit konularından biri olan KIC 8462852, ilk olarak Eylül 2015’te haberlere konu olmaya başladı. Yale Üniversitesi’nden Tabetha Boyajian ve ekibi, son birkaç yıl içinde yıldızın parlaklığında ciddi değişimler olduğunu fark etti. Yıldızdan saçılan ışınların bloke edilme oranı, bir gözlemde yüzde 22’ye kadar ulaşmıştı.
Bu denli ışığı yörüngedeki bir gezegen bloke edemeyeceği için bilim insanları alternatif açıklamalara yöneldi. Parçalara ayrılmış kuyrukluyıldızlar, yörüngeyi saran toz bulutları gibi ışığı bloke edebilecek sebepler arandı. Veya, derin uzayda yer alan ve ne olduğu bilinmeyen bir cisim Dünya ile KIC 8462852 arasına girerek ışığı kapatıyordu.
Astronominin bir türlü açıklamayamadığı durum, akla ‘Dyson küresini‘ getirdi. Yani, gelişmiş Dünya dışı medeniyetler tarafından yıldızların enerjisini emmek için inşa edilen mega yapı.
Fazlasıyla alışılmışın dışına kaçan bu teori, gökbilimciler tarafından sıcak karşılanmadı.
Yüz yıllardır süren anormallik
KIC 8462852 vakasını yavaşça içinden çıkılmaz hale getiren önemli bulgulardan biri, Louisiana State Üniversitesi’nden gökbilimci Bradley Schaefer tarafından Ocak 2016’da duyuruldu. Schaefer, yıldızın 1890 ve 1989 yılları arasında ortalama yüzde 14 ‘karardığını’ belirtti.
Schaefer’in ulaştığı sonuç, KIC 8462852 yıldızının gökyüzündeki parlaklığını yakalamayı başaran fotoğrafik plakalar doğrultusunda elde edildi. Sonuçları eleştiren bazı gökbilimciler, yüz yıllık süreci kapsayan bulguların ‘zamanla değişen gözlem araçlarının sebep olduğu farklardan kaynaklanıyor olabileceğini’ savundu.
Montet ve meslektaşı Joshua Simon, bu olasılığı değerlendirmek için Kepler’in verileri ile Schaefer’in sonuçlarını karşılaştırdı. Sonuçlar, birçok noktada birbiriyle uyumlu veriler sundu.
Kepler, 2009-2013 yılları arasında gerçekleştirdiği gökyüzü taramalarında 150.000 gök cisminin gözlemlemişti. Bunlardan biri de KIC 8462852 yıldızıydı. Söz konusu sürecin ilk üç yılında, KIC 8462852’nin parlaklığı yaklaşık yüzde 1 azaldı. Sonraki altı ay içinde şaşırtıcı şekilde bu oran yüzde 2’ye çıktı. Gözlemin son altı ayında ise parlaklık sabit kaldı.
Kepler, tarama esnasında yaşadığı teknik arızalar nedeniyle dış gezegen keşfetmeyi sonlandırarak K2 adı verilen yeni bir göreve başladı. Bu sebeple KIC 8462852 hakkında toplanan Kepler verileri yukarıdaki tarihler ile sınırlı kaldı.
‘Sebebini hala bilmiyoruz’
Simon, “KIC 8462852, ara sıra beliren kararlamaları ile zaten benzeri olmayan bir yıldız… Ancak şimdi görüyoruz ki şaşırtıcı olan başka özellikleri de var. Üç yıl boyunca yavaşça karakırken, aniden çok daha hızlı bir şekilde parlaklığını yitirmeye başladı” ifadesini kullandı.
Montet ve Simon, KIC 8462852 yıldızında yaşanan değişimin arkasında hangi sebebin yattığını bilmediklerini söyledi. Yine de, elde ettikleri sonuçların bir yıldan uzun bir süredir çözülemeyen sırrı biraz daha aydınlatacağını umuyorlar.
Montet, “Bir yıldızın daha önceden eşine rastlanmamış davranışlar göstermesi gökbilimini zorlayan bir durum… Yeni bulgular ile KIC 8462852’nin gizemini çözmeye yarayacak önemli bir ipucu elde edeceğiz” dedi.
Umalım ki, çözülemeyen büyük sır Stephen Hawking’in korkulu rüyası olmasın.