Bize yani milenyumun ilk çeyreğini bitirmiş nesle oldukça uzak gelse de dünya tarihiyle karşılaştırdığımızda yaklaşık yarım dakika önce ikinci dünya savaşı yaşandı. Bu savaşın anlamı birçok savaşın ötesindeydi. Bazı şeyler bitti bazı şeyler ise daha güçlü ve kuvvetli şekilde yola devam etti. Şüphesiz Alman halkından sonra en büyük savaş yarasını Japonlar aldı diyebiliriz. Ülkelerinde dehşet verici yeni bir silah denendi. Sivil halktan binlerce kişi öldü (katledildi) ve ülke ekonomisi batık bir halde bir çok ağır anlaşmaya tabii tutuldu.
Ancak bugün çok kısa bir süre (60-70 yıl) içerisinde bir dünya devi haline gelmiş Japon ekonomisi ile karşı karşıyayız. Bu yazı bir inceleme yazısı olup bolca sayısal veri içerecektir…
Peki böyle bir başarıyı nasıl kazandılar? Buna verilebilecek birçok cevap var ancak şahsi fikrim, çok çalışmak, disiplin (Japon ırkının karakteristiği), zeka. Japonya birçok ürün üretiyor ve ürün satın alıyor. Her şeyden önce Japonya “Yüksek Teknoloji” üreticisi ve patent merkezi. Tıp dünyasında birçok yenilik ve robotik yenilikler Japonya’da geliştirilmekte. Ayrıca dev bir elektronik eşya ve otomotiv sektörüne de ev sahipliği yapmaktadırlar.
Japonya’nın para birimi “Japon Yeni” dir. Şuan (09.2019) 1 Japon Yeni = 0,0093 ABD Doları ve 1 Japon Yeni 0,053 Türk Lirasına eş değerdir. Dolayısıyla Japon Yeninin oldukça değersiz bir para birimi olduğunu görebiliyoruz. Dünyanın en hızlı değer kaybeden para birimlerinden biri olan TL’ye göre bile karşılaştırdığımızda böyle bir sonuç var. Ancak Japonya dünyanın en büyük 4. Ekonomisine ve çok gelişmiş bir borsa alt yapısına sahip, Türkiye ile ister istemez bu durumu karşılaştırdığımızda aramızda tek bir fark gözleniyor; ÜRETİM.
Aşağıda verilen istatistiklerde görülebileceği gibi Japon ekonomisi çok yüksek bir üretim gücüne sahip, yer altı kaynaklarından çok teknoloji ve inovasyon odaklı ticaret hedefleri sayesinde bugün Japonya dünyanın en büyük 4. ekonomisi konumundadır. Türkiye ise çok geniş tarım arazileri olmasına rağmen birçok gıda malzemesini yurt dışından temin etmektedir.
İstatistikler
GSYİH (Gayri safi yurtiçi hasıla) : 4.73 trilyon $ (nominal; 2016)
Kişi Başı GSYİH : 37,304 $ (nominal; 2016)
Sektörel GSYİH Dağılımı (2012 tahm.):
Tarım : %1.2 Endüstri: %27.7 Hizmet: %71.1
Enflasyon (TÜFE): -%0,1 (2016 tahm)
İş gücü: 65 milyon (2017)
Sektörel İş Gücü Dağılımı (2010 tahm):
Tarım %3.9 Endüstri: %26.2 Hizmet: %69.8
İşsizlik : %3.2(2016 tahm)
Ana Endüstriler: Motorlu Taşıtlar, Elektronik Ekipmanlar, Takım Tezgahları, Çelik ve Demir İçermeyen Metaller, Gemiler, Kimyasallar, Tekstil, İşlenmiş Gıdalar
İhracat: 683.3 Milyar Dolar (2017)
İhraç Malları: Motorlu Taşıtlar, Yarıiletkenler, Demir ve Çelik Ürünler, Otomotiv parçaları, Plastik Malzemeler, Güç Üretme Makineler,
Ana İhracat Ortakları (2015):
Amerika Birleşik Devletleri %20.2
Çin %17.5
Güney Kore %7.1
Hong Kong: %5.6
Tayland: %4.5
İthalat: 625.9 Milyar Dolar (2017)
İthalat Malları: Petrol, LNG, Giyim, Yarıiletkenler, Kömür, Sesli ve Görsel Aparatlar
Ana İthalat Ortakları (2015):
Çin %24.8
Amerika Birleşik Devletleri %10.5
Avustralya %5.4
Güney Kore %4.1
Gayrisafi Dış Borç: 3.24 Trilyon Dolar (2014)
Savaş Buhranından Kurtaran Yapılanma
İkinci Dünya Savaşından çıkan Japonya’nın sahip olduğu birkaç nitelik ülkenin kurtulmasını sağlamıştır. Ancak devam eden süreçte bu nitelikler Japon ekonomisini şuan ki durgun haline sürüklemiştir. Japonya II. Dünya Savaşını takip eden dönemde, istikrarlı siyasi iktidar (Liberal Demokrat Partisi neredeyse 1990’ların ortalarına kadar sürekli olarak tek başına iktidar olmuştur), büyük şirket grupları (Keiretsu) ve güçlü bir bürokrasiden oluşan üçlü bir saç ayağı tarafından yönetilmiştir. Bu üç güç merkezi arasındaki işbirliği Japonya’nın radikal kararlar alarak güçlü bir endüstriyel yapıya kavuşmasına olanak sağlamıştır.
Keiretsular, kendi grupları içerisinde kurdukları ticaret ağı sayesinde başı çekmişlerdir. Özellikle bu ağ içerisinde kendi bankacılık sistemlerini geliştirmeleri ve istenilen krediye kolayca ulaşabilmek büyük yer tutmuştur. Tabi bu duruma ek olarak banka mevzuatına devlet güvencesi ve Keiretsular’da çalışan işçilerin işe girdikleri günden emekli oluncaya kadar aynı şirkette güven içerisinde çalışabilmelerine imkân tanıyan “hayat boyu iş” (life time employment) anlayışı ise, toplum içerisinde sistem için gerekli olan güveni temin etmiştir.
Tabii bu yapılanma bir süre sonra Japonya’nın aleyhinde bir çalışma sistemine dönüşmüştür. Nitekim, devlet ve bürokrasi tarafından kollanmaları sonucunda Keiretsu’lar piyasa koşullarından çok grup içi dayanışma mekanizmasına bağlı olarak kararlar almaya başlamıştır ve sonunda Japonya’nın ekonomil itici gücü olmaktan çıkarak giderek katlanılması gereken bir yük haline gelmeye başlamıştır.
Bugün durgun ekonomisinin yanında istatistiksel olarak iyi bir durumda görünse de Japon ekonomisi zor durumda, halk bankalara borçlu ve piyasalar durgunluğunu koruyor. Japon piyasalarındaki bir çöküş/olumsuzluk şüphesiz tüm dünya ekonomisinde dehşet verici sonuçlara yol açacaktır.
Kaynaklar ve İleri Okumalar;