NASA, Türkiye’yi de içine alan Levant bölgesinde 1998 yılından bu yana yaşanan değişimlerin, son 900 yılın en ciddi kuraklığına işaret ettiğini belirtti. Bilim insanları, bölgedeki iklimi ve suyun devinimini daha iyi anlayabilmek için Akdeniz’in kuraklık geçmişini, ağaç halkaları üzerinde çalışarak yeniden düzenledi. İnce halkalar kurak yılları belirtirken, kalın halkalar suyun bol olduğu yılları gösteriyor.
Kurak yılları tespit etmenin yanı sıra, bilim adamları kuraklıkların coğrafik dağılımının altında yatan sebepleri belirlemekte büyük fayda sağlayan izler keşfetti. Tüm bu veriler, Akdeniz’deki kuraklık oluşumlarında doğal farklılıkların zaman aralıklarını gösterirken, araştırmacılara insan eliyle meydana gelen kuraklıkları ayırt edebilmelerini sağlıyor. En son araştırma, NASA’nın bugün ve gelecekte geliştirmeyi amaçladığı iklim simülasyonlarının bir parçasını oluşturacak.
Araştırma makalesinin başyazarı, NASA’nın Goddard Uzay Çalışmaları Enstitüsü’nden Lamont Doherty ve Dünya Gözlemevi’nde iklim bilimci olan Ben Cook, şu ifadeleri kullandı: “İklim değişikliğinin arz ettiği önem, doğal iklim çeşitliliğini tüm yönleriyle anlamamızı gerektiriyor. Eğer son olaylara bakarsak ve doğal iklimsel çeşitliliğin dışındaki anormallikleri görmeye başlarsak, insan ürünü olan ve iklim değişikliğine katkı sağlayan olayları kolaylıkla tespit edebilir ve neler olduklarını söyleyebiliriz.”
Su kaynakları üzerinde çatışmalar olabileceği gibi gıda sistemlerinde de büyük çaplı karışıklıklar yaşama ihtimaliyle karşı karşıyayız.
‘Kuraklık sadece Doğu ile sınırlı değil’
Cook ve takım arkadaşları, Akdeniz kuraklıklarının geçmişte ne sıklıkta ve ne şiddette olduğunu daha iyi anlamak adına, Eski Dünya Kuraklık Atlası denilen ağaç halkası kayıtlarını kullandı. Bütün bölgede ölü ya da canlı ağaçlardan örnekler alındı. İspanya, Güney Fransa ve İtalya’dan elde edilen ağaç halkası verileri de eklenerek, coğrafi ve geçtiğimiz bin yıl süresince gerçekleşen kuraklıkların şeması çıkarıldı.
Araştırma ekibi, ağaç halkası kayıtlarında yer alan tarihi belgeleri inceleyerek, 1100 ve 2012 seneleri arasına tekabül eden kuraklıkları belirledi. Bilim insanlarına göre, söz konusu zaman diliminde aşırı yağmurlu ve aşırı kurak periyotlar oldukça genişti fakat, Levant bölgesindeki 1998 ve 2012 yılları arasında yaşanan yeni kuraklığın geçtiğimiz 500 senenin en kurak zamanından yüzde 50, geçtiğimiz 900 senenin en kurak zamanından ise yüzde 10-20 daha kötü olduğu gözlemlendi.
Oldukça büyük bir alanı kapsayan araştırma, bilim insanlarının sadece zaman içindeki değişimleri görmesini değil, bölgedeki coğrafi değişimleri görmesini de sağladı.
Başka bir deyişle, Doğu Akdeniz’de kuraklık olduğunda Batı’da da olacak mı? Journal of Geophysical Research-Atmospheres dergisinde yayımlanan araştırmanın yazarlarından iklim bilimci Kevin Anchukaitis’e göre cevap ‘evet.’
“Antik medeniyetlerde olduğu gibi modern toplumlarda da, eğer bir bölge kuraklık şartlarından etkileniyorsa, aynı şartlar Akdeniz havzasının tümünde gözlenebilir. Bir bölgede diğerinden daha iyi iklimsel koşullar bulmak her zaman söz konusu olmayabilir, bu yüzden su kaynakları üzerinde çatışmalar olabileceği gibi gıda sistemlerinde de büyük çaplı karışıklıklar yaşama ihtimaliyle karşı karşıyayız.”
İnsan kaynaklı küresel ısınma tehdidini artırıyor
Araştırma ekibi ek olarak, Kuzey Akdeniz bölgesinin kuru olmaya eğilim gösterdiği zaman dilimlerinde, Kuzey Afrika bölgesinin nemli olduğunu, aynı zamanda tam tersi durumun da gözlemlendiğini bildirdi. Bu doğu-batı ve kuzey-güney ilişkisi takımın hangi okyanus ve atmosferik şartların kurak ve nemli periyotlara sebep olduğunu anlamalarını sağladı.
Araştırmaya katılmayan, Lamont Doherty Dünya Gözlemevi’nde iklim bilimci Yochanan Kushnir’in konu hakkında belirttikleri şöyle: “Akdeniz, gelecekte kuruyacağı oybirliği ile öne sürülen bölgelerden birisi. Belgeler gösteriyor ki günümüzdeki kuraklık döneminde görülenler, önceki kayıtlarda rastlanılanlardan çok daha farklı.” Bu demek oluyor ki Levant bölgesi, insan kaynaklı küresel ısınmanın etkilerini şimdiden hissediyor olabilir.