Rus fizikçi Alexander Berezin, insanlığın neden halen gelişmiş dış medeniyetlerle karşılaşmadığını açıklamaya çalışan Fermi Paradoksu’na endişe verici bir hipotez sundu.
Fermi Paradoksu’nun düğüm noktası, “herkes nerede” sorusunun ta kendisi. 90 milyar ışık yılı genişliğindeki gözlemlenebilen evrendeki tek bir galaksiyi temsil eden Samanyolu (Güneş Sistemi’nin yer aldığı yer) yaklaşık 400 milyar yıldız içeriyor. Yaşanabilir bölgelerindeki gezegenlerin sadece yüzde 0.1 Dünya benzeri olsa, bu galaksimizde en az 1 milyar yaşam içeren gezegen olabileceği anlamına geliyor. Yine de, bugüne dek uzay gemileriyle bizi ziyarete gelen veya bize sinyal gönderen bir medeniyete rastlamadık.
Fermi Paradoksu’na göre galaksilerarası iletişim kurmamızın önüne geçen en büyük sıkıntı, evrenin sürekli genişlemesi. Öyle ki, bizler Dünya’dan Mars’a birkaç günde gidecek süper hızlı uzay araçları geliştirdiğimiz günlere eriştiğimizde, en yakın komşularımız arasındaki mesafe daha da artacak. Böylece, galaksilerarası yolculuk için binlerce yıl gerekecek.
Ulusal Elektronik Teknolojisi Araştırma Üniversitesi’nden (MIET) Alexander Berezin, gelişmiş dış medeniyetlerle neden karşılaşmadığımıza yönelik yeni bir düşünce öne sürdü. Onun yorumu, Fermi Paradoksu’nda “ilk giren ve son çıkan” şeklinde. Yani, eğer bir medeniyet yıldızlara ulaşacak kadar gelişmeyi başarırsa, sonrasında yapacağı diğerlerini “kaçınılmaz olarak” ortadan kaldırmak.
Endişe verici bu açıklama, Kardashev ölçeğinde üçüncü tip olarak tanımlanan süper gelişmiş bir medeniyetin illa kötü niyetli olacağı anlamına gelmiyor. En basit açıklama ile bizi fark etmeyecekler bile. Galaksilerarası yayılma süreçleri, karşılarına çıkacak medeniyetleri fark etmek veya fark etseler bile onlarla ilgilenmelerinden çok daha önemli olacak.
Yüzlerce medeniyeti yok edebilir miyiz?
Berezin, düşüncesini açıkladığı raporda “Bizi fark etmeyecekler bile. Tıpkı bir inşaat ekibinin ev inşa etmek için karınca yuvalarını yok etmeyi önemsememesi gibi” ifadesini kullandı.
Bu noktada aklınıza şu soru gelecek: Peki neden halen hayattayız? İşte Berezin’in fikrine ait en iç karartıcı detay burada yatıyor. Halen hayattayız çünkü binlerce yıl içinde erişebileceğimiz alanda mevcut en gelişmiş ırk bizleriz. Kısaca yıkılmayı bekleyen bir karınca yuvası değiliz, tersine karınca yuvalarını yıkma potansiyeline doğru ilerliyoruz.
Berezin, düşüncesini şu ifade ile genişletiyor:
Berezin’in Fermi Paradoksu’na yorumu bugüne dek öne sürülen birçok varsayımın sadeleştirilmesinden geliyor. Örneğin, insanlık olarak yaşamın ortaya çıkmasını birçok şekilde tanımlıyoruz. Ancak Berezin tek bir olguyu merkeze yerleştiriyor: Büyüme. Var olduğumuz gezegenin ötesine geçebilmek için büyümeye çalışmalıyız ve bu zamanla egemen kuvvet (daha doğrusu güç) haline gelirse evrendeki diğer medeniyetleri ayaklarının altına alacak. Dünya’da bu senaryonun basitleştirilmiş versiyonları kolonileşme ve kapitalizm olarak tarihimize kazındı.
Geniş açıdan bakıldığında sayısız yaşam biçimi içeren evrenin bir piknik yeri olmayacağını tahmin etmek güç değil. Muhtemelen karşımıza önümüzdeki binlerce yıllarda (eğer büyümeyi başarıp Güneş Sistemi’ne yayılmaya ve ötesine geçmeyi başarırsak) birçok dış medeniyet çıkacak. Bu senaryodaki soru ise “kim kimi yiyecek?”