Moskova’nın yaklaşık dokuz saat doğusunda, Sura Nehri’nin Volga Nehri ile birleştiği noktada Sovyetler Birliği döneminden kalma eski bir laboratuvar var. Burada, belli zamanlarda iyonesfere yüksek frekanslı radyo dalgaları gönderiliyor. Radyo dalgaları iyon ve elektronları ısıtarak yapay plazma kanalları oluşturuyor ve etkiledikleri atmosferik bölgede anlaşılması zor değişimlere neden oluyorlar.
Her ne kadar kulağa sıradışı gelse de, bu tür deneyler uzun yıllardır yapılıyor. En iyi bilinen tesislerden biri ise ABD’nin Alaska’da yer alan HAARP (Yüksek Frekanslı Aktif Aurora Araştırma Programı). Bugün Alaska Fairbansk Üniversitesi’ne ait olan tesis, yaklaşık çeyrek asır boyunca ABD Hava Kuvvetleri ve Donanması tarafından kullanılmıştı. Atmosferin radyo dalgaları ile bombardıman edildiği deneylerde gizli askeri uygulamalar test edilmişti.
İyonesferin bu deneylere tabii tutulmasının sebebi ise iletişimde önemli bir rol oynaması. Enerji yüklenen parçacıklar Dünya’dan gönderilen radyo dalgalarını yasıtıyor ve uyduların sinyal trafiğini bozabiliyor. Kısaca, iyonesferi kontrol edebilirseniz düşmanınızın uydu sinyallerini bloke edebilirsiniz. Haliyle, bugüne dek birçok gizli askeri deney yapıldığı bilindiği gibi gününüze dek gelen birçok komplo teorisi de bulunuyor.
Son zamanlarda medyaya yansıyan bilgiler ise Rus ve Çinli bilim insanlarının atmosferi bilerek ısıtmaya devam ettiği yönünde. South China Morning Post gazetesi tarafından verilen bilgiye göre Haziran 2018’de 11 gün süren beş ayrı deney gerçekleştirildi. Atmosfere gönderilen yüksek frekanslı dalgaların küçük bir şehri aydınlatacak kadar güçlü olduğu belirtildi.
Post’a açıklama yapan Çinli bir araştırmacı, “Tanrı rolünü oynamıyoruz… Ruslarla bu araştırma için bir araya gelen tek ülke değiliz. Başka ülkeler de benzer deneyler yaptı” açıklamasında bulundu.
Bilim insanları ilk kez Dünya’dan uzaya ışınlama gerçekleştirdi
“Başka bir amacı varsa benim haberim yok”
Pekin Deprem Tahmin Enstitüsü ve Rusya Radyo-fiziksel Araştırma Enstitüsü, yaptıkları çalışmaları bu ay Earth and Planetary Physics dergisinde yayımlanan araştırma ile sundu. Deneylerde, Rusya’nın Sura laboratuvarından gönderilen radyo dalgalarının Çin’in Sismo-Elektromanyetik Uydusu (CSES) tarafından gözlemlendiği ifade edildi.
Araştırma makalesine göre deneylerden birinde üst atmosferin sıcaklığı 100 derecenin üzerine çıktı. Post, bir diğer deneyde de 126,000 kilometrekarelik bir atmosferik alanda “fiziksel bozulma” yaşandığını belirtti.
Makaleye göre deneylerin sonuçları da belirsiz. CSES her ne kadar iyonomanyetosferik gözlemleri takip etmek için tasarlanmış olsa da, Sura tarafından gönderilen radyo dalgalarını sadece bir günlük süreç içinde fark edebildi (direkt, anlık bir etki tespit edilmedi). Araştırmacılar, güneş ışınlarının ‘gürültüsünden’ arınmış gece vaktinde daha düşük enerjilerle bu deneylerin daha kolay yapıldığını belirtiyor.
Anlaşılacağı gibi doğanın döngüsüne müdahale etmek fazlasıyla endişi verici sonuçlar doğurabilir ve ne olup bittiğini kısmen biliyoruz. İçimizi ferahlatacak bir bir gelişme olmasa da, askeri yetkililer bunun farkında. Deneylerde yer alan askeri iletişim teknolojileri uzmanı Gong Shuhong, “Bu tür çalışmalar katı etik kılavuzlara dayanmalı… Ne yapılırsa yapılsın, bu gezegende yaşayan insanlara zarar gelmemeli” dedi.
“Peki gezegenin kendisine zarar gelirse uzun vadede başımıza neler gelebilir” diye sormak lazım.
Tuhaf olan durum, Çin ve Rusya arasında giderek artan askeri-bilimsel işbirliğine dikkat çeken deneylerin bazıları tarafından “tamamen bilimsel amaçlı” olarak lanse edilmesi. Makalenin yazarlarından Wang Yalu, “Sadece bilimsel araştırma yapıyoruz… Eğer başka bir amacı varsa bundan benim haberim yok” ifadesiyle masun bilim insanı rolünü üstlenmiş durumda.