İnsanlığın halen gelişmiş dış medeniyetler ile temas sağlamamasının sebebi iletişimin yasak olduğu galaktik bir hayvanat bahçesinde tutuluyor olmamız olabilir mi?
Derin uzayı keşfetme yeteneğimiz geliştikçe, gelişmiş dış medeniyetler ile bağlantı kurma arzumuz da o kadar güçleniyor. Hatta, uzayın farklı köşelerinde gezinen insan yapımı uzay araçlarının uzaylılar tarafından görülmesini umuyoruz (özellikle yıldızlararası uzaya çıkan Voyager 1 ve Voyager 2 gibi). Öte yandan, Dünya dışı medeniyetler ile bugüne dek neden karşılaşmadığımızı açıklayan birçok sebep de mevcut.
18 Mart günü bir araya gelen METI (Dünya dışı yaşama mesaj) örgütü, insanlığın halen uzayda yalnız olmasını (bildiğimiz kadarıyla) açıklamaya çalışan hipotezlerden birini ele aldı. Paris Bilim ve Sanayi Müzesi’nde (Cite) yapılan görüşmeye katılan 60 bilim insanı, “Büyük Sesslik”in sebebini “hayvanat bahçesi” hipotezi ile değerlendirdi.
İlk olarak “1970’li yıllarda öne sürülen hipotez, Dünya’nın çoktan “galaktik hayvanat bahçesi bekçileri” tarafından gözlemlendiğini ve kendilerini bilerek insanlıktan gizlediklerini savunuyor. Paris Ulusal Doğal Tarih Müzesi’nden Florence Raulin-Cerceau, “Evren’i daha iyi anlamaya çalıştığımız zaman yalnız olup olmadığımız sorusu kaçınılmaz olarak karşımıza çıkıyor” ifadesini kullandı.
Dünya’nın Samanyolu Galaksisi’nde yer alan milyarlarca diğer gezegen arasında yaşam olanağı sunan tek gök cismi olması ihtimali çok düşük. Peki birçok gelişmiş dış medeniyet var ise onlarla neden karşılaşmadık? 1950 yılında İtalyan fizikçi Enrico Fermi tarafından gündeme getirilen ve “Fermi’nin Paradoksu” adını alan bilmece, halen bilim insanlarının önünde bir engel olarak beliriyor.
Fermi, keşfedilen ilk dış gezegenleri görecek kadar yaşamadı. Ancak Kepler Teleskobu ile başlayan ve bugün TESS uzay teleskobu ile devam eden arayışta bilinen dış gezegen sayısı 4,000’e ulaştı. Bugüne dek heyecan verici birçok gelişme olsa da, halen net bir dış medeniyet deliline ulaşmış değiliz. Peki dışarıdan da durum böyle mi?
“Esrarengiz yıldızın uzaylılarla bağlantısı yok”
Uzaylıların gözlemi altında yaşamak
METI Başkanı Douglas Vakoch tarafından görüşmede ele anınan hipotez, “uzaylıların Dünya’dan haberdar olduklarını ve tıpkı hayvanat bahçesindeki hayvanları izlermiş gibi bizi gözlemledikleri” yönünde. Bu ifadeyi şahsen, dünyanın en ünlü ufologlarından biri olan Whitley Strieber’in dediğini duymuştum. “Communion” kitabı milyonlar satan Strieber, gelişmiş dış medeniyetlerin bilinçli olarak bizimle temas kurmadığını ya da bunu “kısmen” yaptığını savunan isimlerden.
Vakoch ise bu durumu aşabilmek için hayvanat bahçesi bekçilerinin dikkatini çekecek mesajlar iletmemiz gerektiğini düşünüyor. Bunu yapabilmek için de çok daha ileri bir teknoloji seviyesine ulaşmamız lazım. Örneğin, EarthSky sayfasına göre eğer zebralar bir anda kuma asal sayıları çizmeye başlasaydı bu hayvanların algı yeteneği konusunda bildiklerimiz tamamen değişir ve onlara farklı yaklaşırdık.
Bu ihtimal gelecekte işe yarayabilir. Ama peki ya durum daha da kötüyse? Ya insanlık büyük bir galaktik hayvanat bahçesinin içinde değil de, karantinaya alınmış durumda ise? Fransa Ulusal Bilimsel Tarım Enstitüsü’nden (INRA) direktörü Jean-Pierre Rospars, “uzaylıların insanlığı aktif olarak izole ettiğini çünkü onlarla temasa geçmemizin Dünya için kültürel bozukluğa neden olabileceğini” öne sürdü.
Tüm bunların yanında uzaylıların bizimle temasa geçmesini zorlaştıracak ya da neredeyse imkansız kılacak unsurlar da mevcut. Bunlar arasında Dünya’nın kalın buz katmanları veya okyanusların derinliklerinde yaşıyor olmaları, çekim gücü çok kuvvetli süper-Dünyalarda yaşamaları veya çoktan galaksilerarası savaşlar ile birbirlerini öldürmüş olma ihtimalleri yatıyor.
Yine de mantıklı düşünerek, biraz daha sabırlı olmak lazım. Dünya 4.6 milyar yaşında olsa da insanlık Dünya dışı yaşam arayışına henüz 100 yıl önce başladı.
Uzaydan gelen sinyalleri dinlerken, zamanı en etkin kullanmanın yolu uzak misafirlerimizin geride bıraktığı izleri incelemek olabilir mi?