Küresel okyanuslarda bir yıldan uzun süredir alarm veren ve bilim insanlarının sayısız uyarısına rağmen gerekli önlemlerin alınmadığı okyanus asitlenmesi, Büyük Mercan Resifi’ni öldürmek üzere.
Maalesef son günlerde çıkan ve mercan resifinin tamamen beyazlaştığını ilan eden (ve muhtemelen doğru olan) haberleri yalanlayacak doğru düzgün veri yok. Sadece bilim çevreleri faciayı kabullenmek istemezmiş gibi ‘halen vakit var’ demeye çalışıyor.
‘Ne de olsa vakit var, nesli daha tükenmez veya ormanlar daha bitmez’ yaklaşımı ile dünyanın canına okurken, bugüne dek neleri yok ettiğimizin kısa listesini çıkarmaya çalışmayacağım. Şurası kesin ki, bugün hayatta olan birçok canlı 50 yıl içinde ancak hologram olacak ve doğallığını tamamen yitiren bizler büyük ihtimal oksijen tüpleri ve sanal gerçeklik gözlükleriyle birkaç odadan öteye geçmeyen hayatlar yaşayacağız.
Nasıl olacaksa olsun, Büyük Mercan Resifi’nin yok olma noktasına gelmesi geleceğe ait distopya senaryoları üretmek için ilham verici bir durum.
Dijital medya kıyamet tellallığı yaparken, bilim insanları ise Büyük Mercan Resifi’nin henüz ölmediğini, hatta hayatta kalabilmesi için ümit olduğunu belirtti. Nasıl olacağını sorarsanız, mercanları insanlık kurtarmayacak. Büyük Mercan Resifi’nin, küresel ısınmaya karşı en büyük doğal direnişi sergilemesi gerekiyor.
‘Beyazlamış oldukları öldükleri anlamına gelmiyor’
Küresel basında çıkan haberler Büyük Mercan Resifi’nin tamamen beyazlaştığını öne sürdü. Yani, iklim değişikliği ve okyanus asitlenmesi nedeniyle mercanlardaki bitki örtüsü ve kabuklu canlılar ölüm döşeğine gelmişti.
Avustralya hükümeti resifin tamamen ölmediğini ancak “yüzde 85’inin beyazlama riski taşıdığını” açıkladı. Verilen bilgiye göre, resifin yüzde 22’si beyazlamış durumda. Kısaca tablo bu haliyle de berbat.
Bilim insanları ise çıkan ilk haberlerin doğruluğunu sorgulayarak resifin halen hayatta olduğunu ve kurtarılabileceğini belirtti. Bu konuda görüşlerine başvurulan isimlerden birisi, Georgia Teknoloji Enstitüsü Dünya ve Atmosferik Bilimler Yüksekokulu’ndan Profesör Kim Cobb.
LA Times’a konuşan Cobb, Büyük Mercan Resifi için büyük endişelerle beraber ümit olduğunu söyledi. Cobb’un verdiği en önemli bilgi, beyazlamış olan resiflerin henüz ölmemiş olduğu:
“Mercan bir hayvandır ve fotosentetik yosunlar ile simbiyotik (ortak yaşam) kurar. Yosun yemek, mercan ise ev görevi görür. Ancak sular çok fazla ısınırsa yosun kimyasal olarak mercanlara zararlı hale gelir. Bu durumda mercan kendisini korumak için kabarmaya başlar. Bu durum şeffaf olan mercan dokusundaki tüm rengi yok eder ve canlının iskeletini görebilirsiniz. Aslında gördüğünüz ölmüş değil, yosundan arınmış bir mercandır.”
“Beyazlamış olan mercan ana yemeğinden mahrum kaldığı için ölümle burun buruna gelir. Su sıcaklığı değişirse (hızlı olması en iyisi) tekrar hayata dönebilir.”
Sıkıntılı durum kısa sürede sona ermeyecek
Küresel alanda etkili olan beyazlama, 2014-2015’te yaşanan El Nino’nun ardından kendini göstemeye başladı. Hawaii adalarından Maldivler’e kadar yaşanan mercan ölümleri, nihayetinde Büyük Mercan Resifi’ni tehdit etmeye başladı.
Okyanus sularındaki ısı ve asit artışı Kasım 2015’ten 2016’ın bahar aylarına kadar fazlasıyla etkili oldu. Uzun süre aç kalan mercanlar bu süre zarfında tamamen renk attı.
Cobb, El Nino’nun gösterdiği etkinin yanında en ciddi sorunun okyanus tabanındaki ısı artışı olarak belirtti. El Nino’nun eklenmsiyle, bu sorun daha da ciddileşti. 97-98’de yaşanan El Nino çok daha güçlü olmasına rağmen, geçtiğimiz yıl yaşanan değişim daha büyük oldu.
Büyük Mercan Resifi için ne yapılabilir?
Cobb’un ümidi doğanın kendisinde:
“Pasifik Okyanusu’nda Büyük Mercan Resifi’nden çok daha kötü durumda olan adalarda incelemeler yaptım. Christmas Island’da ölüm oranı yüzde 85’lere kadar çıksa da, hiç etki görmemiş bağımsız çok sayıda mercana rastladık.”
“Bu bulgu bize önemli bir şeyi fark etmemizi sağladı. Şartlardan hiç etkilenmeden hayatta kalabilmiş mercanlar, değişen koşullara adapte olmuş olmalıydı. Mercanlar gelecekteki ısı değişimlerine ayak uydurarak hayatta kalabilir.”
25 milyon yıldır yaşamı besliyor
Avustralya’nın karasuları içinde kalan Büyük Mercan Resifi, Dünya’nın uzaydan görülebilen tek ve en büyük canlı yapısı. 2500 km uzunluğundaki bir alana yayılan resif, 2900 bağımsız mercan ve 1050 ada içeriyor.
Kapladığı alan Birtanya’dan büyük olan mercan resifi, Avrupa’nın sahip olduğu biyo-çeşitliliğin fazlasını barındırıyor. Büyük Mercan Resifi’nde yaşayan canlı türü çeşidi ve sayısı şu şekilde:
– 1625 balık,
– 3000 yumuşakça,
– 450 mercan,
– 220 kuş ve
– 30 balina ile yunus.
Resif yeşil kaplumbağaların en çok ürediği yer olduğu gibi dünyanın dugon nüfusu en fazla olan bölgesi.
Oluşumu 24.99 milyon yıl öncesine uzanan Büyük Mercan Resifi, kabukları altında yaşayan anemone benzeri mikro canlıların kolonilerinden meydana geliyor. Her koloni, küçük canlılardan milyonlarcasını içeriyor.
Milyonlarca yıl boyunca su seviyesinin yükselip alçalmasıyla sığ sulara ve adalara yayılan dev bir sistem haline gelen Büyük Mercan Resifi, Avustralya kıyılarından 225 km açığa ulaşıyor.
Var olduğu süre boyunca çevresindeki ekosistemin hayatta kalmasını sağlayan Büyük Mercan Resifi, bölgeye gelen ilk insanların da buldukları doğal barınak ve gıda çeşitleriyle hayatta kalmasını sağladı. Resife 1770 yılında ilk adım atan Avrupalı olan James Cook, gördüğü manzarayı şu şekilde özetlemişti:
“Deniz her yerinde, derinlerden piramit gibi aniden yükselen ve kayalardan, kıyılardan fırlayan balık sürüleri saklıyor.”
Cook, mercanlardan birinde batma tehlikesi geçirdikten sonra resiften ayrılmış ve aylar süren gözlemleriyle bölgenin ün kazanmasını sağlamıştı. Çok kısa zamanda olumlu gelişmeler yaşanmazsa, 25 milyon yıllık bir yapı insanlık tarihinde 250 yılı dolduramadan yok olacak.