Pazar, Aralık 22, 2024
More

    “Bir gün Polonya dendiğinde akla ilk G2A gelsin istiyoruz”

    Bartosz Skwarczek, Polonya’nın en başarılı girişimcileri arasında gösterilen bir isim. Video oyun dünyasında giderek daha fazla ismini duymamızın sebebi ise dünyanın en büyük dijital oyun marketini temsil eden G2A’in kurucularından biri olması.

    G2A, Doğu Avrupa’dan çıkan en büyük firmalardan biri ve etkileyici bir büyüme hızına sahip. Henüz 2010 yılında kurulan firma 2012 yılında 45 metrekare çalışma alanında 15 çalışana sahipken, 2016’da 5000 metrekarenin üzerine çıkan çalışma alanında tam 700 kişinin toplandığı bir teknoloji devine dönüştü.

    G2A, Silikon Vadisi’nden 21.yy’ın başından bu yana çıkan dersleri çok iyi çalışmışa benziyor. Mevcut tabloya bakıldığında Facebook, Google ve Apple gibi firmaların 10 yılı aşkın bir süreye yayılan başarısını çok daha kısa zamanda elde edebilir. Tek bir alanda hizmet vermeye başlayan ve zamanla ürün ve hizmet yelpazesini genişleten teknoloji devleri gibi, G2A de aynı stratejiyi başarıyla izleyerek küresel bir markaya dönüşüyor.

    İlk kez Gamescom fuarında tanışma şansı bulduğum Bartosz Skwarczek ile bu sefer G2A’ın basın gününde tekrar sohbet etme şansı buldum. Skwarczek, soru&cevap oturumunda birçok gazeteciden gelen sorulara yanıt verdi.

    Gördüklerim eşliğinde karşıma çıkan şirket kültürü beni çok etkiledi. G2A’in merkez binasındaki atmosferi kendi gözlerimle görmeseydim, Skwarczek’in bahsettiği ekosistemi nasıl oluşturduklarını muhtemelen anlayamazdım ve anlattıkları bana ezberlenmiş cümleler gibi gelebilirdi. Ancak hayallerine giden yolda oluşturdukları ekosistem, bugün kusursuz bir makine gibi çalışıyor.

    G2A’in nasıl bunları başardığı ve gelecek planları ne derseniz, buyurun:

    G2A’deki şirket kültürünü oluşturan etkenler neler?

    CEO olarak görevim, çalışanlarımın memnuniyetini sağlamaktır. California’da Googleplex binasını gezdiğim zaman kafamda birçok düşünce belirdi. Yönettiğim şirket, dünyanın dört bir yanındaki insanların çalışmayı isteyeceği bir yer olmalıydı. Googleplex’te insanların ne kadar çalıştığını ve bir o kadar da iyi vakit geçirdiklerini gördüm. İnsanların hayatları, çalışma ortamlarında kolaylaşmıştı. Bunu fark ettikten sonra aynısını G2A’de uygulamaya karar verdim. Bu yüzden sürekli olarak çalışanların gücünü ne kadar artırabileceğimize dair adımlar üzerinde kafa yoruyoruz.

    G2A’de çalışma hayatının güçlendirilmesi adına sürekli bir araya gelip beyin fırtınası yapıyoruz. Firmamıza uluslararası alandan birçok çalışan geliyor ve bazıları çok büyük firmalardan bize katılıyor. Aramıza yeni katılan insanlara verdiğimiz ilk mesaj, G2A’de iletişimin son derece kolay olduğu. Çünkü burada herkes işi konusunda son derece hassas. Örneğin ben asla “Sakın bunu yapma!” diye bir tepki vermiyorum. “Bence bu iyi bir fikir değil” demek yeterli oluyor.

    G2A’in çalışan sayısı hızla artarken çalışma alanlarını nasıl düzenliyorsunuz?

    Şu an en büyük enerji harcadığımız konulardan bir tanesi bu. Rzeszow’daki merkez binada yaklaşık 100 kişi çalışıyor. Şu an ikinci bir bina daha kullanmaya başladık. Çalışanların ulaşımla zaman kaybetmesi yerine yürüyerek veya bisiklet kullanarak işyerlerine gelmelerini istiyoruz. Bu yüzden yeni ofisleri kurarken lojistiğe dikkat ediyoruz.

    Şu an bulunduğumuz ana bina dışarıdan çok çekici gelmeyebilir. Ancak önemli olan dışarıda ne olduğundan çok içeride ne olduğu. Çalışanların sayısı arttıkça Krakow ve Varşova’da da ofisler açtık. Ardından Hollanda ve Hong Kong ofisleri ile küresel alandaki genişlemeye devam ettik. Geçtiğimiz günlerde alınacak mobilyaların listesini ve faturayı gönderdiler. Açıkçası genişlemenin pahalı bir operasyon olduğunu not düşmeliyim. Genel olarak çalışma alanı açısından bir sıkıntımız yok. Bina dışında da otopark bulundurarak araç veya bisiklet ile gelenlere yeterli alan sunuyoruz.

    G2A CEO’su Bartosz Skwarczek. [DijitalX]

    G2A küresel bir teknoloji devi oldu diyebilir miyiz?

    Kendimiz için ‘mütevazi’ kelimesini seçerdim. İçinde bulunduğumuz çağın en önemli unsuru ekosistem. Her nereye giderseniz gidin oraya özgü ekosistemler görüyorsunuz. Apple neden bu kadar seviliyor diye düşünürseniz, bunun temelinde çok büyük bir ekosistemin içinde yer alması yatıyor. Google, sunduğu birçok hizmet ile dev bir ekosistemi temsil ediyor.

    Sadece internet yorumlarıyla değerlendirilen bir firma olmak istemiyoruz.

    Tüm bu hizmetler, müşterilere verilen değeri oluşturuyor. Firmanın içinde ise kendi ekosistemimizi oluşturmak istiyoruz. Çünkü insanlar günümüzdeki müşteri profili çok güçlü. Her türlü bilgiye anında ulaşabiliyor. Müşteri profilinin 20-30 yıl öncesine kıyasla çok farklı olması, onlara olağanüstü değerler sunmanızı gerektiriyor. Müşteriler artık birçok hizmeti ucuz veya bedava, hızlı ve kaliteli istiyor. Biz de buna dayanan bir ekosistem oluşturmak istiyoruz. Bugün her firma için bu büyük bir mücadele ama başarılı olmanız halinde tüm çarkları dönen bir mekanizma. Geldiğimiz noktada bizler ve müşteriler yaşanan etkileşimden mutluyuz.

    Şirket kültürünü Polonya dışındaki ofislere nasıl taşıyorsunuz?

    Hong Kong’daki ofisi örnek verirsem, ilk yaptığımız iş buradan birkaç çalışanı oraya göndermek oldu. Böylece kültürü oraya aşılamaya başladık. Aynı şekilde, Şanghay’da açılan ofisten birkaç çalışanı 2-3 aylığına Polonya’ya getirdik. Böylece şirket kültürünü kendi içimizdeki etkileşimle yaymayı başardık.

    Şirket kültürünü bu şekilde yaymak, bir kitaba bakmaktan çok farklı. Hayır, kesinlikle aramızda olmalı ve ortak hissi yaşamalısınız. CEO ile yürürken karşılaşmalı ve onunla herkesle olduğu kadar rahat konuşabilmelisiniz. Bizim yönetici anlayışımız asla çalışana yukarıdan bakan biri olamaz.

    G2A’in sadece internet yorumlarıyla değerlendirilen bir firma olmasını istemiyoruz. Burada çok karmaşık bir yapımız var. Oyun marketinden sanal gerçekliğe, 3D’den e-sporlara kadar birçok birime sahibiz. En popüler hizmetimiz olan G2A Pay de bunlardan biri. Doğal olarak insanlar merak ediyor ve birçok soru soruyorlar. Biz de kapılarımızı açıyor ve merak eden herkese cevaplarını firma içine girerek almalarını sağlıyoruz. Bazı gazeteciler birden fazla ziyaretimize geliyor. Her zaman gelebilirler. Sakladığımız hiçbir şey yok. Benimle, çalışanlarla konuşun; nasıl çalıştığımıza ve günlük faaliyetlerimize bakın. Tabii ki şirket içinde gizli kalması gereken bilgiler olacaktır ama onun dışında herkes merak ettiği her şeyi bize sunabilir.

    Bu yaklaşımla kültürümüzü yayıldığımız her yere taşıyabileceğimize inanıyorum. G2A’de yıllardır çalışan kişilerin yanı sıra yeni gelenler de değerlerimizin tümüne sahip. Sadece birkaç ay içerisinde yaşadıkları tecrübe ve etkileşim ile G2A ekosistemine dair tüm bileşenleri benimsiyorlar.

    G2A’in sanal gerçeklik oyunu ‘Blunt Force’, İkinci Dünya Savaşı’nı konu alıyor. [DijitalX]

    Günlük hayatınızda ne kadar oyun oynuyorsunuz?

    İşlerden dolayı açıkçası çok az vaktim oluyor ama oyunları çok güzel bir amaç için kullanıyorum. Eşim Patricia ile ne zaman bir konuda anlaşmazlığa düşsek Mortal Combat veya benzeri bir oyunun başına geçiyoruz. Yarım saatlik terapi sonrasında tüm stres ortadan kalkmış oluyor.

    Tüm oyunlar arasında Doom’un benin için ayrı bir yeri var. Lisedeyken tatil zamanlarında ailem ile Varşova’ya giderdik ve ben bir mobilya şirketinde çalışırdım. Günde 20 saat çalıştığımız zamanlar oluyordu. Çalışma arkadaşlarımla en büyük eğlencem ise Doom oynamaktı. Kuzenim firmada yönetici olduğu için geceleri birkaç bilgisayarda oynamaya devam ederdik.

    Doom’un en son versiyonunu gördüğümde ise tek söyleyebildiğim ‘bunu oynamam gerekiyor’ oldu. Ancak çok oynama şansım olmadığı için henüz bitiremedim. Umuyorum yılbaşında yeterli vaktim olacak.

    Konsol oyunları için bir platform oluşturulacak mı?

    Bu çok kolay değil. Adlarını veremeyeceğim en iyi 10 AAA oyun geliştiricisinden yarısıyla görüşme halindeyiz. Oluşturduğumuz ekosistem, yayımcılara değerler sunmamıza imkan veriyor. 3D alanındaki çalışmalarla firmalara oyun figürlerini basma imkanı vermek buna örnek verilebilir. Konsol alanında ise doğrudan geliştiriciler ve yayımcılar ile çalışmamız gerekiyor. Bu yüzden API çözümleri sunmaya başladık ve şu an ekosistemi geliştirmek için ‘açık pazaryeri’ dediğimiz bir sistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Böylece çok daha fazla müşteriye ulaşmayı başaracağız.

    ABD ile yurt dışından iş yapabilirsiniz. Ancak Çin pazarına girmek için daha fazlasını yapmalısınız.

    Oyun dünyasında şu an en fazla müşteriye sahibiz. Aynı zamanda daha fazla ürün sunmaya başlayacağız. Ne zaman olacağını söyleyemem ama G2A platformunun bir sonraki evrimi konsol yönünde olabilir.

    Ürün ve hizmetlerimizi artırmak, G2A’in farkındalığı adına da büyük fayda sağlıyor. Geçmişte belli bir fonsiyonu olan ‘bir yerdeki’ firma olarak düşünülürdük. Şimdi sanal gerçeklik ve 3D alanında sunduğumuz ürünler ile kim olduğumuz ve ne yaptığımız çok daha iyi anlaşılıyor. Adım adım ilerleyerek her geçen gün daha fazlasını sunmaya devam edeceğiz.

    Sanal gerçekliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

    Sanal gerçekliğin (VR) önümüzdeki 1-2 yıl içinde çok büyük bir gelişim göstereceğini sanmıyorum. Büyük bir dönüşüm 5 ila 7 yıl gibi bir sürede yaşanabilir. VR için henüz bekleyecek olmamızın nedeni teknolojinin birkaç soruna takılmış olması. Birincisi, VR başlıkları çok büyük. İkincisi, çok pahalı.

    VR için beliren bir diğer sorun, güvenlik. Evinizde veya başka bir yerde olsun, VR başlıklarını kullanmanız sizin dış dünya ile bağlantınızı fazlasıyla kısıtlayacak. Sanal gerçekliğin işlemlerinizi daha kolay gerçekleştirmenizi sağlayan bir boyuta gelmesi gerekiyor. Bununla bağlantılı olarak, VR’da şu an yeterince içerik yok. Sadece oyunlar öne çıkıyor. Gelecekte insanlara birçok alanda fayda sağlayacak içeriklerin üretilmesi, boyut ve fiyatın aşağıya çekilmesiyle VR teknolojisini herkes elde edebilir. Bu gerçekleşene kadar insanlar daha ucuz cihazlar ve içerikler tüketmeye devam edecek.

    Bana kalırsa VR’dan çok artırılmış gerçeklik (AR) hayatlarımızda çok büyük bir yer oynayacak. İçinde bulunduğum bir düşünce grubunda Carrefour, Microsoft ve Coca-Cola gibi firmaların yöneticileriyle beyin fırtınası yapıyoruz. Birçoğuzun birgün gerçekleşeceğine inandığı gelecek şu şekilde: Artırılmış gerçeklik gözlüğünüz ile bir markete gireceksiniz. Gözlüğüne sizin için önceden en ideal fiyatlı tereyağlarını listelemesini isteyeceksiniz. İçeride ürünü ararken ekranda tüm seçenekler teker teker düşmeye başlayacak. Benzer şekilde, gözlüğünüzle olduğunuz yerden ürün siparişi de verebileceksiniz.

    Hong Kong’da ofis açmanızın arkasında hangi sebepler yatıyor?

    İlk olarak bir tanımla başlayayım. Genel merkez (HQ) nedir? Burası, pazar yerini kontrol eden yerdir. Hong Kong’da kurduğumuz ofis, Çin anakarasındaki merkezlerden biri.

    Neden Hong Kong’u seçtiğimiz sorusunu bana birçok kişi soruyor. Neden Avrupa’da başka bir ülke veya ABD değil diye düşündüğünüzde bunun birkaç cevabı var. Hong Kong, dünyada iş kurabileceğiniz en iyi üç yerden biri. Temel sebebi, İngilizlerden kalan çok güçlü bir umumi hukuk olması. Yasal sistemin çok güçlü olmasının yanı sıra, girişimciler ve yeni firmalar için birçok fırsat söz konusu. Bir diğer önemli faktör, Hong Kong’un Asya’daki oyun sektörünün kalbinde yer alması. Bugün istatistiklere bakıldığında ABD’den daha büyük bir pazardan bahsediyoruz. Asya oyun sektörünün büyüme hızı da ABD’den yüksek.

    Düzenlemelerin eksik olduğu alanlarda sıfır hata yapmak için en iyi hukuk firmalarıyla çalışıyoruz. 

    Asya’daki tüm iş sektörleri ilişkiye dayanıyor. Bu ilişkiyi en güçlü kurabileceğiniz yer ise Hong Kong. Orada yer almazsanız güçlü temeller kuramazsınız.

    Şanghay ve Hong Kong’a yaptığım ilk ziyarette birçok insanla görüşme şansım oldu. Son derece nazik ancak mesafeli olduklarını fark ettim. Ancak defalarca orada bulunduktan ve bürolarımızı hayata geçirdikten sonra ciddi bir iş yapmak istediğimizi gördüler ve saygı duymaya başladılar.

    ABD’de yukarıdaki tablo geçerli değil. Orada pazar herkese açık. Polonya’dan, Rusya’dan veya Hong Kong’tan ABD ile iş yapabilirsiniz. Ancak Çin için çok daha yakın ilişkiler gerekiyor.

    Hong Kong’u tercih etmemizdeki bir diğer temel sebep, çok iyi bir borsa olması. G2A olarak çalışmak isteyeceğimiz üç borsa var: Hong Kong, NASDAQ ve Londra. Hong Kong menkul kıymetler borsası başkan yardımcısı ile görüşme yaptığımda, firmamızı halka arz etmemiz için en iyi tercihlerden biri olduğuna dair beni ikna etti. Tüm bunların yanında Hong Kong’un yapısı da orada bulunmanızı gerektiriyor. Hindistan gibi birçok yabancı yatırımlı firma bulunuyor ve yasalar belli bir düzen için orada olmanızı gerektiriyor.

    Hindistan ve Çin gibi aklımızda olan ülkelerden biri de Brezilya. Çünkü Güney Amerika çok büyük bir pazar ve onlar da yerel firmalara daha çok önem veriyorlar.

    Küresel pazarlarla karşılaştırıldığında Polonya’yı nasıl görüyorsunuz?

    Bir işadamının gözünden baktığınız zaman Avrupa’da iş yapmanın o kadar kolay olmadığını görüyorsunuz. Çünkü tüm dünya ile mücadele ediyorsunuz. İnternet firması iseniz 3 milyar kişinin gözünün önündesiniz. Yani Çin, Japonya, Brezilya ve ABD gibi birçok ülke ile rekabet içindesiniz. Doğal olarak birçok alanda zorluklarla mücadele etmek zorundasınız. Örneğin Çin’den gelen bir çalışana beklentilerinizi anlatırken, o kendi ülkesinde alıştığı çalışma saatlerinden bahsediyor. Her ülkenin kendine özgü çalışma standartları var. Çin’de 12 saatin üzerinde çalışmak normal gelirken Polonya’da 8 saat normal kabul ediliyor. Girşimci ruhun zirvesi ABD’de ise kararlıysanız bunun sınırı yok.

    Avrupa’daki zorluklardan bir diğeri, internet ve oyun sektörünün çok iyi düzenlenmemiş olması. Belli alanlarda düzenmelerin eksik olması, insanların birçok farklı karar almasına yol açabiliyor. Biz her alanda doğru adımı atabilmek adına birçok küresel hukuk firmasıyla işbirliği yapıyoruz. Bu yüzden küresel alandaki mücadelede yer almak ve en doğru kararları almak için -ne kadar maliyetli olsa da- en iyi firmalarla işbirliği yapıyoruz. Sanırım ABD veya Singapur gibi ülkelerde bu kadar zorlanmazdık.

    Polonya’da son zamanlarda bir değişim söz konusu. Birkaç hafta önce Polonya Başkanlık Konferansı’na davet edilmiştim. Devlet Başkanı, Başbakan ve Ekonomi Bakanı dahil hükümetin önde gelenleri oradaydı. Konferansta ‘İş Anayasası’ adı verilen yenilik sundular. Açıkçası birçok başarılı madde içeriyordu ancak önemli olan uygulamaya konduklarını görmek. Umuyorum ki geçmişteki zorlukları gelecekte aşacağız.

    Aktif olduğunuz ülkelerde vergi ödeme süreci nasıl işliyor?

    G2A yer aldığı tüm ülkelerde vergi ödüyor. Polonya’daki firma Polonya’ya, Hong Kong’taki firmamız da Hong Kong’a vergi veriyor. Diğer yandan, transfer bedelleri söz konusu. Transfer bedeli analizleri doğrultusunda vergi ödemeleri ülkelerin gerektirdiği oranlarda yapılıyor. Farklı ülkelerde bu işlemleri daha kolay gerçekleştirmek için yasal ve finansal danışmanlarla çalışıyoruz.

    Çevrimiçi ödemelerde KDV sorunu yaşanıyor mu?

    (Müşterilerin ürün alırken ödeme kısmında yanlış bölgeyi seçmesi gibi hatalardan bahsediliyor)

    Bu soru ile o kadar çok karşılaştık ki detaylı bir açıklamayı broşürlerimize ekledik. Vergi işlemleriyle ilgilenen birimimiz her türlü düzenlemeyi sağlıyor ve takip ediyor.

    İnsanların dünyanın dört bir yanından gelip çalışmak istediği bir firma oldunuz. Bundan sonraki hedef ne?

    En başında beri bir hayalimiz vardı. Bunu şu şekilde anlatayım: Mesela ABD’ye gidiyorsunuz ve Polonya’dan olduğunuzu söylüyorsunuz. Varşova ve birkaç yeri biliyorlarsa nereden olduğunuzu soruyorlar ama akıllarına bir firma gelmiyor. Japonya’ya giderseniz ne tür firmalarınız var diye soruyorlar. Çin’de aynısı geçerli. ABD’yi düşünürseniz Apple ve Google geliyor. Almanya dediğinizde Mercedes sadece bir örnek. Polonya’da video oyun sektörü çok gelişti ve birçok iyi ürün çıkarıldı. Ancak halen kat etmemiz gereken bir yol var. NASDAQ borsası yöneticileriyle konuştuğumda ve bana firma sorduklarında, “Birkaç yıl bekleyin, G2A olacak” dedim. Amacımız da bu. Bir daha kimse ‘Polonya’dan çıkan firma kim’ diye düşünmek zorunda kalmayacak. En büyük hayalimiz bu.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler