Pazar, Aralık 29, 2024
More

    Bill Gates’in dünyayı kurtarma planı: Mission Innovation

    İnternet haberciliği kariyerimde en sıkıcı bulduğum ve yıllardan beri takip etmediğim bir etkinlik varsa, bu hem Birleşmiş Milletler (BM) hem de NATO zirvelerinden bile sıkıcı olan küresel iklim zirvesi. Sıkıcılığının nedeni ise haber yapmayı bırakın takip etmeyi gerektirmeyecek kadar anlamsız olması.

    Neden anlamsız denileceği konusunda her bir kafadan birçok görüş ortaya atılabilir elbette. Ancak bu anlamsızlığı COP21 adına harika bir eylemle özetleyen Brandalism örgütü oldu. Aktivistler, Paris sokaklarındaki reklam panolarını ‘hackleyerek’ reklam ilanlarını 600 posterle değiştirdi. 80 sanatçının imzasını taşıyan posterlerde verilen mesaj çok açıktı: “İklim değişikliği konusunda söylediğiniz her şey yalan. Para kazanmak için doğayı katletmeye ve politikacılara rüşvet vermeye devam edeceksiniz.”

    Yanlış diyebilir miyiz? Sanmıyorum. Yıllardır doğanın tahrip edildiğini izleyen ve aksini yapmak isteyenlerin gösterdiği çabanın yetersiz olduğunu bilen bizler, içimizdeki kızgınlıkla COP21’in ne olduğuyla bile ilgilenmedik. Sahip olduğu genel görüntü geçmiştekilerden farklı olmasa da, COP21’in ilk gününde yaşanan bir gelişme en azından benim içimde bir ümit doğurdu.

    Bu gelişme bilmem hangi devlet lideri, uluslararası dernek başkanı veya BM yetkilisini verdiği içi boş, etkileyici olmaya çalışan bir vaat değil. Aksine, dünyanın en zengin insanının titizlikle hazırladığı plana dayanan bir proje.

    Gates zorlu hedef için kararlı

    Bill Gates, 3 Aralık’ta blog sayfasından yaptığı açıklamada, küresel ısınma sorunun sadece devletler tarafından halledilmesi gerektiğine dair inanışın karşısına çıkan bir projeyi duyurdu: Mission Innovation.

    Bill&Melinda Gates Derneği’nin yıllardır teknoloji firmalarıyla geliştirdiği projelerden fazlasıyla tecrübe kazanan Gates, nihayetinde politikanın dünya sorunlarını çözmekten aciz kalan tarafını yama etmenin yolunu da buldu.

    Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg, Amazon’un patronu Jeff Bezos ve Alibaba’nın yönetim kurulu başkanı Jack Ma gibi isimlerin yer aldığı 30 teknoloji milyarderinin finanse ettiği Mission Innovation, Avustralya, Pakistan, Japonya, Kanada ve Şili gibi tüm kıtalardan 20 ülkenin desteğini alıyor.

    Mission Innovation, 21’inci yüzyılın en büyük küresel projelerinden biri olarak karşımıza çıktığı gibi, Y ve Z kuşağının geleceği için büyük önem taşıyor. Sebebi, Gates’in kararlılığından anlaşılabilir. Microsoft’u kuran iki isimden biri olan Gates, karbon salınım oranının dünya devletlerinin hedeflediği seviyeye çekemeyeceklerini ve bu durumun sonuçlarının ne anlama geleceğini de çok iyi biliyor. O yüzden amacı çok net: Karbon salınım oranı sıfıra inecek.

    Mevcut gidişat: Kıyamet

    Birleşmiş Milletler’in (BM) amacı, küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliği ve dünyayı mahveden etkilerinin önüne geçmek için atmosfer sıcaklığının 2 dereceyi aşmamasını sağlamak. Mission Innovation ise aşılmaması imkansız gibi duran limitin bile çok fazla olduğunu savunuyor. Atmosferde hapsolan ısı yeryüzünü ısıtırken, ısının fazlası ormanlar ve okyanuslarda toplanıyor ve dört bir yandan ekosistem hızla ölüyor. Asitten bembeyaz hale gelen mercanlar bunun en korkutucu örneğini temsil ediyor.

    Okyanusların derinliklerinden atmosferin üst katmanlarına kadar nüfuz eden küresel ısınmanın temel nedeni ise enerji politikası. Her ne kadar yenilenebilir enerji alanında büyük yatırımlar yapılsa da, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi Çin başta olmak üzere birçok ülke enerjisini kömür, petrol ve doğalgazdan elde ediyor. Çin’de her yıl 1,6 milyon kişiyi öldüren hava kirliliği, atmosferde yaşanan ısı artışının da en büyük etkenlerinden. Öyle ki, ABD Atmosfer ve Okyanus İdaresi (NOAA), 2014’ün ardından 2015’i insanlık tarihinin en sıcak yılı ilan etti. Kuzey Buz Denizi’ndeki buzul oranı 1981’den bu yan yüzde 22,3 azaldı, Antarktika’nın kıyılarını koruyan buz sahanlarının yüzde 70’i eridi, CO2’nin yüzde 30’unu emen okyanuslardaki gıda zinciri çökmeye başladı.

    Gelinen noktada 2100 yılına kadar Antarktika’nın dörde ayrılabileceği, Kuzey Amerika’nın çöle dönüşebileceği ve pH değeri alt üst olan okyanuslarda canlıların doğal dönüşüm döngüsünün yok olabileceği belirtildi. Bu tablonun önüne geçilmezse, açlık ve yoksulluğun artacağı, yaşam alanının ise giderek azalacağı dünyada Y ve Z jenerasyonunu gelecek değil kıyamet bekliyor olacak.

    Ne kadar harcıyoruz?

    Mission Innovation raporuna göre, 2050’de dünyanın enerji tüketimi yüzde 50 artacak. Günümüzde ise üretilen enerjinin yüzde 80’inden fazlası fosil yakıtlardan elde ediliyor. Bu da küresel ısınmayı durdurmak istiyorsak 2050 yılına kadar karbon salınım oranını yüzde 80 azaltmamız gerektiği anlamına geliyor.

    Atmosfere salınan karbonun üçte ikisinden insanlar sorumlu. Ürettiğimiz enerjinin sadece yüzde 5’i yenilebilir enerjiden gelirken, petrolden üretilen enerji son 40 yılda yüzde 5’ten yüzde 25’e fırladı. Gates, bu verileri tersine çevirmek için inovasyon temelli teknolojilerin kısa zamanda sonuç vereceğine inanıyor. Bunun için kendisi beş yıl içinde 2 milyar dolar, projede yer alan kurum ve yatırımcılar da 1 milyar dolardan fazla mali destek sunma sözü verdiler.

    Uluslararası Enerji Kurumu (IEA), fotovoltaik panellerin kullanılmasıyla 2050 yılına kadar küresel elektriğin yüzde 22’nin güneşten sağlanabileceğini tahmin ediyor. Zamanla ev ve işyerlerinde standart olacak bataryalar ise kW/s başına maksimum 80 sent elektrik depolamak için kullanılacak. AB’de bu fiyatın 20 sent, Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde ise 15 sent olacağı düşünülüyor.

    Cesur ve akıllı yatırım zamanı

    Güneş panelleri, rüzgar gülleri, atık ısı ve biyo-yakıt gibi alternatif kaynaklardan elde edilecek enerjinin istenen sonuçları vermesi için en kritik etken devletlerin desteği. Gates, bu aşamada başta ABD hükümeti olmak üzere hükümetlerin enerji yatırımlarında belirgin değişim olmasını istiyor.

    Örneğin; ABD’de enerji sektörünün 2013 yatırımları 1,4 trilyon dolar olurken, Obama hükümeti sadece 5,3 milyar dolar harcama yaptı. Sağlık alanında ise yatırım oranları sırasıyla 2,9 trilyon dolar ile 31 milyar dolarlık olarak belirdi.

    Gates, dünyanın en büyük teknoloji firmalarından bazılarını yöneten işadamlarıyla devlet politikaları ile küresel ısınma terazisini dengelemek istiyor. Bu aşamada koyduğu beş şart ise şu şekilde: Erken yatırım, geniş kapsamlı yatırım, cesur yatırım, akıllı yatırım, toplu yatırım. Kısaca, en zengin, en güçlü en kararlı işadamlarının ‘beş katmanlı’ yatırım stratejisi geleceğin en büyük ümidi olarak beliriyor.

    Türkiye neler yapabilir?

    Mission Innovation’a katılan ülkeleri gösteren dünya haritasında maalesef Türkiye yer almıyor. Ancak birçok yeni teknoloji gibi, Mission Innovation Türkiye için çok büyük bir fırsat olabilir. Fosil yakıt alanında dış ülkelere bağımlı olmaktan kurtulmak isteyen Türkiye, gerekli yatırımları yaptığı takdirde tüm enerjisini yeşil enerjiden elde edebilir.

    Türkiye Enerji Bakanlığı’nın 2013 verilerine göre ülkemizin rüzgardan elde edebileceği yıllık kapasite 45-50 bin MW. Güneş enerjisinde ise tüm Avrupa ülkelerinden büyük potansiyel barındıran Türkiye yılda tam 380 milyar kW/saat enerjiyi fotovoltaik panellerden elde edebilir. Bu aşamada Mission Innovation projesine dahil olarak küresel dönüşüm planı içinde yeşil enerji yatırımlarını artırmak düşünülmesi gereken bir opsiyon. Türkiye’nin 2012’de enerji ithalatına 60 milyar dolardan fazla para harcadığını ve milli gelirin önemli bir payını enerjiye verdiğinin de altını çizelim.

    TEİAŞ verilerine göre Türkiye 2013’te elektrik üretiminin yüzde 71’ini kömür, yüzde 25’ini doğalgaz ve sadece yüzde 4’ünü yenilebilir enerjilerden karşıladı. Yeşil enerjinin güçlenmesini sağlayacak en önemli etken, devlet teşviki. Gates, bunu biliyor ve devletleri ikna etmek için güçlü firmaları işbirliğine itiyor.

    Nihayetinde amaç yaşam sadece yaşam ömrünü uzatmak mı? Hayır. Nihai amaç temiz su ve sağlık imkanlarını yeşil enerjileri le doğru orantılı olarak artırmak. UNESCO verilerine göre 780 milyon insan temiz suya erişemiyor. 2,5 milyar insan ise hijyenin yetersiz olduğu ortamlarda yaşıyor.

    Gates, bu yıl başında kanalizasyon atıklarını içilebilir suya çeviren Janicki OmniProcessor teknolojisini tanıtmıştı. Biraz yatırım, mühendislik ve kararlılık ile 100 bin insan atığını günde 86 litre suya çeviren bir icat yapıldı. Bir araya gelir ve zaman kaybetmeden çalışmaya başlarsak neden olmasın?

    Fosil yakıtların küresel ekonomiye sıkı sıkı bağladığı bencilliği ortadan kaldırmak ve emperyalizme hizmet etmek için ‘herkese bedava internet’ diye tutturmak yerine, ilk önce yüz milyonlarca insana temiz su götürmemiz gerekiyor.

    Not: Bu makalenin orijinali 10sayfa’da yayımlanmıştır.

    EN COK OKUNANLAR

    İlgili Makaleler