Sürekli karşımıza çıkan sahte haberler ve hiçbir bilimsel dayanağı olmamasına rağmen kabul eden görüşlerin hızla yayıldığı “aydınlanma karşıtı trendin” sebepleri ne olabilir?
Bir grup psikolog tarafından 2017’de gerçekleştirilen araştırma, bazı insanların neden bilimi reddettiklerini açıklayan birkaç faktörü ortaya çıkardı. Sonuçlar, bilimi reddeden eğilimin, bilgi ile eğitim seviyesiyle ilişkili olmadığını ortaya koydu.
Aksine, iklim değişikliği, aşı güvenliği ve evrim gibi konularda bilimsel açıklamaları kabul etmeyen insanların da diğerleri kadar bilimle ilgilendiği ve iyi bir eğitim seviyesine sahip oldukları görüldü.
Aynı eğitim ve bilgi seviyesindeki insanların zıt görüşlere sahip olmasını sağlayan ana faktör, olayları değerlendirme şekli olarak belirdi. Araştıramda insanların belli konular üzerinde bilim insanı gibi değil ancak avukat gibi düşündüğü ve kabul ettikleri görüşleri destekleyen araştırma ve bulguları seçtikleri anlaşıldı.
Sonuç olarak eğer karşısınıza iklim değişikliğinin insanlar tarafından yapılmadığını düşünen biri çıkarsa, bu kişi yüzlerce bilim makaleyi görmezden gelecek ve kendi düşüncesini savunan makale ve görüşleri öne çıkaracak. Bu yaklaşımı bilişsel önyargı olarak da açıklıyoruz.
Araştırmada yer alan Oregon Üniversitesi’nden Troy Campbell şu ifadeyi kullandı:
“Mantık ve delil yerini korku ve çıkarlara bıraktı”
İlk olarak ABD’de düzenlenen Kişilik ve Sosyal Psikoloji Topluluğu konferansında sonuçları açıklanan araştırma, röportajlar ve konu ile ilgili yayımlanan bilimsel makalelere dayanan veriler üzerine kuruldu. Amaç, bilimsel iletişimde yaşanan sorunların sebebini anlamak ve onarmak olarak belirlenmişti.
Araştırmada yer alan Yale Üniversitesi’ndne Dan Kahan da sorunun temelinde önyargıların yer aldığını belirtiyor:
İnsanların bilimsel fikir birliğini reddederek önyargılarına dayanmasının sebebi ise bilimsel sonuçların politik ve sosyal olgular ile ilşkilendirilmesi. Kahan’a göre insanların bilimsel konularda seçici olması yeni bir şey değil ancak geçmişe nazaran çok daha ilerlemiş durumda. Geçmişte politik ve kültürel figürlerin de bilimsel bulguları kabul etme ve toplumun faydası için öne çıkarması genel yaklaşımdı. Ancak bugün Ay’a gidildiğinden Dünya’nın şekline kadar bilim karşıtı görüşleri savunan birçok ünlü isim var.
Kahan, “günümüzde bilimsel bulguaların kültürel üstünlük kurma çabasında kullanılan silahlara benzediğini ve bilimsel iletişimin kirlendiğini” ifade etti.
Kahan’ın bu duruma çözümü ise “bir görüşün direkt kabul edilmesi yerine arkasında yatan motivasyonun anlaşılmaya çalışılması.” Örneğin iklim değişikliğinin insan kaynaklı olduğunu reddedenlerin görüşlerini bir araya toplayıp, ortak zeminini bulduktan sonra bilimsel mesajları bu görüşlerle bağdaştırmak mümkün.
Tüm bunlar zahmet etmediğimiz çabalara işaret ederken, bilim insanları aydınlanma karşıtı hareketin engellenmesi için çalışmaların devam etmesi gerektiğinde hemfikir. Hornsey, bu konunun önemini şu şekilde ifade ediyor:
Hornsey, aşıya karşı durmak ve iklim değişikliğini reddetmek gibi “aydınlama karşıtı” hareketlerin bilimsel değerlere yapılan saldırıyı fark etmelerini sağladığını da not düştü.
Bazıları bilim ile tokatlamak şart. Aksi takdirda can filikalarını da batıracaklar.