Bir yağlı boya tablosunu güzel kılan geniş fırça darbeleri değil, incelikle işlenmiş nüanslardır. Bir insanı tanımak da ressamlık kadar zor bir zanaattır. Usta bir ressamın elinden çıkan yağlı boya tablosunda bu resmi güzel kılan onlarca detay olabilir, fakat bir insanda bu detayların binlercesi gizlidir. İşte bu noktada bu binlerce detayın arasında bireylerin müzikal tercihlerinin de yer aldığını söylesem yanlış olmaz. Müziğe dair zevklerimiz ve tercihlerimiz aslında kimliğimizin ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Öyle ki, bu durum bir dereceye kadar dinlediğimiz şeyler bizim kim olduğumuza delalet eder. Belki de şimdiye kadar benimsediğimiz şarkıları binlerce kez dinlemişizdir ve bu şarkıların sözleri aklımızın her köşesine yer edinmiş olup çevremizde olan bitenlere karşı bakış açımız için bir filtre oluşturmuştur.
Tolstoy “Müzik korkunç bir şeydir” der ve devam eder.
Müzik dinlemek herkes için farklı anlamlar taşır. Kimileri için sessizliği bulamadığı gezegende gürültüye bir adım atmak, kimileri içinse kendine yaklaşmak ya da uzaklaşmak. Benim için, ruhu bedenden ayırmanın, bedenden ayrılan ruhu ilahi bir dinginliğe götürmenin ve aynı ruhu coşkun bir çağlayana dönüştürmenin tek yolu gibi sanki. Bazen de derin bir nefes almak.
Müzik zevkimiz yaşadıkça çeşitlenir, zenginleşir. Arkadaşlarımız gibidir sevdiğimiz müzikler. Bir kısmı silinir zamanla hayatımızdan ama geriye kalanlarda sevecek yeni yönler keşfederiz her geçen gün. Bazen aylar sonra karşımıza çıkar kimi parçalar, yollarımız hiç ayrılmamış gibi sarıp sarmalar bizi, huzur verir, mutlu eder. Bazen de öyle bir sanatçıyla karşılaşırız ki onsuz geçen yıllara acırız, bütün eserlerini hatmetmek, günlerce durmadan dinlemek isteriz. Kimi çocukluk arkadaşımız, kimi entelektüel pek saygı duyduğumuz bir dostumuz, kimi de bir aşk hikayemizin yegane sırdaşı…
Kişilerin müzik zevkleri kişiliklerinden daha çok nasıl bir ruh’a sahip olduklarını, kendi algılarında nasıl bir dünya ve yaşam algıladıklarını gösterse de bilim insanları müzik tercihlerinin aynı zamanda IQ ile ilişkisi olduğunu söylemiştir.
Müzik zevki ile IQ ilişkisi
Bilim insanları, kişilerin dinlediği müzik türü ve IQ seviyeleri arasındaki bağlantıyı inceleyerek bir araştırma hazırladılar. Bu araştırmaya göre, özellikle Türkiye’de ve dünyada şu an yaygınlaşmakta olan rap ve hip-hop müzik türüyle IQ düzeyi arasındaki korelasyonların negatif çıktığını gördüler. Tercihlerini Mozart ve Bach’dan yana kullanan kişilerinse sözlü şarkıları tercih eden kişilere göre daha zeki olabileceği ortaya koydular. Bilim insanları zekayla klasik, caz, elektronik ya da ambient gibi enstrümental müzikler arasında olumlu bir bağlantı tespit ettiler.
Oxford Brookes Üniversitesi, Hırvatistan’da 400’den fazla öğrenci ile bu alanda çalışma yaptılar. Bu çalışmaların sonucunun ünlü Savanna-IQ hipoteziyle de örtüştüğü görüldü. Bu hipotezde de bahsedildiği gibi daha zeki bireyler daha alışılmadık şeyler aramaktalar. Buna göre şarkı sözü gibi belirgin içerikleri daha az içeren müzik türlerinin, zeki kişiler tarafından daha çok tercih edildiğini gösterildi.
Klasik müzik sevenler yaratıcı, Pop dinleyenler çalışkan
Heriot-Watt Üniversitesinden İngiliz psikoloji profesörü Adrian North, dünya genelinde 36,000’den fazla katılımcının katıldığı bir çalışma yaptı.104 farklı müzik türünü ele alan çalışmaya göre caz ve klasik müzik seven insanların yüksek özgüven ve yaratıcılık gösterdiklerini gördü. Caz hayranları daha çok sosyal olmaya eğilimli olurken, klasik müzik sevenlerin de daha içine kapanık oldukları belirlendi. Aynı zamanda pop severlerin de çalışkan oldukları saptandı.
North’a göre ağır metal hayranları nazik ve sakin insanlar olsa da çok çalışkan olmadıkları ve düşük özgüvene sahip oldukları görüldü. Soul müziği seven kişiler ise neredeyse bütün iyi özellikler var. Onlar daha çok dışa dönük, yaratıcı, sevimli, girişken, mutlu ve yüksek bir özgüvene sahipler. Çalışmaya göre, country müzik hayranları utangaç ve çok çalışkanken, rap severler dışa dönük, indie hayranlarının ise kendi halinde ve özgüvenlerinin düşük oldukları görüldü.
North’a göre bu çalışmanın en ilginç yanlarından bir tanesi klasik müzik seveler ile heavy metal hayranlarının aralarındaki benzerliklerdi ki grup içi tuhaf görünse de; iki grupta sakin, içe kapanık ve yaratıcı insanlardan oluşmakta. North bu kişiler için: “İnsanlar şöyle klişe bir fikre sahipler: Heavy metal hayranları depresiftir ve intihara meyillidir, hem kendileri hem de toplum için tehlikeli insanlardır. Hayır, aslında tam aksine oldukça hassas insanlar.”
North ayrıca, arabada müzik dinleyen insanlar için şu açıklamaları yapıyor. Yüksek gelire sahip insanlar tekrarlı ve yüksek sesli müzik dinleme eğilimindeyken, düşük gelirli kişiler daha sakin müzikler dinlemeyi tercih ediyor.
Ve son olarak şunları eklemek istiyorum müzik tercihleriniz ne olursa olsun müzik bir tarihtir, mirastır. Çağlar boyu insanların iletişim şekillerinden biri olmuştur ve kitleleri yönlendirmiştir. Müzik bir kültür değildir; kültürü oluşturan müziğin ta kendisidir. Tıpkı kitaplar, tiyatro ve sinema gibi. Müziği vakit geçirmek için bir araç değil, keşfedilmesi gereken bir hazine olarak görmeniz dileğiyle… Friedrich Nietzsche’nin de dediği gibi “Müzik olmadan hayat bir hata olurdu.”