Avrupa Parlamentosu Eylül 2018’de gündeme gelen 13. Madde’yi onadı; ifade özgürlüğüne karşı olduğu dile getirilen ve “bilinen internetin sonu”nu getirebileceği eleştirilerinin muhattabı “Telif Hakkı Yasası”nı onayladı.
Wikipedia’nın kurucusu Jimmy Wales gibi önemli isimlerin de karşı olduğunu belirttiği, sosyal medya platformlarını “sansür fabrikaları”na dönüştürecek ve asıl amacı medya devlerinin çıkarlarını korumak olan madde resmi olarak kabul edildi.
Bundan böyle Avrupa’da erişime açık olan site ve platformlar “yükleme filtreleri” içerecek ve yüklenen her veri kontrole tabi olacak. Bu filtrelerin ne kadar doğru çalışıp çalışmayacağı bir yana, herhangi bir şeyin istenildiği şekliyle ve anlık olarak paylaşması mümkün olmayacak. İfade özgürlüğünü filtrelerin tekeline bırakan bu onaylamayla, Avrupa internetinin artık özgür olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eleştiri hakkının alınması
Maddenin kontrole aldığı bir diğer konu ise eleştiri hakkının gasp edilmesi. Örneğin, Fransız TV5 kanalında gösterilen ve geçerliliği nedeniyle eleştirilmek istenen bir habere ait görüntüler, eleştiri içerisinde kullanılamayacak. Kullanılması durumunda filtreye takılacak…
“Sarı yelekli” filtreler sorunu
Çeşitli algoritmalarla kopya içeriğin tespit edildiği teknolojiler YouTube gibi platformlarda kullanılıyor. YouTube örneğinde, telif hakkı içeren ses ve video ortamları tespit edilerek, telif hakkı sahibinin kararına göre önlemler alınıyor.
Fakat bu sistemde birçok sorun mevcut; örneğin, kopya olduğu iddiasıyla incelenen dosyalar benzer ama kopya olmayan ses dosyası içerebiliyor veya gerçek telif hakkı sahibi olmasa da büyük bir medya kuruluşunun kullandığı telif hakkı içermeyen veriler, sanki o medya kuruluşuna tescilliymiş gibi işlem görebiliyor.
Algoritma kaynaklı bu sorunlar aşılabilse de zaman kaybının önüne geçmek mümkün olmuyor. Taraflara tanınan süreler boyunca ilgili içerik yayından geçici olarak kaldırılabiliyor; bu da gündem teşkil eden içeriklerin yayınlanması noktasında YouTube yayıncılarının izlenme ve kazanç gibi önemli noktalarda zarar görmesine neden oluyor.
Geçen yasayla birlikte, tıpkı YouTube yayıncıları gibi, Facebook vb. ortamlarda yayımcılık yapan kişiler denetlenerek gündem dışı edilebilecekler. Örneğin “sarı yelekliler” olarak bilinen ve Fransa’yı oldukça meşgul eden hükümet politikalarına karşı olan hareket ile ilgili yayınların, bu yasa kapsamında filtrelere takılarak denetlenmesi mümkün hale getirilebilecek.
Sonuç olarak medya devlerinin, küçük ve görece daha özgür yayıncı ve yayımcılarına karşı büyük bir avantaj elde ettiğini söyleyebiliriz. 24 ay içerisinde üye ülkelerin ulusal yasalarına eklemesi gereken bu madde, dolaylı şekilde ülke yönetimlerine interneti denetleyecek araçlar kazandırırken, özellikle kendisi aleyhine olan içerikleri çeşitli yöntemlerle sansürlemesinin de yolunu açmış oluyor.
Tüm bunlara ek olarak “Link Vergisi Yasası” olarak bilinen 11. Madde de yine bu sansürlemelerle ilgili olarak internetin Karanlık Çağı’nın “tamamlayıcı”sı olarak yer alacak ve bu denetimin baskılayıcı tüm şartları tamamlanmış olacak.
Bu yazının orijinali Yiğit Kırca imzası ile Gelecek Şimdi sayfasında yayımlanmıştır.