Çinli arkeologlar, Henan eyaletinde geçtiğimiz yıl yapılan kazılarda bir bronz kabın içinde rengi sarıya kaçan bilinmeyen bir sıvı keşfetti. Sıvının, içenleri ölümsüz kıldığına inanılan “ölümsüzlük iksiri” olabileceği öne sürüldü.
Xinhua haber ajansına konuşan Kültürel Eser ve Arkeoloji Enstitüsü’nden Shi Jiazhen, “ilk kez Çin’de mistik ‘ölümsüzlük ilaçlarından’ birini keşfettiklerini” belirtti. Jiazhen, “Yapılan keşif antik Çin’de ölümsüzlüğe ulaşmaya yönelik düşünceleri ve medeniyetin nasıl ilerlediğini anlamak adına çok önemli” ifadesini kullandı.
Ölümsüzlük iksirinin bulunduğu bronz kap, Batı Han Hanedanlığı’nın dönemine uzanan (M.Ö 202 – M.S 8) kalıntılar barındıran 210 metrekarelik bir mezarda bulundu. Mezarda yatan kişinin kalıntılarının yanı sıra, farklı renklerde boyanmış çömlekler ve kuğu şekilli bir lamba da ortaya çıkarıldı. En dikkat çekici keşif ise şüphesiz saçtığı koku ile ilk başta likör olabileceği düşüncesini veren sıvı oldu.
Analizlerin sonucu ne söylüyor?
Shi, Kasım 2018’de verdiği bilgide “sıvının toplamda 3.5 litre olduğunu ve şarap gibi koktuğunu” söylemişti. Çinli bilim insanları geçmişte yapılan kazılarda antik mezarlardan pirinç ve süpürge darısından yapılma likörler keşfetmişti.
Laboratuvarda yapılan analizler, “ölümsüzlük iksirinin” pirinç ile alakasının olmadığını, tersine potasyum nitrar ve alünit içeren bir bileşen olduğunu ortaya çıkardı. Potasyum nitratın eski zamanlarda havai fişeklerden gübreye ve hatta yemek katkısı olarak kullanıldığı biliniyor. Alunit ile birleştirilmesi ise antik Taoizm eserlerinde bahsedilen “ölümsüzlük iksiri” için kullanılan bir bileşene işaret ediyor.
İksirler antik Çin’de ölümsüzlük veya olağanüstü uzun yaşam sağlayan bir yöntem olarak kabul ediliyor ve birçok madde içeren karışımlar olarak sunuluyordu. Kullanılan girdiler arasında altın, yeşimtaşı, cıva, arsenik ve diğer sindirilmesi mümkün olmayan hatta zehirli mineraller bulunuyordu.
Aslına bakılırsa, bu tür sihirli iksirleri içmek vücuda o kadar zarar veriyordu ki, porasyum nitrat sindiriminin etkisinden diğer simyacılık ürünü sıvıların zararına yönelik kapsamlı araştırmalar mevcut.
Bulunan en son iksirin ise içilip içilmediği veya sadece ölümden sonraki yolculuk için bir sembolik eşya olarak mı konduğu bilinmiyor. Muhtemelen ikinci seçenek daha doğru çünkü mezarda yatan kişi kendisini öldürmüş bir iksir ile gömülmek istemezdi diye düşünüyorum.