ABD’li araştırmacılar kendi kendine karar verebilen yapay canlılar oluşturma çalışmalarında büyük bir gelişmeye imza attı. Yapılan araştırmada, ışığa duyarlı canlı hücrelere sahip robot vatoz üretildi.
Robotun esnek plastikten yapılmış ve gerçek bir balık gibi yüzebilmesini sağlayan dış tabakası, bir farenin kalp kaslarından alınan ve kanatvari yüzgeçlerine güç veren hücrelerden oluşuyor. Hücreler ışığa tepki verecek şekilde genetik olarak düzenlendi. Bu da bilim insanlarının asimetrik ışık sinyalleriyle robotu sağa veya sola döndürebilmelerini sağlayarak bir engel parkurunu tamamlamasına kılavuz oldu.
Araştırmacılar bu projenin robot ve doku mühendisliğinin evliliğinin ilk adımı olarak görüyor.
“Bu çalışma, karışık davranışlar sergileyebilecek ve birçok duyusal bilgiyi işleyebilecek otonom ve uyumsal yapay canlıların geliştirilmesinin yolunu büyük ölçüde açtı ve bu ‘bedenleşmiş biliş’ alanında bir yol gösterici olabilir.”
Işığın Peşinde
Proje lideri, Harvard Üniversitesi’nden Profesör Kevin Kit Parker röportajında, “Dışarıdan gönderilen ışık sinyalleriyle kontrol edilen ve kendi beynine sahip olmayan bir vatoz ürettik” dedi. ‘Uzun vadede yapılması amaçlanan şey, aklı ve karar verme mekanizmasını oluşturmak adına sinirsel hücreleri ve elektronik bilimini robotlarda birleştirmek’, diye ekledi.
Robot vatoz 1,6 cm uzunluğunda, yani gerçek balığın yaklaşık onda biri kadar. Minyatür bir vatozun şeklini taklit eden esnek polimerle kaplı altın iskelete sahip. En üst tabakada ise bir farenin kalbinden alınıp ışığa duyarlı hale getirilen yaklaşık 200 bin adet kas hücresi bulunuyor.
‘Sanatın bir parçası’
Aktive edildiğinde hücreler yüzgeçleri aşağı çekiyor. Bu aşağı yönlü enerjinin bir kısmı iskelette depolanıp kaslar gevşediğinde serbest bırakılarak yüzgeçlerin tekrar yukarı çekilmesini sağlıyor. Yüzgeçler ışık uyarılarının sıklığına göre saniyede bir ya da üç defa çırpma kapasitesine sahip. Enerjilerini tanklarındaki glukoz solüsyonundan alan yapay vatozlar yaklaşık bir hafta yaşayabiliyorlar.
Aynı zamanda laboratuvarda insan kalbi geliştirme çalışmaları yapan Profesör Parker, insanların robot vatoza değişik şekillerde yaklaştığını söyledi. Parker, kalp uzmanlarının bu robotta çalışan bir kalple işlevsel bir ilişki bulduklarını söylüyor.
Robot bilimcilerinin de bunu ‘sanki canlı bir varlıkmış gibi’ gördüklerini, sanatçıların da bilimin bir olgusundan daha öte sanatın bir parçası olarak kabul ettiklerini ekliyor.