Elde edilen yeni genetik bilgiler, Güney Amerika’ya özgü yerlilerin Güney Pasifik’te yer alan adalara Kristof Kolomb bölgeye gelmeden 300 yıl önce ayak bastığını gösterdi.
Nature dergisinde yayınlanan araştırma, Güney Amerika yerlileri ile Polinezyalılar arasında Avrupalılar bölgeye gelmeden uzun süre önce bağ kurulduğunu ortaya koydu. Genetik deliller, 1200 yılı civarında modern Kolombiya’da yaşamış insanların binlerce kilometre ötedeki adalara ulaşmayı başardığını gösterdi. Stanford Üniversitesi’nden biyolog Alexander Ioannidis’in başını çektiği araştırmaya göre, Güney Amerikalı halk Polinezyalılar ile kaynaştı ve geride genetik izleri ile muhtemelen kültürlerini de bıraktı.
Arkeologlar ve antropologlar iki ayrı topluluğun arasındaki bağ hakkında onlarca yıl delil aramış ancak bugüne kadar ulaşılan bulgular yetersiz kalmıştı.
Örneğin, İngiliz kaşif James Cook 18’inci yüzyılda Polinezya’da gözlemler yaparken Güney Pasifik adalarında tatlı patates olduğunu fark etmiş ve kökeni Güney Amerika’ya uzanan yiyeceği adalarda bulduğu için şaşırmıştı. Bilim insanları buradan yola çıkarak, Güney Amerikalı antik halkların Polinezya’ya ulaşmayı başardığını veya Polinezyalıların tam tersini yaparak evlerine tatlı patates ile dönmüş olabileceklerini düşündü. Current Biology dergisinde iki sene önce yayımlanan bir araştırma ise bu düşünce ile çelişiyor. Araştırmaya göre tatlı patates Polinezya’ya 100,000 yıl önce ulaştı (insanlar dünyanın bu noktasına ayak basmadan çok önce).
Öte yandan başka deliller de mevcut. Örneğin Brezilya’nın Botocudos kabilesinde Polinezyalıların DNA’sının bulunması gibi. Dahası, Polinezya dilinde tatlı patates “kuumala” kelimesi ile ifade ediliyor. Yani, Güney Amerika’nın kuzeybatısında yaşamış Quechua halkının kullandığı “kumara” kelimesi ile yakın benzerlik taşıyor.
İki bölge halkının arasındaki bağı temsil eden arkeolojik deliller de elde edilmişti. Norveçli kaşif Thor Heyerdahl, 1947 yılında el yapımı ahşap salı “Kon-Tiki” ile Peru’dan Fransız Polinezyası’ndaki Tuamotu Adaları’na seyahat etti. Beş arkadaşı ile yola çıkan Heyerdahl’ın 8,000 km’lik yolculuğu 101 gün sürdü. Kısaca, batıdan esen rüzgarların eşliğinde ilkel bir tekne kullanarak Polinezya’ya ulaşmak mümkündü. Heyerdahl, macerasının ardından Güney Amerikalıların Polinezya’ya göç etmiş olabileceği düşüncesini öne sürdü ancak ağır eleştiri aldı. O dönemlerde Polinezya halkının Asya’dan göç ettiğine inanılıyordu.
Nihayetinde, bilim insanları Güney Amerika ile Polinezya halkları arasındaki bağı anlayabilmek için var olan en kesin delilleri kullandı. Deney için Pasifik’teki 17, Pasifik kıyısındaki 15 yerel Amerika halkından 807 kişinin genomları incelendi.
Meksika Genom Biyoçeşitliliği Ulusal Laboratuvarı’ndan Andrés Moreno-Estrada, yaptıkları araştırma ile “söz konusu halkların kökenlerine inmeyi ve çeşitliliğini şekillendiren etkenleri anlamaya ve binlerce yıla uzanan soruları cevaplamaya çalıştıklarını” belirtti. Bilgisayar analizleri sonucunda, farklı toplulukların yeni bireyler ürettiklerine işaret eden ortak kökenleri tespit etmeyi başardılar. Analizlerde, Güney Amerika yerlileri ile Polinezyalılar arasındaki gen akışının 13’üncü yüzyılda yaşanmış tek bir etkileşime uzandığı anlaşıldı. Karşılaşmanın gerçekleştiği zaman aralığı 1150 ile 1240 yılları arası olarak gösterildi.
Analizlerde, iki veya daha fazla insan arasında paylaşılan DNA segmentini temsil eden “identical by descent” (IBD) işaretleyicileri bulundu. İki insan arasında IBD bulunması, aynı atadan gen aldıklarına dair en güçlü delili oluşturuyor.
Ioannidis, “birçok Polinezya adasında Amerikan yerlilerine ait IBD bulduklarını ve gen paylaşımının yapıldığı tek bir etkileşime dair kesin delilin elde edildiğini” belirtti.
Yaşanan temasın ardından, gen havuzu çeşitlenen topluluk bölgedeki diğer adalara yayıldı. Bunlar arasında Rapa Nui (Paskalya Adası) da yer alıyor. Göçün, 1380 yılları civarında yaşandığı tahmin ediliyor.
Polinezya’daki Buluşma Nerede Yaşandı?
İlginç bir detay, modern Kolomiya’da yaşayan yerel bir halkın DNA’sının Polinezya halkının DNA’sı ile yakın benzerlik göstermesi. Bu da, iki bölge arasındaki yolculukların hangi yönden başlamış olabileceğine ışık tutuyor.
Araştırmada yer almayan Uppsala Üniversitesi’nden arkeolog Paul Wallin, “elde edilen inanılmaz sonuçların Polinezya’daki ilk göçler ve etkileşimler hakkında uzun tartışmalar doğuracağını” ifade etti. Wallin, News & Views sayfasında yayınlanan makalesinde, “Rapa Nui Polinezya ile Güney Amerika halkının ilk kez karşılaştığı yer olarak düşünülmemişti. Bulgular, karışık bir nüfusun Polinezya’da başka bir yerde ortaya çıktığına ve daha sonra Rapa Nui’ye geldiğine işaret ediyordu” ifadesini kullandı.
Kısaca, geçmişteki bulgular ile genetik araştırmadaki sonuçlar uyuşuyor.
Wallin’in bahsettiği “Polinezya’da bir yer”, Güney Amerika yerlileri ile Polinezyalıların ilk kez karşılaştığı noktayı temsil ediyor. Burası, yeni araştırmanın ışığında Polinezya’danın merkez-doğusundaki Marquesas veya Tuamotu Adaları olabilir. Bu bölge Kolombiya’dan yaklaşık 7,000 kilometre mesafede yer alıyor. Heyerdahl’ın 1947’de kanıtladığı gibi, yeterli erzak alınırsa ilkel bir tekne ile bu tür bir yolculuk yapılabilir.
Yeni araştırma, yerel Amerikalıların Kolombiya öncesindeki dönemde Polinezya halkları üzerinde genetik ve kültürel bir nüfuz oluşturduğunu ortaya koydu. Gizmodo’ya açıklamada bulunan Oxford Üniversitesi’nden sistematik botanik profesörü Robert Scotland, “araştırmanın sunduğu genetik bilgilerin yanı sıra Kolombiya ve Doğu Polinezya arasında yolculuğu ortaya çıkarmakla çok önemli bir yer tuttuğunu, spekülasyonlar ile dolu bir konuya elle tutulur veriler ve belirgin bir metodoloji ile yaklaşıldığını” belirtti. Scotland, 2018 yılında tatlı patatesler üzerindeki bir araştırmada yer almıştı.
Başka Ne Olasılıklar Mevcut?
Araştırma, iki farklı halkın Polinezya’da bir araya geldiği ve sonrasında bölgedeki adalara yayıldığına işaret ediyor. Öte yandan, Güney Amerika yerlilerinin tekne ile yaptığı yolculuğu Polinezyalılar da yapmış olabilir. Güney Amerikalılar ile karıştıktan sonra yanlarına arkadaş alıp Polinezya’ya dönmüş olabilirler.
Gizmodo’ya açıklama yapan Brezilya Minas Gerais Federal Üniversitesi’nden biyokimyager Sergio D.J. Pena, “araştırmanın çok ikna edici olduğunu” belirtti. Pena, “Heyerdahl’ın kitabı Kon-Tiki’yi çocukken okuduğumu hatırlıyorum. Büyülenmiştim. Bugün ispatlandığı için çok memnunum” dedi.
Pena, Breazilyalı Botocudos kabilesinin Polinezya halkı ile DNA benzerliğine yönelik araştırmada yer almıştı.
Scotland ise tek eksiğin, sadece modern DNA örneklerinin kullandılığı araştırmada antik kalıntıların yer almaması olduğunu söyledi. Yola çıktığı düşünce, diğer Güney Amerika ülkelerine göre Kolombiya’nın kıyıdan daha uzak olması. Scotland, “araştırmada elde edilen sonuçların zamanla üzerine eklenecek yeni verilerle tekrar değerlendirileceğini” belirtti.
Her ne kadar eksiksiz olmasa da, araştırmada elde edilen sonuçlar insanlık tarihi açısından çok önemli ve heyecan verici. Avrupalılar henüz ortada yokken Güney Amerika ve Polinezya insanlarının 800 yıl önce binlerce kilometreyi aşarak bir araya gelmiş olması ve hikayelerinin gizemli Paskalya Adası’na kadar uzanması, gerçekten büyüleyici bir hikaye. Yeni veriler ile bu hikayeye neler ekleneceğini göreceğiz…
İlginizi çekebilir
Göbeklitepe’deki resimler antik astronominin karmaşasına ışık tutuyor
Neandertal DNA’sına göre atalarımız Afrika’dan daha erken göç etmiş olabilir
İçinde koç kafatası bulunan kilden yapılma antik kafanın sırrı çözüldü