Bitcoin ve yükselişteki Ethereum gibi dijital ödeme protokolleri, ABD’de yapılacak halka arz işlemlerinde (initial coin offering) tahvil olarak değerlendirilebilir. SEC tarafından Salı günü alınan karar neticesinde, blok zinciri teknolojisinde ödeme protokolü olarak kullanılan sanal paraların artık belli regülasyonlara tabii tutulması söz konusu. Bu da, geleneksel finansal işlemlerden tamamen bağımsız sanal paraların ABD’de eskisi kadar bağımsız olmayacağına işaret ediyor.
Sanal para dünyasında halka arz olarak geçen initial coin offering (ICO), nakit karşılığında kamuya sanal para dağıtılması anlamına geliyor. Kısaca, şirketlerin halka arzında dağıtılan hissenin yerine geçiyor. Ethereum’un 2014 yazındaki halka arzı, tam 60 milyon sanal paranın dağıtılmasıyla sonuçlanmıştı. O günden bu yana durmak bilmeden büyüyen Ethereum piyasası, bugün dünya genelinde on binlerce madenciye sahip.
Blok zinciri teknolojisine dayanan dijital ödemelerde ABD’nin uygulamayı planladığı düzenlemeler, Asya’yı memnun etmiş durumda. Asya ülkeleri, Bitcoin’e başından beri alerjisi olan ABD’nin en son kararı ile sanal para ekonomisinin daha da kendilerine kaymasını umuyor. SEC, Mart ayında da Bitcoin’in Borsa Yatırım Fonu olarak kabul edilmesine yönelik başvuruyu reddetmişti.
ABD’nin sanal paraya karşı çekingeleri, Çin ile arasındaki ekonomik dengeyi korumasını amaçlayan birçok faktöre dayanıyor. Blok zinciri her ne kadar finansal işlemlerde yolsuzluğu sıfıra indiren bir teknoloji olsa da, sanal paralar ABD’nin bankacılığa dayanan geleneksel finans sistemini tehdit eden bir güce ulaşmış durumda.
Ethereum madencileri GPU yetiştirebilmek için Boeing 747 kiralıyor
“İsviçre merkez olma yolunda”
SEC’in aldığı kararın ardından sanal para piyasalarındaki dinamiklerin ne yönde ve nasıl değişeceğini tahmin etmek çok kolay değil. Deneyimli Bitcoin ve Ethereum madencisi Kenan Abdullahoğlu ise yaşanan gelişmeler ışığında giderek öne çıkan ülkenin Çin değil, İsviçre olacağını düşünüyor.
Abdullahoğlu’na göre dönen çok yüksek bütçeli projeleri Asya’da başlıca Singapur merkezli olabilir. Ancak birçok yatırımcının İsviçre’deki Zug kantonunu seçmesi bekliyor.
Gelir ve kurumlar vergisi çok düşük olan Zug kantonu, 2011 yılında barındırdığı firma sayısını 30 binin üzerine çıkardı. Zug’da en yüksek gelir vergisi %23 seviyesinde iken, kurumlar vergisi sadece %15.4 seviyesinde. Haliyle birçok küresel madencilik firmasının da Çin’den önce Zug kantonunu seçmesi beklenebilir.
Küresel alanda düzenlemeler artabilir
Analistler, SEC kararının ardından ABD’deki tüm blok zinciri girişimlerinin en yakın zaman ICO gerçekleştirmesini bekliyor. Bu gelişmeyi, Singapur gibi ‘fintech sandbox yaklaşımı’ benimsemiş ülkelerde kar paylarının toplanması izleyebilir.
Çin merkez bankası, geçtiğimiz yıl Ocak ayında yaptığı açıklamada ‘kendi sanal parasını sunabileceğini’ belirtmişti. Analistler, ülkelerin sanal paralara yönelik aldığı kendilerine özgü kararların devam edeceğini ve ‘küresel arbitrajın’ sınırlı kalacağını düşünüyor.
Banka ve firmaların konsorsiyumlar altında birleşerrek blok zinciri teknolojisinden faydalandıkları günler, 6 ile 12 ay arasında belli derecede değişim gösterebilir. Bitcoin destekleyicisi Paul McNeal, SEC’in radarına düşmek istemeyen bazı firmaların sanayi dilini kullanmaktan sakındığını söyledi. Örneğin, halka arzlara katılan firmalar ‘protokolde yer almak’ yerine ‘hisse sahibi olmak’ terimini kullanmayı tercih ediyor.
ICO’ların belli şartlar ve faktörler altında tahvil olarak değerlendirilmesi halinde, firmalar menkul kıymetler kanununa tabii tutulacak.
Fintech analitik firması Autonomous NEXT’in verdiği bilgiye göre, bugüne dek sanal para sektöründe yapılan ICO’ların toplam hacmi 1.37 milyar dolar.